Ulusal bir televizyon yakın zamanda Türkiye\'nin en güzel şehri olarak Kırşehir’i seçmişti. Halk ozanımız Neşet Ertaş\'ın şehri ‘Şirin Kırşehir’de son günlerde üzücü olayların oluğunu basından ve Kırşehir’deki yakınlarımdan öğreniyorum. Çocukluğumun ve gençliğimin şehri Kırşehir’de neler oluyor?

12 Eylül öncesi terör olaylarının sancısını çekmiş olan Kırşehirliler şimdi Türkiye üzerine oynanan bir senaryonun figüranı olmaya itiliyor.1975–1980 yılları arasında sağ-sol kavgalarıyla insanların huzurunun bozulduğu, geceleri sokağa çıkılamayan günleri nasıl unuturum Hatırlıyorum;1980 öncesinde Kırşehir iki bölgeye ayrılmıştı. Merkezdeki İş Bankası bir sınırdı. Bankanın doğusu sağ görüşlülere, batısı sol görüşlülerin hakimiyeti altında idi. Sağ-sol olaylarıyla çok kanlar döküldü, çok canlar alındı. Kardeş kavgalarının yaşandığı o karanlık yıllar 12 Eylül darbesine kadar gitmişti..

Yakın zamana kadar barış içinde yaşamın ve kardeşliğin örnek kentlerinden biriydi. Otuz beş yıldan sonra birilerinin düğmeye basarak Kırşehir üzerinden Türkiye\'nin birlik ve beraberliği üzerine oynanan oyunları ibretle seyrediyoruz. Ülkemizde yaşanan son olayları protesto etmek için yapılan teröre tepki yürüyüşü sonunda bazı provokatörlerin tahrikleri ile Kırşehir sevdalısı kardeşlerimizin iş yerlerini yakmaları beni derinden üzdü. Kırşehir’in akil insanlarından ve yakınlarımdan aldığım bilgilerden olayları yönlendiren ve kışkırtan insanların yabancı olması ve uyuşturucu bağımlısı gençleri kullanması olayların derinliğini ortaya koyuyor. Bali, tiner bağımlısı gençlere olaydan önce uyuşturucu verip iş yerlerini yakıp, yıktırmaları arka plandaki karanlık odakları işaretliyor. Birlikte, barış içinde yaşamanın güzel örneklerini veren şehirlerimizde sergilenen oyunlarla, Türkiye\'nin birlik ve beraberliğini hedef alan büyük fotoğrafı görüyoruz. Toplumsal dokuyu bozmaya yönelik saldırılarla hedef seçilmiş şehirlerden biri; Kırşehir… Türk-Kürt kardeşliğine model bir şehirden bahsediyorum. İç içe bir aile olmuş, akraba olmuş bir kültürel zenginlikten söz ediyorum. İş yerleri yakılan esnaflardan Beydoğan kardeşlerle beraber bir çarşıda birlikte büyüdük. Çarşımızın esprileriyle neşe kaynaklarıydılar. Yardımseverlikleri ve dostluklarıyla herkesin sevgi ve saygı duyduğu bir ailedirler. Dükkanların tabelasında Diyarbakır, Adıyaman yazdığı için zarar vermek üzücü olduğu gibi Diyarbakır ve Adıyaman gibi illerde Türkiye sınırları içerisinde yer alan illerimizdir. Onun için bu dükkanlara zarar verilmesi birlik ve beraberliğimize zarar verecektir. Diyarbakır tatlı ve kebap salonu sahibi Yaşar abının ailesini ve kardeşlerini de yakından tanırım. Örnek aile yapısıyla Kırşehir\'e ilk geldikleri yılları dün gibi hatırlarım. Kardeşleri ve yeğenleriyle birlikte 80’li yıllarda 25 metrekarelik kadayıf imalathanesiyle başlayan hikayeleri; birlik, beraberlik, çalışkanlıklarıyla şehrimizin sevilen ve sayılan iş adamları oldular. Bütün yatırımlarını memleketleri kabul ettikleri Kırşehir\'e yaptılar.

Kırşehir farklılığın bir zenginlik olduğu Ahi Evran kenti olarak görülür..İş yeri yakma ,doğu otobüslerini taşlama tahriklerini şirin Kırşehir’le özdeşleştirmek yanlış olur.. Afşinliler otobüs firmasına ait araca saldırmak yine provokatör bir eylemin habercisi. Telefonda görüştüğüm insanlar bu olayları kesinlikle tasvip etmiyorlar. Karanlık ellerin bir senaryosu olan olayların halktan kesinlikle destek görmediği, büyük tepki olduğu ve iş yeri yakmalar ve taşlama olayları ile ilgili tutuklamalar olduğunu belirtiyorlar.

Ülkemizin hangi şehri olursa olsun çevremizdeki komşularımıza sahip çıkmalıyız. İyi günde, kötü günde birlikte, beraber olduğumuz insanları, kültürlerine saygı duyarak hoşgörü ile kucakladığımız sürece ‘Büyük Türkiye’ oluruz..