Yapılan araştırmalar, testler ve uzman görüşlerini kattığımızda son derece zeki, çabuk algılayan ve püf noktaları keşfeden bir nesille karşı karşıyayız. Teknolojiye hâkim, ezber gücü kuvvetli, sınırlarını zorlayan günümüz çocukları bir o kadar da eğitim sistemini ve aileleri zorlamaktadır. Çünkü algıları çok açık ve doyurmak mümkün değil.

Sokaklar ve sokak oyunları ellerinden alındı ama dijital sokaklar ve oyunlar üretip yeni sanal şehirler inşa ettiler. Arkadaşlıklar ellerinden alında sanalda dünya vatandaşı olum yüzünü görmedikleri, seslerini duymadıkları insanlarla arkadaşlık kurdular. Artık anne baba yerine Google ve emsallerine soruyorlar. Büyüdüklerini, ergen olduklarını daha ilerisi bir psikolojilerinin olduğunu onlar bize söylemeye başladılar.

Önceki nesiller havada uçak gördüklerinde kaybolana kadar ağızları açık gökyüzüne bakarlardı bunlar uçak hatta uzay mekiği yapmaya kalkışıyorlar. Mikrofon tutarken bile heyecanlanan neslin milyonların izlediği videolar satan çocukları oldular. Takipçi sayıları şehrin nüfusundan fazla, yalnızlık kavramını “like” ile eşleştirmiş durumdalar.

Nesil bu kadar zeki, ufku geniş ise neden akademik başarı, iş hayatındaki başarı ve mutsuz bir hale geldiler?

Bu sorunla ilgili çok fazla görüş var aslında. Başlıklar halinde ele alırsak;

Akademik başarının temel kaynağı, eğitim sistemlerinin değişmesi, ne bir sistemin oturmaması başta geliyor. Okul ders saatlerinin fazla olması; özellikle çalışan anne babaların okulu çocuğu mesai saati boyunca bıraktıkları güvenli yer şeklinde görmeleri. Sürekli okulda olan çocuk için artık duyarsızlaşma gelişiyor. Lise çağına geldiğinde yetersiz olduğu için özel ders veya kurslarla desteklenen çocuğun kendi başına öğrenme ve pratik yapma şansı kalmıyor. Bu gibi sebeplerden akademik başarı düşüş gösteriyor.

Diğer önemli sorun; yeni nesil anne babaların çocuklarını hazıra alıştırmaları ve sınırlarını öğretmemeleri. Çocukluktan ergenliğe kadar hiçbir sorumluluk verilmemiş çocuğa lise son sınıfta tüm hayatın sorumluluğunu alınması bekleniyor. Yemek yesin, sesi çıkmasın diye eline tutuşturulan tablete telefona düşman olunması bekleniyor. Öğretmenini sevmedi diye hiç çalışmadığı matematiği çözmesi bekleniyor. Ödev yapamadı diye özel ders alınan çocuğun tek başına ders çalışması bekleniyor.

Sonuç olarak yeni nesil çok iyi ama onları nasıl yetiştirdiğimize bakmak gerekiyor. Ne yaparsak yapalım çocuklarımız doğumdan itibaren bir yarışın içerisindeler. Hem mutlu hem de başarılı çocuklar yetiştirmek bizim yükümlülüğümüz. Bunun için çocuklarımıza sorumluluk vermek gerekiyor; kendi zekalarını kullanmalarına izin vermeliyiz. Hatta yapmalı, hatanın sorumluluğuna katlanmalı ve önce kendisi uğraşmalı, son durumda çözemez ise aile, okul devreye girmeli. Unutmayın kullanılmayan zekâ körelir, verilmeyen sorumluluk özgüven duygusunu zedeler, kendi sorununu çözemeyen birey hayata karşı korku taşır ve sürekli bağımlı hale gelir.