Kahramanmaraş’ın sorunlarını sık sık Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gündeme getiren, meclisin tatile girmesinin ardından da soluğu seçim bölgesi Kahramanmaraş’ta alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, doğudan batıya, kuzeyden güneye kentin bütün noktalarını gezerek vatandaşlarla istişarelerde bulunuyor. Vatandaşların sorun ve taleplerini dinleyerek çözümü noktasında yerinde görüşmeler gerçekleştiren Aycan, bu kez ise Dulkadiroğlu ve Çağlayancerit ilçeleri güzergâhında bulunan 7 mahalleyi ziyaret etti.

“HALKIN TEK İSTEĞİ YOLLARININ YAPILMASI”

Ziyaretlerine Küçüknacar Mahallesi’nden başlayan Aycan, Mahalle Muhtarı Durdu Şimşek ve mahalle halkıyla bir araya geldi. Ardından sırasıyla Boylu Mahalle Muhtarı Mustafa Arslan, Emiruşağı Mahalle Muhtarı İsmail Cülfük, Dereköy Mahalle Muhtarı Ejder Eroğlu, Gafarlı Mahalle Muhtarı Adem Sarı ve Beşenli Mahalle Muhtarı İsmail Bozgeyik’i ziyaret eden Aycan, vatandaşlarla buluştu. Son olarak Beşenli Kültür ve Kaynaşma Derneği’ne ziyarette bulunan Aycan, dernek başkanı Ayhan Köpo ve Beşenli Mahallesi halkıyla sohbet etti. Ziyaret ettiği mahallelerde ikamet eden vatandaşların sorun ve taleplerini dinleyen Aycan, taleplerinin takipçisi olacağını belirterek açıklamalarda bulundu. Aycan, “Dulkadiroğlu Çağlayancerit güzergâhında 7 mahalleye uğradık,en son Beşenli’de mahalle muhtarlarımız ve Beşenli Kültür Derneği ile toplantı yaptık.Bölge halkının tek isteği yollarının yapılması. Bu güzel insanlar,bu yolu fazlasıyla hak ediyorlar.Söz verilen yol bahanelerin arkasına sığınmadan hemen yapılmalıdır” dedi.

“SORUNLARA ÇÖZÜM ÜRETMEMİZ LAZIM”

Hem Kahramanmaraş’ın hem de Türkiye’nin sorunlarını önergelerle meclise taşıdığına dikkat çeken Aycan, “Ben her geldiğimde vatandaşın içerisine de giriyorum, basından olan olayları da takip ediyorum ve hem Kahramanmaraş'ın hem de tüm Türkiye'nin sorunlarını önergelerle gündeme getiriyoruz. Bunları Sayın Bakanlara soruyoruz ve bir kısmından cevaplar geliyor, bu cevapları da kamuoyuna yayınlıyoruz. Biraz cevap akışında yavaşlık olabilir, gecikebilir çünkü çok fazla sorumuz var. Sayısını pek hatırlamıyorum ama 70 oldu herhalde. 20 tane de araştırma önergesi verdik. Her gün dikkat çekmek ve çözüm oluşturmaya çalışıyoruz aslında. Hem akademik hem de bürokratik bir geçmişimiz var. Teknik olarak da her taraftan yardımcı olmak istiyoruz. Sadece gündeme getirip bırakmak da doğru değil, buna bir çözüm üretmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

“BU DURUMA SON VERMEK İÇİN NE BEKLENİYOR”

Aksu Çayı’nın kirliliğini önemsediğini, sık sık mecliste gündeme getirdiğini fakat sonuç alamadıklarını anlatan Aycan, sözlerine şu şekilde devam etti, “Aksu Çayı’nın kirliliği gibi konuları ben çok önemsiyorum ama maalesef sonuç alamadık. Hatta hoşuma gitmeyen bir cevap geldi. Analiz sonuçlarının temiz olduğu ifade edildi ve bunu da basınla paylaştım. Bir şey demiyorum, gerçekten temiz çıkmış olabilir mi onu da bilmiyorum ama bana göre, herkesin gördüğü açık bir kirlilik var. Aksu Çayı’nın ve Sır Barajı’nın kirliliği ve şehrin girişindeki pis koku devam ediyor.Bunun sebebi şehrin içindeki sanayi kuruluşlarının atığıdır.Çevreyi ve geleceğimizi kirleten,sağlığı tehdit eden bu duruma son vermek için ne bekleniyor.Hem renk değişimiyle, hem kokusuyla bir kirlilik. Mesela bunda bir mesafe alamadık. Bunu Çevre Bakanlığına sordum, o da yapılan analizlerde kirlilik olmadığını iddia ediyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Nedeni de belli. Fabrikalarda ya arıtma tesislerini çalıştırmıyorlar ya da bazen çalıştırıp bazen çalıştırmıyorlar. Özellikle kirli sularını, atıklarını Aksu'ya boşalttıklarını biliyoruz. Bunu da düzeltmek Çevre Bakanlığının yetkisinde. Aslında kanunda net. Kasten kirletenlere hapis cezasına kadar cezalar var. Yaptırımlar uygulanmıyor diye düşünüyorum. Buna dikkat çektiğiniz için teşekkür ederim. Aslında kendi çocuklarına ve kendilerine de zarar veriyorlar. 3-5 kuruş kar edeceğiz diye, arıtma tesisini çalıştırmayarak elektrikten veya kimyasallardan tasarruf yapmak gibi çok ucuz politikalara ve yaklaşımlara gitmemek lazım. Kaç TL tasarruf ediyorsunuz? Bunun sonucunda bir insanımız hasta oluyorsa, ölüyorsa onun bedeli nasıl ödeyeceğiz? Tabii ki o sularda ölümler böyle olmuyor ama kronik süreçte yaşanıyor. Afşin-Elbistan Termik Santralinin A ünitesinin hala filtresiz çalışmasını kabul etmek mümkün değil. Bununla ilgili her yere başvurdum. Bu olayın takipçisiyim ama hala filtresiz bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Ben fabrikalara veya termik santrallere karşı değilim ama ne gibi önlemler alınması gerekiyorsa onu alın. İnsanın sağlığından, doğanın geleceğinden tasarruf olmaz. Bunun bedelini hep birlikte ödüyoruz. Her sorunla uğraşmaya çalışıyorum” açıklamalarında bulundu.

“CAYDIRICI CEZA OLMASI BİR ÇAREDİR”
Terör suçları ile kadın ve çocuk cinayetlerinin çözümü için caydırıcı cezaların olması gerektiğinin altını çizen Aycan, “Cinayetler ilginç bir şekilde ülkemizde artıyor. Sokakta bakıyorsunuz trafikte kızıyor, adam çıkartıyor yol verme meselesinden dolayı kavga ediyor ve maalesef cinayet işliyor. Eğlencemizde bile cinayet işliyoruz. Bunun için sorunları açığa çıkartalım, konuşalım, nedenlerini düşünelim ve bunlara çözüm getirelim. Ancak bu şekilde azaltabilir, önüne geçebiliriz. Bu olayları nasıl durduracağız. İdam belki son çere. Ama bazılarının söylemi idamla da durduramıyorsunuz. MHP bilindiği üzere idamın kaldırılmasına tek karşı olan, bugünde bazı suçlarda idamı isteyen tek partiyiz. Tabi hangi konularda idam istiyoruz. Terör suçlarına idam olsun istiyoruz. Kadın, çocuk cinayeti işleyen bunu bilerek planlayan kişilere, yada birden fazla cinayet işlemiş kişilere idam bir engelleme, bir caydırıcı, önleyici olabilir mi? Düşünülmesi gereken konulardan biridir. Cinayet cinayettir. Hiç kabul edilebilecek, savunacak bir tarafı yok. Ama bunları konuşmadan çözemeyiz. Caydırıcı ceza olması bir çaredir. Çok daha önemlisi kendi anlayışımızı, birbirimize karşı duyarlılığımızı, öz saygımızı ve karşımızdaki insana saygıyı tolere etmeyi de öğrenmemiz lazım. Buda kültürümüzle alakalı bir şey. Provoke etmemiz lazım, abartmamız lazım. Öyle bir mesaj vermemiz lazım. Aileden gelen bir takım yanlışlarımız var. Erkek çocuklarını şiddete meyilli yetiştiriyoruz galiba. Yani erkek çocuğu yapar, döver, kavga eden çocuğu seven bir baba bence gelecekte suç işlemeye meyilli insan yetiştiriyor demektir. Kavga eden veya başkasına zarar veren çocuğumuzu, o yaşlarda müdahale etmemiz lazım. Tersine bunu pohpohlayan, büyük bir başarı gibi değerlendiren babanın çocuğuna zarar veriyor” şeklinde konuştu.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz