Bazen bir an için haftalarca bekleyen, en iyi kareyi yakalamak için gerekirse hastalanan ve fotoğrafı uğruna can verme pahasına çalışan emektarlar onlar… gece şimşek fotoğrafı, gündüz güneş fotoğrafı, yeşillikler ve nicesinin altında imzası bulanan ve bu şehrin yetiştirdiği önemli fotoğraf sanatçılarından olan Mehmet Kırmızıkaya, kapılarını Manşet Gazetesinden Fazilet Çomruk’a açtı. Yarım asra sığdırdığı mesleğini anlatırken, un gibi beyaz saçlarına aldırmadan hala fotoğraf kelimesi geçerken içinin titrediğini belirten Kırmızıkaya, fotoğraf makinesini eline aldığı zaman hayatına renk geldiğini belirtti.

ÇOCUKKEN BAŞLADIM

Fotoğraf Çekmeye ortaokul yıllarında başladığını söyleyen Mehmet Kırmızıkaya, “ Eczanede çırak olarak çalışıyordum. Biriktirdiğim paramla fotoğraf makinesi aldım. Tabi herkes gider kendine ayakkabı, elbise alırken ben fotoğraf makinesi alma peşinde koşardım. Maddi olarak gideri çok getirisi az bir meslekti o zamanlar. Öyle sıkıntılı günlerdi. Ama ben hiçbir zaman usanmadım fotoğraf çekmekten. Fotoğraf çekmek genetik yapımda var. İlkokul beşinci sınıfta biri bana fotoğraf makinesi hediye etmişti. O biraz beni tetikledi. İçimde olan bir şeydi aslında. Daha sonraları bunun üzerinde sürekli kendimi geliştirdim. Ustaları takip ettim, diğer sanatçılar neler çekiyor diye sürekli baktım, İnternetten araştırarak, okuyarak bu konuda hep ileriye dönük çalışmalarım oldu. Gördüğüm bütün güzellikleri çekmeye çalışıyorum” dedi.

HAYATIN STRESİNDEN KURTULUP, RELAKS BİR HAYAT YAŞAMAK İÇİN FOTOGRAF ÇEKİYORLAR

Kırmızıkaya, “Fotoğrafçılık sanatı iki türlü etki üzerinde kılınmıştır. Bir tanesi doğuştan gelen bir yetenektir. Bunun için yapacağınız bir şey yok ve mutlaka fotoğraf çekeceksiniz. Daha sonra ise çevre faktörlerin etkisiyle ve çevrenizde fotoğrafı seven, size fotoğrafı sevdiren biri, gezmelere götüren biri mutlaka etkiler ve insanlar fotografçı olurlar. Daha çok insanlar emekli olduktan sonra fotoğrafa ilgi göstermeye başlıyorlar. Bu hayatın stresinden kurtulup, relaks bir hayat yaşamak için bize geliyorlar ve fotoğrafı öğretebilir misiniz diyorlar. Ne kadar başarılı oluyorlar? Aslında çok başarılı olanlar var. Yüzde 20-30 oranında başarılı olanlar var. Ama geri kalan kısmı başarılı değilse bile kendi çapında fotoğraflar çekiyor. Çevresine faydalı olmaya çalışıyor. Çevresine güzel görüntüler gönderiyorlar. Profesyonel anlamda fotoğrafçı oluyorlar mı olmuyorlar. Zaten profesyonel anlamda fotoğrafçı demek zaten o konuda para kazanan demektir” şeklinde konuştu.

FOTOĞRAFÇI OLMAK GÖRMEYENİ GÖRMEKTİR

Fotoğrafçılığa meyilli olan insanların genellikle yüzde 80 oranında bu işten ekmek yediğini söyleyen Kırmızıkaya, “ Bu işi profesyonel olarak yapan insanlardır. bunun mektebini de okuyanlar var. Ama bunun ikisi arasında olanlar da var. Fotoğrafın en güzel tarafı ise bir kısmı yüzde 20’si bu işten para kazanıyor yüzde 80’ni ise hobi olarak yapıyor. Bizim en çok karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi ise bu fotoğrafları niye çekiyorsunuz soruları. Bizlerde niye top oynadıklarını, niye kahveye gittiklerini ve onların hangi sebeple bunları yaptıklarını sorarak bizlerde bu sebeple fotoğraf çektiğimizi söylüyoruz. Çünkü hobi. Fotoğraf çekmek gerçekten zor iş.2 ya da 3 yıl sonra çıkıp ben fotoğrafçıyım demek çok zor bir olay. Fotoğrafçıyım diyen zaten yalan söyler. Fotoğraf çekmek reflektöre basmak değil. Fotoğraf çekmek gözü terbiye etmek, beyni terbiye etmek, bedeni terbiye etmek, parmakları terbiye etmek, nerde ne zaman basacağınızı bilmek ve her şeyi kontrol altında tutmaktır. Fotoğrafçı olmak görmeyeni görmektir. Görmeyeni insanlara göstermektir” dedi.

“FOTOĞRAF GÖRME OLAYIDIR BAKMA OLAYI DEĞİLDİR”

Kırmızıkaya, “ Bir fotoğrafçının bakışıyla diğer insanların bakışı birbirinden farklı. Fotoğraf görme olayıdır bakma olayı değildir. Her insan bakar fakat fotoğrafçı görür. Bizim fotoğraf sanatçısı dediğimiz insanalar kendinin gördüğü ve insanlara göstermeye çalıştığı insandır. Bu bir Allah vergisi. Artık öyle bir hal alıyor ki oradaki olay gel beni çek diyor. Ama diğer insanlar görmüyor sadece çekiyor. Gördükten sonra çekiyorsun ve insanlar burada omu vardı diyor. Gerçekten görülmeyeni göstermektir. Önce görmek sonra göstermektir. Allah herkese bir yetenek vermiş. Kimisi çok iyi müzik yeteneği vardır kimisi saz çalar, kimisi gitar çalar, kimisi şarkı söyler ve kimisi de fotoğraf Çeker. Ama fotoğraf sanatı diğerlerinden biraz daha farklı bir sanattır. Yüz tane insandan 10 tanesinin müziğe ilgisi vardır. Ama Bin tane insandan bir tane çıkıyor fotoğrafa ilgili olan” ifadesini kullandı.

FOTOĞRAF ÇEKMEK KESİNLİKLE HUZURDUR

Herkes fotoğrafı seviyor ama çekme kabiliyetinin herkeste olmadığını söyleyen Kırmızı kaya, “Fotoğrafçılık aslında çok zahmetli bir iş. Oturduğunuz yerden fotoğraf çıkmıyor. Mutlaka gezeceksiniz, mutlaka eğitim alacaksınız. Fotoğrafın nerede çıkacağını bilmeniz lazım. Mesela dışarda yağmur yağıyorken, içerde oturursanız fotoğraf çıkmaz. Herkesin rahat rahat evinde oturduğu dönemde fotoğrafçı mutlaka dışarda olmalı. Fotoğrafın kuralı budur. Fotoğraf çekmek kesinlikle huzurdur. Yani tefekkürdür. Allah’ın yarattıklarını böyle birebir görüyorsunuz. Doğada olmak insana huzur veriyor. Ayrıca o doğanın güzelliklerini göremeyen insanlara göstermek ayrı bir huzur veriyor. O insanlar size teşekkür ediyor. İnsanların çoğu yoğun bir tempo içinde çalışıyorlar ve doğayı görme şansları yok. Bizim fotoğraflarımızda o güzellikleri görme şanslarını gördükleri zaman teşekkür ediyorlar” şeklinde konuştu.

“BİR FOTOĞRAF KOLAY ELDE EDİLMİYOR”

Kırmızıkaya, “Fotoğraf çekerken önce neyin fotoğrafını çekeceksiniz önce ona karar vermek gerekir. Bir esnafın, bir insan fotoğrafı çekeceksiniz öğleden sonra, ikindin havası, sabahleyin havası dikkat etmek gerekir. Manzara çekeceksiniz güneş terste olabilir, düzde olabilir. Fotoğraf çekilmeyecek zamanda var mıdır? Vardır. Öğlen saatlerinde fotoğraf çekilmez. Buna dikkat etmek lazım. Fotoğrafın en güzel çıktığı saatler 4’ten sonra 18.00 ve 19.00 ‘a kadar yaz için Altın saat dediğimiz bir saat vardır. Bu saate fotoğraf çekmeye dikkat edelim. Eğer esnaf çekeceksiniz esnafın çalışma alanında pet şişeleri, poşetleri kaldıracaksınız. Yani göze hoş görünmeyen şeyleri kaldıracaksınız. Esnafın relaks halini gözetleyeceksiniz. Mesela esnaf sabahleyin relakstır. Öğleden sonra giderseniz sinirli olur. Yetiştirmesi gereken işler vardır. Ama sabahleyin gittiğinizde gün yeni doğmuştur. Sabahleyin daha sakindir. Ve o zaman daha güzel fotoğraflar çıkar. Ay fotoğrafı yıldız fotoğrafı çekiyorsanız bulutlu havalarda çekemezsiniz. Rüzgârlı havalarda çekemezsiniz. Bunlara dikkat etmek gerekir. Çekim zamanında kullandığınız ekipmanı yanınızdaki arkadaşınızı ve arabanızda bile dikkat edeceksiniz. Her şeye dikkat etmek gerekiyor. Bir fotoğraf kolay elde edilmiyor. Tüm şartları ortaya koyduktan sonra ortaya güzel fotoğraf çıkar” dedi.

ELEŞTİRİYE AÇIK OLMAYAN KENDİSİNİ GELİŞTİREMEZ

Fotoğrafçılık için eğitimin mutlaka şart olduğunu söyleyen Kırmızıkaya, “Bu eğitim olayı eskisi gibi değil. Çok kolaylaştı. İnternette inanılmayacak derece faydalı bilgiler var, videolar var, yazılar var. Yani bir insanın ben fotografçı olamıyorum diyebilme şansı yok. Eğer içinde biraz meyili varsa. Küçücük kasabalarda bile fotoğrafla ilgilenen insanlar var. Çekilen fotoğrafları sosyal medyaya yükleyip oradan bir beğeni bir teşekkür ve bir eleştiri aldıklarında bu kendilerini geliştirdikleri için teşvik oluyor. Bundan dolayın sosyal medyayı mutlaka iyi kullansınlar. Eleştiriye açık olsunlar. İyi kötü yönlerini ustalara mutlaka sorsunlar. Eleştiriye açık olmayan kendisini geliştiremez” ifadesini kullandı.

YOĞUN ŞEKİLDE KURS VERMEYE, İNSANLARI EĞİTMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Eğer sosyal medya olmasaydı fotoğraf sanatının bu kadar gelişmeyeceğini söyleyen Kırmızıkaya şöyle devam etti, “ Hem eleştiri bakımından hem de ürettiği sanatı diğer insanlara görselliği katkısı bakımından faydası var. Eleştiri olmadan sanat yürümez. Kendini büyütemezsin. Eleştirinde tozunda olarak yapılması lazım. Çünkü hiçbir eleştiri kötü niyetli değildir. Bazı küçük püf noktalar fotoğrafta çok büyük etki yapıyor. Elinizin altında bilen birileri varsa mutlaka sorun, çekinmeyin. Zaten öyle kişilerde sizlere öğretmekten büyük zevk alır. Kimse o bilgiyi öbür tarafa götürme tarafında değil. Herkes bilgisini verir. Fotoğraf derneklerine mutlaka müracaat etsinler. Oradan mutlaka kendilerine eşlik edecek birilerini bulacaklardır. Onların programlarına dâhil olsunlar. Gezilerine giderler. Kurslarına katılırlar. Orada da eğitim alırlar. En azından sosyalleşirler. Zaten fotoğraf derneklerinde fotoğraftan başka kolay kolay başka bir şey konuşulmaz. Bu yüzden çok büyük faydasını görürler. Kahramanmaraş fotografçılar derneği(KAFSAD) diye derneğimiz var. Okullar açılınca tekrardan faaliyete başlayacağız, kurs açacağız. Burada yoğun şekilde kurs vermeye, insanları eğitmeye devam edeceğiz.”

GENÇLERE TAVSİYE EDEBİLECEĞİMİZ SANAT DALI

Kırmızıkaya, “İnsanlar bol bol fotoğraf çeksin. Ben iyi çekemedim ya da çektikleri fotoğraftan utanmasınlar. Güzel fotoğraf çekmek için önce bakmayı bilmek gerekir. Bol bol fotoğraf siteleri var ve oralara baksınlar. O kadar çok malzeme var ki fotoğraf çekmek için. Her şeyin fotoğrafı çekilebilir. Sokak fotoğrafçılığı başlı başına bir sanat. Al eline makinayı Maraş sokaklarına çık ve orada oyun çocukların cıvıltılarını, eski oyunları, eskiyen evleri, o evdeki yaşanmışlıkları anlat ve bunlar güzel şeyler. Her şeyin fotoğrafı çekilebilir. İnsanlar çok güzel dakikalar geçirebilir. Çok güzel arkadaşlıklar edinebilirsiniz. Hiç bilmediğiniz mekânlara gidersiniz. Özellikle gençlere tavsiye edebileceğimiz sanat dalı” şeklinde konuştu.
FOTOĞRAFÇILIK BAŞKA İNSANLARIN SEFALETLERİNİ GÖZ ÖNÜNE SERMEK DEĞİL, FOTOĞRAFÇILIK OLANI ORTAYA KOYMAKTIR

Fotoğraf çekmek için gezmenin lazım olduğunu yoksa iyi fotoğrafın ortaya çıkmayacağını söyleyen Kırmızıkaya, “Kahramanmaraş coğrafya olarak, manzara fotoğrafçılığı açısından çok güzel bir yer. Ayrıca inşallah portre fotoğrafçılığı açısından da güzel. Kahramanmaraş insanı daha mülayim, yumuşak, sert değil. Gittiğin zaman size yer gösteriyorlar ve sizde bunların karşında çektikleriniz fotoğrafları o kişiye götürdüğünüzde çok hoşlarına gidiyor. Kahramanmaraş coğrafya açısından şanslı illerden bir tanesi demiştik.10 dakika çıktıktan sonra 2 bin rakıma varıyorsunuz. Yarım saat giderseniz vahşi ormanlarda geyikleri görebiliyorsunuz. Nadir yerlerinden bir tanesi. Hem su bakımından, hem doğa bakımından, hem orman bakımından aradığınız her şey var. Ormansa orman, gökyüzüyse gökyüzü her şey var. Koyun, keçi sürülerinin Türkiye’de çok nadir, göçebe halinde hale devam ettirme sayısı çok az ama Kahramanmaraş’ta bunların halen sayısı çok fazla. Mesela çok uzak köylerimiz var. Halen toprak evlerde oturuyorlar. Fotoğrafçılık başka insanların sefaletlerini göz önüne sermek değil, fotoğrafçılık olan ortaya koymaktır. Çünkü makine yalan söylemez. Makina gördüğünü çeker” dedi.

FOTOĞRAFÇILAR AYNI ZAMANDA GÖRSEL TARİHÇİLERDİR

Kırmızıkaya, “Fotoğraf aynı zaman da bir belgedir. Biz görsel tarihçiyiz. Fotoğrafçılar aynı zamanda görsel tarihçi kişilerdir. Elinizdeki bir fotoğraf size belki de yüz sayfalık anlatılmayacak kadar bir görsellik bir güzellik anlatır. Bu sebepten dolayı çekecek hiçbir şey bulamıyorum demeyin her şey çekin. Caddeleri çekin, sokakları çekin, insanları çekin hayvanları çekin. Bizlerden gelip 30 sene 40 sene önceki fotoğrafları isteyenler oluyor. O yüzden bugün değersiz olarak bakılan fotoğraf yarın bir gün arşiv olup değerleniyor. Teknoloji fotoğrafçılığın gelişmesinde çok etkili oldu” ifadesini kullandı.

Haber: Fazilet Çomruk

Editör: Mahmut Beyaz