Kâinatın ve insanın yapısında birtakım dengeler vardır. Denge orta yoldur. Fazlalık ve eksikliğin olmamasıdır. Bu da kendini eşitlik, ahenk, istikrar ve tutarlılık olarak gösteren yapıdır.

Tüm varlıkların yegâne yaratıcısının ‘’Bir’’ olmasından dolayı, O’nun yarattıklarında da tam bir birlik hâkimdir.

İnsan-Evren ve bunlara bağlı diğer varlıklar yaratılış kaynakları itibarı ile hep ‘’Bir’’ yerden olduklarına göre, bütünüyle bir sanatkârın imzasını taşımaktadırlar ve temel özellikleri aynıdır. Evren ve insan birbiri içinde ahenkli bağlarla bağlı mikro ve makro iki âlemi oluşturmaktadır.

Güzellik ve denge her varlığı kuşatmıştır.

Aslında tabiatta her şey birbiri ile ilişki içerisinde olduğu gibi, insan da dahil her şey aynı zamanda Allah ile de ilişki içindedir.

Allah, tabiatı kanunlara bağlı olarak yaratıp işleyişini ona bırakıp dışarıdan seyretmediği gibi insanı da başı boş bırakmış değildir.

Allah’ın birliği, hilkatin, hakikatin, hayatın, beşerin birliği ve düzeni varlığımızı kuşatmış ve imtihan başlamıştır.

Mekânda yer alan dağlar, ırmaklar, gökyüzündeki yıldızlar hareket içinde dengedirler.

Zaman içinde dünü hep ilerleyen vakitlerde yaşarken fotoğraflarla silinmez geçmiş zamanlara dalar, ölenleri, yaşlı insanları dahası kendi çocukluğumuzu ve gençliğimizi seyrederiz.

Bütün bunlar zaman içinde sanki sonsuz an gibi yaşanır, çok uzun olan vakitler bir kareye sığar.

Ölçüm araçlarına gerek kalmadan zamanla pratik ölçmeler yaparız.

Adımlarımızda da ölçü olduğu gibi ellerimizde de ölçü vardır. Uzak mesafeleri yaklaşık olarak ölçer, buradaki dengeye kendimiz bile şaşarız.

Uyur, uyanır bazı olayları da şu veya bu şekilde hissedebiliriz ki bu bize biyolojik yapımızın yanında manevi ruhsal özelliklere sahip olduğumuzu söyler. İnsanın maddi yanını görüp ruhsal yönünü inkâr etmekte dar bir açıdan hayata bakmaya sebeptir. Tek kanatla uçmak, basitliğe mahkûm olmaktır.

Dünyamıza maddi açıdan baktığımız kadar manevi açıdan da bakmalıyız.

Aklı, ruhu ve melekleri kavramak için gözlerini yeterli görme!

Maneviyatı reddetmekle insanın kaybettiğini anlaması için yaşadığı güne bakması yeter de artar bile.