Zenginlik ülkemiz şartlarında kaç kuşak sürer? Halk arasında genel olarak bir kanı vardır… Ortalama iki nesil, yani 50 yıl… Birçok firma ikinci kuşaklardan itibaren yaşanan sorunların ardından tarihe gömülüyor.

Yakın zamana baktığımızda fotoğrafta; 1950'lerde, Demokrat Parti’nin, "her mahallede bir milyoner" anlayışıyla ortaya çıkan milyonerleri ve 1990’larda Turgut Özal dönemiyle ortaya çıkan Anadolu kaplanlarını görüyoruz.

Ulusal bir gazetemizin yaptığı bir araştırmada ise bir yüzyılı deviren 59 şirketimiz varmış. En genci 103, en yaşlısı ise 240 yaşındaki 59 firma; gıdadan tekstile, ilaçtan taşımacılığa kadar faaliyet gösteren bu şirketler dört, beş veya altıncı kuşaklar tarafından yönetiliyor.

İlgimi çeken firmaların hikâyesini sizlerle paylaşıyorum…

HACI BEKİR LOKUMLARI,

Türkiye'nin en eski şirketi 1777 yılında kurulan Hacı Bekir Lokumları. Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul 'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı'da açtığı küçük şekerci dükkânında, lokum, akide gibi şekerleri imal edip satmaya başlayan ve daha sonra 1817-1820 yıllarında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılacak olan, Şekerci Hacı Bekir Efendi'nin kurduğu şirket, bugün beşinci kuşak tarafından yönetiliyor.

İMAM ÇAĞDAŞ KURULUŞ YILI - 1887

Gaziantep denince akla ilk gelen yerlerden biri olan İmam Çağdaş’ın tarihi 1887 yılına uzanıyor. Halep’ten gelen Hacı Hüseyin Efendi (Çağdaş) kentin 34’üncü esnafı olarak Maarif’te bir dükkan açar. Daha sonra Gaziantep Kalesi’nin yerleşim alanı olarak ihtiyaca cevap vermemesi üzerine çevrede birçok han yapılır ve kentin ilk çarşısı olan Uzun Çarşı kentin merkezi olur.

Hacı Hüseyin Efendi’de 1898 yılında Uzun Çarşı’ya taşınır. Hacı Hüseyin Efendi’den sonra işi devralan ve müesseseye ismini veren İmam Usta, vefat ettiği 1964 yılına kadar çalışmaya devam eder. İmam Usta’dan sonra da oğlu Talat Çağdaş bayrağı devralır. Bugün asırlık aile şirketini, babası İmam Usta’dan bayrağı devralan Talat Çağdaş ve oğlu Burhan Çağdaş birlikte yaşatıyor.

HACI ŞAKİR SABUNLARI - 1889

Kırım’da Kazan Tatarı Hacı Ali Bey, Volga Nehri boyunda adacıklardan birinin üzerinde sabun ve mum üretmektedir. Ancak bir sel felaketinin ardından taşınmaya karar verir ve İstanbul’a göç eder. Laleli At Pazarı’nda evinin altında tezgahını 1889 yılında yeniden kurar. Hacı Şakir daha sonra Sabuncuoğlu soyadını alır. Hacı Ali Bey’den sonra oğlu, torunları, dört kuşak şirketi yönetirler.

KOMİLİ KURULUŞ YILI - 1878

Komili'nin öyküsü 1878 yılında Midilli Adası'nda başlıyor. O yıllarda Osmanlı toprağı olan Ada'da yaşayan Komi'li Hasan, Midilli Adası'nda sabun ve zeytinyağı üreterek geçimini sağlamaktadır. Aile, Lozan Antlaşması'ndan sonra mübadele gereği Ayvalık'a göç eder ve Komili markasının öyküsü burada devam eder. Son olarak ise geçtiğimiz aylarda Komili ABD'li gıda devi Bunge şirketine satıldı.

VEFA BOZACISI KURULUŞ YILI - 1876

Hacı Sadık Bey, 1870 yılında Arnavutluk Prizren'den İstanbul'a gelir. Evinin altında kendi imkânları ile ürettiği bozasını, altı yıl boyunca kış geceleri saray ve çevresinde, omzunda taşıdığı bakır güğümlerle dolaştırarak tanıtır. Hacı Sadık Bey, artan talep karşısında cesaretlenir. Zamanın saraylı, aristokrat aileleri ile bürokratlarının oturduğu İstanbul'un en gözde semtlerinden biri olan Vefa'da, 1876 yılının Eylül ayında boza ürününün dünyadaki ilk resmi ticarethanesini açar.

Hacı Sadık Bey’le başlayan üretim, bugün 4. nesil aile fertleriyle devam ediyor.

ZİRAAT BANKASI MİTHAT PAŞA - 1863

Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Yugoslavya'nın Niş kenti valisi olan Mithat Paşa, çeşitli alanlarda başarılı çalışmalarda bulunmasının yanı sıra çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara da yakından tanık olur. Yaptığı araştırmalarla, bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu ve çiftçilerin, tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği; ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varır. Böylece 1863 yılında çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına "Memleket Sandıkları" denilen organizasyon; milli bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçer ve bu girişim bugünkü Ziraat Bankası’nın temelini oluşturur.