Çocuklarımızın yaşamlarındaki en önemli dönüm noktalarından biridir ilkokul 1. sınıfa başlamak. Ayrıca hem aile hem de öğretmen için de unutulmaz bir başlangıçtır.

Son derece heyecan verici bu sürecin bir yanı merak,coşku ve mutluluk iken ,diğer yanı endişe,şaşkınlık ve korku doludur..

Düşünün; karşınızda ürkek ve heyecanlı minicik yürekler... Bu tablo karşısında ne kadar deneyimli bir eğitici olsanız da içinizde kopan fırtınaları engelleyemezsiniz; aynı heyecanı siz de yaşarsınız.

1. sınıf öğretmenliği kolay değildir. Emek,özveri ve sevgi olmadan gönülleri kucaklayamazsınız.

Bazen çocuklarla birlikte okuma-yazma serüveninin rüzgarına birlikte kapılır gidersiniz. İlginç olan da, bu süreçte farkında olmadan 29 harfi yeniden öğrenirsiniz. Ben buna 1. sınıf büyüsü diyorum.

Bu yoğun maratonda bazen yorulur, bazen ümitsizliğe kapılırsınız ama okuyup-yazan yürekleri gördüğünüzde, içinizi tarif edilmez bir keyif kaplar.

Ve birlikte geçen unutulmaz sekiz aydan sonra hem okuduk hem yazdık. Perşembe akşamı da okuma bayramı ile bu süreci taçlandırdık.

Hazırlıklarımız bir ay öncesinden başlamıştı. Sınıf annelerimizin büyük desteğini unutamam. Özellikle dans provaları oldukça tempolu ve yoğun geçti. Kolay değil altı gösteriye imza atmak... Burada sınıf annelerimizden İnci Hanım ve Nevruz Hanıma ayrıca  teşekkür etmek istiyorum. Anne şefkatiyle çocuklarımızı kucaklayarak, okuma bayramına hazırladılar.

Aslında Şubat tatilinden önce hedeflerimize ulaşmıştık. Ama Milli Eğitim Bakanlığı, okuma bayramı etkinliklerine yeni düzenleme getirdiğinden dolayı, 2 Mayıs akşamı yaptık.

Çocuğu, genci, yaşlısı ile gönüllerin buluştuğu harika  bir gece oldu.

Hünerleriyle ailelerini ve beni gururlandıran 33 nadide çiçek... O gece hepsi birbirinden güzeldi; gülen gözleriyle etrafa neşe saçtılar. Hele sahnede devleşen çocukların gözlerindeki ışıltıyı görmek bambaşka bir olay...

İşte o an, mesleğimin tarifsiz mutluluğunu yaşadım; öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu da bir kez daha anladım.