TVNET televizyonunun canlı yayın konuğu olan TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Güvenç, Pençe Kartal-2 Harekat bölgesinde yer alan Gara'da terör örgütü PKK tarafından 13 Türk vatandaşın alıkonularak şehit edilmesinin ardından Cumhuriyet Halk Parti Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Bunun sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır’ demesinin sözün bittiği yer olduğunu söyledi. Güvenç, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu açıklamanın haddi aşan, bir muhalefet partisine asla yakışmayan ve yürekleri yaralayan bir açıklama olduğunu ifade ederek, “Bunun ne anlamı var, bunu kim adına söylüyorsun, bundan nasıl bir siyaset umuyorsun, bu yaptığın açıklamanın asker üzerindeki etkisi nedir, bu yaptığın açıklamanın şehitlerin üzerindeki etkisi nedir. Gerçekten esefle karşılıyorum. Bir siyasetçi olarak değil bir insan olarak CHP Genel Başkanının yaptığı bu açıklamayı kabul etmek mümkün değil” şeklinde konuştu.

“SÖZÜN BİTTİĞİ YERDİR”

Türkiye’nin muhalefet sorunu olduğunu vurgulayan Celalettin Güvenç, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Bir CHP sorunu var ve onun Genel Başkanı konumunda Kemal Kılıçdaroğlu sorunu var. Mecliste bilgilendirme toplantısı yapıldı ondan önce Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Milli Savunma Bakanımız ve İçişleri Bakanımız Demokratik teamüllere uygun olarak, yakışan şekilde ana muhalefet partisiyle Mecliste grubu bulunan İYİ Parti’yi ziyaret etti. Operasyonun önemini detaylarını, ayrıntılarını, neden yapıldığını, nelerin başarıldığını samimi bir ortamda anlattılar. Arkasından da ifade ettiğim gibi Genel Kurulda Bakanlar açıklama yaptılar. Parti grupları da açıklamalara eleştirileriyle katkı sağladılar. Şimdi siz bu kadar gelişme olurken, bu kadar milli bir meselede iktidar sana böyle bir zeytin dalı uzatmışken çıkarda cani bir örgütün savaş hukukunda bile olmayacak şekilde dünyanın telin etti bir konuda silahsız 13 tane vatandaşımızı öldürmüşken, ana muhalefet genel başkanı olarak çıkar bunun sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır derseniz burada sözün bittiği yerdir. Siz Cumhurbaşkanı olsanız buna nasıl tepki verirsiniz. Şehitlerimiz var, yüreğimiz yanıyor, kırk yıllık bir mücadele var, kahraman askerimiz gurur verici bir operasyon yapmış ve 13 tane de canımızı kaybetmişiz.

“GERÇEKTEN ESEFLE KARŞILIYORUM”

Ülkenin Ana Muhalefet partisi bu ortamda bile bir milli duruş sergileyemediği gibi insanları ferahlatacak şekilde PKK’yı, onun cani tetikçilerini kınama yerine önce amalı, ancaklı, kurtarılabilir miydi gibi imalarla iktidarı suçlama yoluna girdi. Ve en son bardağı taşıran damlıyı da geçtiğimiz gün ‘bunun sorulusu cumhurbaşkanıdır’ diyerek haddi aşan, bir muhalefet partisine asla yakışmayan, yürekleri yaralayan bir açıklama yaptı. Bunun ne anlamı var, bunu kim adına söylüyorsun, bundan nasıl bir siyaset umuyorsun, bu yaptığın açıklamanın asker üzerindeki etkisi nedir, bu yaptığın açıklamanın şehitlerin üzerindeki etkisi nedir. Bu yaptığın açıklamanın şu anda Kuzey Irak’ta Cudi’de, Gabar’da, Ağrı Dağı’nda PKK’ya mücadele eden askerlerin anne-babalarının üzerinde yapacağı etki nedir? Sen bunu hiç mi düşünmezsin?. Gerçekten esefle karşılıyorum. Bir siyasetçi olarak değil bir insan olarak CHP Genel Başkanının yaptığı bu açıklamayı kabul etmek mümkün değil. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin milli meselelerde kamu vicdanını rahatsız edecek tavırlara, politikalara yeltenmemelilerdir.

“MİLLETİN BEKLEDİĞİ AÇIKLAMALARI YAPMAKTAN ÇOK UZAKLAR”

Muhalefet ol, iktidar ol burada ilk söylenecek iş nedir bu terör örgütüne işledikleri insanlık suçundan dolayı lanet okumaktır. Bu bir insanlık suçudur. Eli bağlı silahlı insanın yakın mesafeden kalbine kafasına sıkarak infaz ediyorsun. Birincisi budur. İkincisi, özellikle ana muhalefet partisine düşen konu bunlarla irtibatlı olan, bunlarla ihtisatlı olan bunların emirleriyle legal görünümlü faaliyet gösterenlere karşı bir tepki göstermesi gerekir. Ama maalesef tepki gösterme yerine aşağı yukarı bunların dilini konuşurlar, bunlarla ittifak kuruyorlar, bunlarla işbirliği yapıyorlar. Milletin beklediği açıklamaları yapmaktan çok uzaklar. Çünkü aralarında kirli bir ittifak var, bu kirli ittifak bozulur kaygısıyla ya örgütün adını hiç anmıyorlar ya da ansalar bile göstermelik niteliğinden sonra hemen AK Parti’ye ya sizde bunlarla görüşmüştünüz de şu olmuştu da bu oldu...Şunu açıklıkla ifade ediyorum. AK Parti Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümeti olarak çözüm sürecinde bunlarla görüşüp bu terörü bitirebilir miyiz, bunlara silahı bıraktıra bilir miyiz acaba Türkiye’yi ebediyen terör illetinden kurtarıp barış, huzur ortamını sağlayabilir miyiz diye bir çabanın içerisindeydik.

“BU SORULARI HER YERDE SORUYORUZ VE SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

 O günleri hatırlayın cumhurbaşkanımız baldıran zehri olsa ben bunu içerim yeter ki bu ülkeye barış gelsin, yeter ki bu ülkeye kardeşlik gelsin, yeter ki askerim, polisim çocuklar ölmesin öldürülmesin’ dedi. Siz ne yapıyorsunuz şimdi? Ben açık açık soruyorum CHP’ye de HDP’ye de diğerine de silahın bırakılması konusunda kandilden gelen en ufak bir sinyal var mı? Yok! O zaman neyi görüşüyorsunuz, neyin ittifakını yapıyorsunuz, ne yapmaya çalışıyorsunuz, neyin anayasasına yapıyorsunuz siz? Bu soruları her yerde soruyoruz ve sormaya devam edeceğiz. 

KİMSENİN DEVLETE DİL UZATMA HAKKI VE HADDİ KALMAMIŞTIR

Kapatma düşünülebilir mi? eğer siz bu kadar haddi aşarsanız eğer bu kadar sistemi zorlarsanız, adeta bizi kapatın derseniz, o zaman savcılar göreve geçer. HDP şunu bilmelidir; bir yol ayrımındadırlar. Ya demokratik siyaseti tercih edecekler yâ da Kandil’e boyun eğecekler. Benim ülkemin parlamentosunda toplumun yüzde 98’i temsil ediliyor. Siz belediye başkanlığını kazanıyorsunuz, parlamentoda grup kuruyorsunuz, o zaman bu terör ve şiddetin gerekçesi nedir? Gerekçesi yok. Terör insanlık suçudur. Terörün asla bir altyapısı yoktur.

Bugün Diyarbakır’da Şırnak’ta yaşayan Kürt vatandaşlarım şunu çok iyi biliyor; bu ülkenin cumhurbaşkanı her türlü riski alarak bu sorunun çözülmesi için şans vermiştir. Adımlar atmıştır. Ne yaptılar? Şehirlere silah gömdüler. İhanet ettiler. 18 yıldır biz insanı yaratandan ötürü sevdiğimiz için Doğu’ya gereken her türlü yatırımları yaptık. Kimsenin devlete dil uzatma hakkı ve haddi kalmamıştır. Ülkenin hangi şehrine ne yapıldıysa Doğu kentlerine de yaptık.”

Haber: Abdulsamet İspir

Editör: Mahmut Beyaz