Bugün bayramın son günü, ağzımızın tadı hep bayram kıvamında olsun.
 
Biz dileriz ki, bu sütunlardan çok çok büyük sorunlar yerine daha küçük şeylerden bahsedelim. Memleketimizin havasını, suyunu dile getirelim. İnsanları gerginliğe, tedirginliğe sevk etmeyelim.
 
Ancak tozdan dumandan ferman okunmayan gündemde, ‘mani oluyor, halimi takrire hicabım’ sözüne eş, ‘küçük şeylerden’ bahsetmekten utanç! duyar hale geldik.
 
Malum OHAL kapsamında hükümetimiz kanlı terör örgütüne teşne olmuş bir kısım belediyelere KAYYIM atadı. Bölücü hainler devletle milleti karşı karşıya getirmek isteseler de bu hıyanet teşebbüslerine vatandaşlarımız itibar etmedi. Biz buna sevinirken hiç kimsenin beklemediği hamle çok başka bir yerden geldi.
 
Ağrı’nın Diyadin Belediyesine Kayyım olarak atanan Kaymakam Mekan ÇEVİREN bölücü örgütün oyuncağı olmuş belediyedeki kürtçe! tabelayı kaldırttı.
 
Ne olduysa bundan sonra oldu. Sayın Cumhurbaşkanının farklı dil ve lehçelerde bayram kutlamasını mesaj telakki eden Sayın İçişleri Bakanı, sosyal medya hesabından “Meselemiz terördür. Kürtçe bizim dilimizdir. Diyadin Belediyesinin tabelası hemen asılacaktır” açıklamasını yaptı.
 
Ve Kaymakam ÇEVİREN derhal, belediyenin eski tabelasını tekrar binaya astı.
 
Bunda ne var diyeceksiniz? Bunda bir şey yok, ancak bunda şöyle bir şey var. Hatırlarsanız bir zamanlar başörtüsü için ‘bir bez parçası’ iftiraları vardı. Hatta FETÖ ‘başörtüsü füruat/teferruat’ demişti. Mutedil insanların vicdanlarında açılan bu yaralar hala kapanmamışken…
 
Bir ülkenin manevi dinamikleriyle oynamanın ileride getireceği tehlike var.
 
Biz etnik temelli sorunlar yüzünden BALKANLARI hatta bugünkü Ortadoğu coğrafyasını kaybettik. Hafızalar dumura uğramamışsa bu hakikat aşikardır.
 
Öte yandan Anayasamızda RESMİ DİLİN, TÜRKÇE olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu hükme açık veya örtülü AMELİYAT yapılması milletimizin birliğine, devletimizin bütünlüğüne dinamit koymakla eş anlamlıdır.
 
ÇÖZÜM SÜRECİ!!! herzelerinin bize neye mal olduğunu yakın geçmişte gördük.
 
Sayın Bakan… siz o belediyeye eski tabelasını geri astırdınız. Peki, yarın başka bir vatan toprağında, vatandaşlarımız etnik aidiyetlerine göre tabela isterse ne yapacağız?
 
Veya yarın bir vatandaşımız, ben TÜRKÇE bilmiyorum, tabelada benim dilim var, resmi yazışmaların da ‘bu’ dilde yapılmasını istiyorum derse ne yapacaksınız?
 
Yoksa bu emri, MHP Genel Başkanı Sayın BAHÇELİ’nin ifadesiyle ‘Türkiye Cumhuriyetine Amerika’nın 53 üncü eyaleti’ muamelesi yapan, USA’nın Ankara Büyükelçisinin eleştirilerinden kaçınmak için mi verdiniz? Dışişleri Bakanımızın beyanlarına bakarsak buna ihtimal vermiyoruz ancak uygulama bizi endişelendiriyor.
 
Sayın Bakan; güvenlik güçlerimiz bu hainlerin alçakça pusularında şehadet şerbetini içerken bu hamleniz en nazik tabirle şık olmamıştır.
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti herkesin inancına, düşüncesine, aidiyetine saygılıdır. Bu durum yasalarla güvence altına alınmıştır.
 
Milletimizin her evladı şerefli bir vatandaşımızdır. Vatandaşlık hukukunun altında sayılan her hamle geriye gidiştir ve bu asla kabul edilemez.
 
Çok kültürlülük, çok milletlilik bir zırvadır. Bu coğrafyada tek bir millet vardır, O da TÜRK MİLLETİ’dir.
 
Acımız, andımız ve sevincimiz birdir. Lütfen bu birliği zedeleyip ileride telafisi imkânsız yaralar açmayın. Lütfen ve acilen bu hatadan dönün.
 
Son Söz : ‘Yanlış hesap, Bağdat’tan döner.’