Köşe yazımın tarihini atarken fark ettim yine koca bir yıl bitiyor. Ve zaman her zamankinden hızlı geçiyor. Teknoloji çağında olmamız, her şeyin çok daha hızlı olmasından mıdır bilinmez zaman gerçekten çok daha hızlı akıyor. Eskiden yurt dışındaki kuzenime mektup gönderirdim. Mektup Filipinlere tam bir ayda giderdi. O da cevap yazdı derken 2-3 ayda halimizi paylaşmış olurduk. Ama şimdi anında bütün sevdiklerinizle dünyanın neresinde olursa olsun sesli, görüntülü, yazılı her şekilde anında iletişim kurabiliyoruz. Eskiden bir haber almak için bu kadar beklememize rağmen, zaman şimdikinden çok daha yavaştı. Belki de beklemek zamanı yavaşlatıyordu. Her şeyin bu kadar hızlı yaşanmasından belki de yapmak istediklerimizi bir güne sığdıramamamız. Her yerde olmak, her şeye yetişmek, zaman ayırmak istiyoruz ama ne mümkün.

İmkânlar çok, maddi anlamda yeterlilik eskiye nazaran iyi. Belki de bu yüzden hayallerde değişti. Artık internetle dünyanın her yerinden insanlarla sohbet edebiliyor, oralara gitmeden de tanıyabiliyoruz yeni yerleri ve yeni yüzleri. O yüzden belki de bu kadar dünyayı dolaşmak hevesi daha yoğun içimizde. Çünkü eskiden bilmediğimiz, görmediğimiz yerleri görünce gitme isteği daha da artıyor içimizde.

Dünyanın koşuşturması çok. Ama emin olun standartları yakalayabilmek için çalışmak ve para kazanmak işi gerçekten hayatımızın zamansal anlamda büyük bir bölümünü kapsıyor. Mesela bir yıl boyunca çalışıyoruz hayatımızı idame ettirebilmek için ve sadece yapabilirsek eğer 52 haftada sadece 1 hafta tatil yapabiliyoruz. Kısacık ömürlerimizde önce okul hayatı, sonra iş hayatı, sonra aile koşuşturmaları derken, kendimize ayırdığımız zaman ne kadar kısıtlı. Arkadaş muhabbetlerimizde hep söylerim “geçimimi sağlayacak sabit bir gelirim olsaydı, hiç çalışmazdım.” Diye… Kesinlikle tembellikle alakalı değil. Çünkü çalışmasam emin olun çalıştığımdan daha çok yorulacağım bir gerçekJ. İnsanlar hayatı çalışmak zannediyorlar. Elbette hayatı idame ettirmek için para gerekiyor ve şanslı doğanlar haricindeki insanlar için bunu sağlamanın tek yolu bir işte çalışmak. Ama ben bunu hayatı yaşamak için bir araç olarak görürken, bir çok insanda gördüğüm şey ne yazık ki çalışmanın onlar için amaç olması. Daha çok para kazanayım, çocuklarım daha iyi şartlarda yaşasın diye çocuklarını düşünen bir babanın, para para diye çocuklarını babasız bıraktığından haberi yok. Akşam yemeklerini babasız yiyen, Pazar gezmelerinde babasını yanında bulamayan, ödevlerini kendi kendine ya da annesiyle yapan ve baba figürünü bir türlü hayatına oturtamayan bir çocuğa ev bıraksanız araba alsanız nolur.

Hayat bize sundukları ve sunmadıklarıyla hızla akıp geçiyor…parayı bir amaç değil de bir araç olarak kullanmak ve sevdiklerimize hak ettikleri ilgiyi ve sevgiyi göstermek ve yaşatmak gerekiyor. Unutulmaması gereken en önemli mutluluk reçetesini her zaman hatırlamak  gerekiyor “ bardağın bir tarafı hep boş kalacak, önemli olan bardağın dolu tarafının tadını çıkarıp, verdiği nimetler için Allah’a şükretmek”…