2013 yılında İstanbul'da yaşayan bir kişi 360 bin TL'ye satın aldığı otomobilin beyin arızası vermesi, seyir halindeyken tüm göstergelerin yanıp sönmesi, direksiyonun kilitlenmesi üzerine aracı servise götürdü. Araç sahibi, otomobilin otomatik olarak kilitlenmesi gereken kapılarının kilitlenmediğini, bagaj kapağı ve rüzgârlıkların seyir halinde veya park halindeyken kendiliğinden açıldığını da ileri sürdü. Serviste, arızaların giderildiğinin bildirilmesinden sonra aracını kullanmaya devam eden kişi, arızaların tekrarlaması üzerine araçta beyin arızası olduğunu belirterek, noter aracılığıyla aracın değiştirilmesi ya da araç için ödediği bedelin kendisine iadesini talep etti. Söz konusu taleplerine cevap alamayan araç sahibi, otomobilinin aynı model başka bir araçla değiştirilmesini, bu mümkün değilse yasal faiziyle araç için ödediği bedelin iadesi istemiyle aracın ithalatçısı ve satıcısı olan firmalar hakkında dava açtı.

DEĞİŞTİRME KARARI GELDİ
Aracın ithalatçısı olan firma, mahkemede, ayıp ihbarının 8 gün içinde yapılmadığını, araçta beyin arızası bulunduğuna dair iddiadan yaklaşık 8 ay sonra davanın açıldığını ve araçta herhangi bir kusur olmadığını belirterek, davanın reddini talep etti. Satıcı firma ise belirtilen arızaların giderilmesi için aracın kendilerine getirilmediğini ve araçta ayıplı ya da üretim hatasına dayanan teknik arızaya rastlanılmadığını ileri sürerek, davanın reddini istedi. Yargılama sonucu mahkeme, teknik bilirkişi raporu doğrultusunda araçtaki arızanın imalat hatasından kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğuna ve Türk Borçlar Kanunu 227'nci maddesine göre davacının bu aracın misli ile değiştirilmesini talep edebileceğine hükmetti. Her iki firmayı da sorumlu bulan mahkeme, otomobilin davalılara iadesine, aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verdi. İstinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi, aracın misliyle değiştirilmesine ve iadeye yönelik hükmü hukuka uygun buldu. Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise yerel mahkemenin kararını onadı. Dairenin kararında yerel mahkemenin hükmünde ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına hükmetti.

SATICI SORUMLU”
Yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Cengizhan Çanakcı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “
Satıcının araç satışlarında Türk Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan bir takım sorumlulukları mevcuttur ve satıcının bu sorumluluklara uygun davranması gerekmektedir. Satıcının ayıbın varlığını bilmemesi halinde dahi sorumluluğu devam edecektir. Satıcı aracın pert olduğunu bilmediğini beyan etse de bu durumda sorumludur. Yani satıcı o ayıbı üstlenmek zorundadır. İlk bakışta anlaşılamayan hasarlarda, alıcının dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen daha sonradan ortaya çıkan ayıplarda satıcı sorumlu olacaktır. Bu tür ayıplar gizli ayıptır. Direkt olarak tespit edilemeyecek veya gözle görülemeyecektir. Gizli ayıp malın kullanımı esnasında ve ileriki zamanlarda ortaya çıkabilir.

“AYIP ÖĞRENİLDİKTEN SONRA EN KISA SÜREDE SATICIYA BİLDİRİLMELİ”
Öncelikle aracı aldığını firmaya ya da şahıssa araçtaki ayıpları anlatır şekilde noter aracılığı ile ihtar çekmek gerekmektedir. Bu yöntemi avukat aracıyla yapmak tarafın menfaatine olacaktır. Ayıplı satışlarda zamanaşımı süresi satılanın satıldığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde hak zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak satıcının ağır kusurlu olması halinde ise araçlarda bu süre satıldığı tarihten itibaren 10 yıl olacaktır. Dolayısıyla araç satın alındıktan sonra veya alınmadan önce ekspertiz raporunun alınması faydalı olup, ayıp öğrenildikten sonra en kısa süre içerisinde satıcıya bildirilmesi gerekmektedir.

“İSPAT YÜKÜ SATICI TARAFTADIR”
İlk olarak yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda ayıbın var olması gerekir. Yani satılan şeydeki hasar satın alındıktan sonra ortaya çıkmamalıdır. Hatalı kullanım sonucu veya satın alan kişinin kendi kusurundan dolayı meydana gelen zararlar ayıp kapsamına girmeyecektir. Alıcının satın aldığı mal üzerindeki ayıbı kendinden beklenen gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilmiyor olması gerekmektedir. Ancak Yargıtay, alıcının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, Tramer kayıtlarını inceleme ve Tramer'e mesaj atarak bilgi edinme yükümlülüğü olmadığını belirtmiştir. Ayrıca araçta bulanan ayıbın alıcıdan gizlenmediğinin ispat yükü satıcı taraftadır. Satıcı taraf, satış öncesinde alıcıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini yansız delillerle ispatlamak zorundadır. Yani alıcı satın aldığı şeyi basit bir şekilde incelemelidir ancak ayrıntılı bir şekilde tutulan kayıtların incelenme yükümlülüğü olmadığı Yargıtayca tespit edilmiştir. Aynı şekilde aracın piyasa değerinden düşük satın alınması halinde de alıcının ayıbı bildiğine ilişkin kararlar verilmektedir.

ZAMANAŞIMI
Gizli olmayan ayıplarda ayıptan doğan sorumluluğun sözleşme ile kaldırılmamış olması gerekmektedir. Gizli ayıpta ise her ne kadar böyle bir anlaşma yapılmış olsa da anlaşma geçersiz olacaktır. Çünkü burada satıcının ağır kusurunun varlığı söz konusu olacaktır. Araç satın alındığı esnada satıcı daha sonradan ortaya çıkacak zararlardan kendisinin sorumlu olmadığını beyan ederek taraflar arası sözleşme imzalandığı hallerde yapılan sözleşmenin geçerliliğinden bahsedilemeyecektir. Son olarak ise alıcı, kanunun kendine getirdiği yükümlülükleri (yani ayıbı satıcıya bildirim külfeti, gereken dikkat ve özeni göstermiş olması) yerine getirmiş olmalıdır. Burada yukarıda bahsetmiş olduğumuz zamanaşımı süreleri önem arz etmektedir. Alıcının satıcıya zararlarına karşı başvurabilmesi için ayıp ortaya çıktıktan sonra makul süre içerisinde satıcıya bildirim yapılması gereklidir. Aksi halde alıcı ilgili ayıbı kabul etmiş sayılır.

Araçtaki hasar sonucu alıcının seçimlik hakları şunlardır;

  1. Satış bedelinde indirim isteme
  2. Satın alan, aracı satın alırken mevcut ayıbı bilmeyerek daha yüksek meblağ ödediğinden aradaki farkı isteme hakkına sahiptir.
  3. Ücretsiz onarım
  4. Aracın onarımının mümkün olduğu hallerde satıcıdan aracın ücretsiz onarımı talep edilebilecektir.
  5. Satılanın ayıpsız benzeri ile değişimi
  6. Satıcının elinde bulunması halinde alıcının talebi ile araç hasarsız bir araç ile değiştirilebilir.
  7. Sözleşmeden dönme
  8. Yukarıdaki seçimlerin mümkün olmadığı hallerde alıcının sözleşmeden dönme hakkı her zaman mevcuttur.

Bu durum haricinde maddi manevi tazminat birlikte istenebilir.

YETKİ TÜKETİCİ MAHKEMELERİNDE”
Hasarsız kaydı ile hasarlı araç satımından kaynaklanan uyuşmazlıklarda işlem tüketici işleminden kaynaklandığı için görevli olacak mahkeme Tüketici Mahkemeleridir. Tüketici Mahkemelerinin bulunamadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri Tüketici Mahkeme sıfatıyla bu davalara bakabilir. Araba satışlarında bir başka sorun ise aracın mevcut kilometresinin düşülerek satışa konulması durumudur. Burada satıcının; aracın kilometresini düşürerek satması hem ayıptan doğan sorumluluğu oluşturacağı gibi aynı zamanda nitelikli dolandırıcılık suçunu da oluşturmaktadır. Yargıtay’ın emsal kararında, suçu işleyen kişi yâda kişiler 3 yıldan 10 yıla kadar ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaktadır.

“İSPAT YÜKÜ KİME AİT?”
Aldığınız araç üzerinde eğer sorun satış işleminden sonraki 6 ay içinde çıkmış ise ispat satıcıda olacaktır. Ancak satışın üzerinden 6 ay geçmiş ise ispat alıcıdadır. Burada ayıplı malın durumuna göre ve ortaya çıkış süresine göre hareket edilir. İllaki araç satışı olarak durumu bakmayacak olursak eğer aldığımız ürünün ayıplı olduğu kanaati bizlerde oluştu ise burada satıcıdan malın yenisi ile değiştirilmesini, satış iptali, para iadesi veya ücretsiz tamir haklarından birini alıcı kullanma hakkına sahiptir.

“DAVALAR ORTALAMA 4-5 DURUŞMA SÜRMEKTEDİR”
Ayıplı araç satışında ülkemizde yaygın kanı malı teslim aldıktan sonra artık onun iadesi neredeyse imkânsız bir hale gelmektedir. Bu araç kusurlu diye ister şahıs ister firmaya götürün kesinlikle aracı geri alıp para iadesine yanaşmamaktadırlar. Bu bakımdan dava açılıp sürecin devamı sonrası iade işlemleri yapılmaktadır. Özellikle yargıya giden davalarda kusurlu aracın tespit sonrası sahibine bırakılması istense de son dönemde alıcının mağduriyeti dikkate alınarak dava sonuçlanana kadar aracı alıcının kullanması görüşü yaygınlaşmıştır. Çünkü alıcı hem parasından olacak hem de aracında olacak aynı zamanda davanın sonuna kadar aracını kullanamayacak. Zararı bir iken iki olacaktı. Açılan davalarda ortalama 4-5 duruşma sürmektedir. Covid-19’un etkisiyle mahkemelerin ara vermesi veyahut mahkemelerin başka sebeplerden dolayı mahkemelerin ertelenmesi de süreci uzatabilir.

Şikâyetçinin talepleri daha hukuki bir zeminde hak kaybı yaşamadan takip etmesi için bu süreci bir avukat ile takip etmesi daha doğru olacaktır. Çünkü bu süreçlerin hepsi süreye tabidir. Bu sürelerin kaçırılması hak kaybına yol açacaktır. Avukatlar bu süreleri daha dikkatli ve titiz bir şekilde takip etmektedir.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz