Ne çok mevzuu vardı aslında,
Kahramanmaraş’ın çekilmez hal alan ulaşım sorunu…
Şubat ortasında yaz gelmesi, yine bir kuraklık beklentisi…
Öğrencilerimizi terleten YGS sınavı.
Avrupa Birliğinin üç milyar Euro’su!
***
Ülkem başkenti Ankara’nın göbeğinde patlayan bomba, hepimizin yüreğinde patladı sanki. Öteledik tüm sorunları. Kendi gerçeklerimiz ile yüz yüze geldik. Ne yerel, ne ekonomi, ne politik. Aslolan sorunumuz terör. Terör en kanlı, en kalleş, en hain yüzüyle bir kez daha kendisini gösterdi.
Herkesin çehresinde keder, çokça öfke, çokça nefret.
Ve sorular, ardı arkası gelmez sorular;
Kim?
Neden?
Neden Ankara?
Neden Kızılay?
Diyarbakır’da bir oto galeriden aracı satın alıyor, Bombaları yerleştiriyor, Eskişehir’e geçiyor. İki terörist araca binip Ankara’ya geliyor, Ülkemin kalbinde kendini patlatıyor.
Yaralılara acil şifalar dilemek gerekli. Yas tutmak kolay, taziye mesajı en insancıl davranış.
Peki Nasıl?
Böyle elini kolunu sallaya sallaya Ankara’nın göbeğine gelip bu insanlar kendilerini patlatabiliyorlar?
Bize demokrasi dersi veren Avrupa, namlu kendisine doğrultulunca, demokrasi adına tüm bildiklerini unutur. İsmen olmasa da fiili olarak sıkı yönetim uygular. Metrolarında dahi askerler dolaşır. Örneğin Fransa; Paris Saldırısı.
Bizim istihbaratımız yok mu?
Böyle terör tehditleri aldığımız anlarda, istihbari bilgileri alınan bombalı araçlar serseri mayın gibi ülke içinde cirit attığı anlarda çok daha sıkı tedbirler alınması gerekmez mi? Bir nevi teyakkuz durumu yaşanması gerekmez mi?
Tamam cahil aklımız ermez her şeye ya, susmaz düz mantığımız haykırır durur ;
Arkadaş bu araç Ankara’ya gelmemeliydi. Hainler bu aracı getirip Ankara’nın göbeğinde patlatmamalıydı. Buna cesaret edememeliydi. Bunu hiçbir şekilde başaramamalıydı.