Çocukların dünyası ahenk ve uyumdan oluşur. Yetişkinlerin dünyası düzensizdir. Onlar bir yere ait olmayan nesneyi hemen fark eder alır yerine götürmeye çalışırlar. Bir nesnenin amacı ne ise onun için kullanmak isterler. Çay kaşığının çayı karıştırmak için olduğunu öğrenir ve bir gün vida sıkıştırdığınızı gördüğünde şaşırır tepki gösterirler. Aynı şeyi kendisine gösterilen duygulara da yaparlar. Hem sevip hem nefret etmeyi anlamazlar. Dürüstlükten bahsedip “ama “ ile başlayan cümleleri anlamazlar. Bir duyguyu işlevinin dışında kullanıldığını hissederse tepki gösterir, inatlaşır. Ama biz büyükler bunu onlara o kadar çok sık tekrarlarız ki belli bir süreden sonra travmatik bir şekilde kabullenir ve önce bize karşı kullanır daha sonra çevresine ve büyüdükçe kirlenir.

Yaşam hem zor hem kolaydır fakat çoğu zaman zor tarafını seçeriz ve bu seçimi temellendirmek için türlü bahaneler yaratırız. Çoğu zaman suçu topluma atarız ve “ben ne yapıyorum” demeyiz daha çok “ben tek başıma yapsam ne olacak ki!” deyip işin içinden çıkarız. Oysa her bahar bir çiçekle başlar, her duvar bir tuğlayla, her dostluk bir eluzatmayla başlar. Ve bu dünya şuan bizim elimizdeyse de yarın çocuklarımıza kalacak. Herkes kendi çocuğunu hem dürüst hem uyanık olsun istiyor, hem doğrucu hem de işini bilen yapmak istiyor. Ama kimse tüm çocuklar daha iyi ve daha dürüst “bizim yaratamadığımız dünyayı belki bu çocuk yaratır” demiyor. Ve sonunda olan sürekli cinayet haberleri, dolandırma, ihanet, güvensizlik dolu bir yaşam bırakmış oluyoruz çocuklara, çocuklarımıza…

Oysa çocuklar bizden sadece dürüstlük beklerler; durum ne ise  onu bilmek isterler. Sadece kendi anlayabilecekleri bir dille ifade etmemizi beklerler. Çünkü eninde sonunda öğrenecekleri gerçeği, dünyanın nasıl bir yer olduğunu, annesinin, babasının kim olduğunu, iyisini kötüsünü. Kimi bilip susacak, kimi bilip gurur duyacak kimi de yapılanlara ortak olacak. Siz nasılsanız çocuğunuz da eninde sonunda sizin gibi olacaktır.

Yaşamın zorluklarını bilsin, sıkıntılarınızı bilsin, ortak olsun. Güveni, güvensizliği siz öğretin, ona insanların kötü olduğunu değil, kötü insanlardan nasıl korunacağını öğretin, insanları kandırmayı değil nasıl kandırılmayacağını, kendini  nasıl güvende hissedeceğini öğretin. Çoğu aile çocukları üzülmesin, etkilenmesin diye çoğu sıkıntılarını paylaşmıyorlar. Sonra çocuğu anlayışsız, bencillikle suçluyorlar. Oysa bilmediği şeyden kimse sorumlu olmaz. Eğer o ailenin bir parçasıysa ailede olan biteni de kısmen bilmesi gerekmektedir. Sadece durumu açıklarken yaşına göre bir dil kullanmanız yeterlidir.

Çocuğun dünyasınıbizim davranışlarımız şekillendirir. Çünkü o belli bir yaşa kadar bizim gözümüz ve algımızla dünyayı, insanları tanımlayacaktır. Siz dünyaya nasıl bakarsanız çocuğunuz dünyayı öyle görecektir. Ve çocuklar direk söylemez davranışlarıyla mesaj verirler o mesajları iyi okuyup yorumlamak gerekir.