İran’da yaşanan gelişmeler bize hiç yabancı gelmiyor. Bu filmin Türkiye versiyonunu bir zamanlar yaşamıştık.Yakın geçmişe bir yolculuk yaptığımızda; masum sokak hareketleriyle başlayan Gezi olaylarını hatırlarız.

‘Mesele ağaç meselesi değil anlamadın mı?’ Sözlerinin Ttürk ekonomisine maliyeti 210 milyar oldu. Gezi provokasyonu sonunda iki güvenlik görevlimiz şehit oldu;yedi vatandaşımızı kaybettik.

Beş yıl sonra sınır komşumuz İran aynı senaryonun kurbanı... Sözde zamları protesto eden kalabalıklar bir anda "mesele zamlar değil, rejim değişmeli" noktasına geldi.

2 Haziran tarihinde New York Times gazetesinde yayımlanan bir yazı bugünlerin habercisiydi. CIA'nın İran masasının başına "Ayetullah Mike" ve "Kara Prens" lakaplı Mike d'Andrea isimli ajanın getirildiğini haber veren yazıda, "Trump, CIA'nın gizli operasyonlarıyla İran'da rejim değişikliği baskısı yapacağı" görüşüne yer vermişti.

ABD’nin Arap İsyanları projesine baktığımızda önümüzü daha iyi görüyoruz. Tunus ve Mısır’da ekonomik gerekçeler ve özgürlük talebiyle halkın başlattığı isyanlar bu ülkelere demokrasi getirmemiş, eski diktatörlükler farklı biçimlerde yeniden tesis edilmişlerdi.

Yine demokrasi vaadiyle bölünmüş; kan ve gözyaşının eksik olmadığı Suriye ve Irak’ta yaşanan acılarda, aynı politikanın ürünü değil mi?

Tabii ki İran’da yaşanan gösterilerin ekonomik temeli var. Uzun zamandır Batılı ülkelerin baskısı altında olan ve BM yaptırımlarına maruz kalan İran ekonomik krizle boğuşuyor.

Burada İran yönetiminin yıllardan beri uyguladığı yanlış politikaları da göz ardı edemeyiz. 2011 yılında İran’ın kişi başı geliri, 7 bin 600 doları iken 2016 yılında 5 bin 200 dolara inmiş. Enflasyon yüzde 11’e, işsizlik en iyi gizlenmiş haliyle yüzde 14 olarak görülüyor.

Bu kötü göstergelerden sonra Tahran yönetimi aklını başına almalı mı? Evet!... Ruhani, kaynaklarını bölgedeki savaşlara değil halkına aktarmalı.

Türkiye olarak güney sınırımızda Irak ve Suriye’den sonra bir de bölünmüş İran istemiyoruz. Sonunda maliyet bize de yansır.Ha İran krizi daha da büyür mü? Ben inanmıyorum!...