Halkımız yılın bu günlerinde, ekonomistlerin “verilerin verisi” ya da “yılı kapatan veri” olarak adlandırdıkları Gayri Safi Milli Hasıla değişim verilerini bir çok medya organından öğrenmektedir. Kahvehanelerde, okul sıralarında, iş arası kahve molalarında vs. ekonomi sohbetlerine konu olan üç adet veri vardır ve bu veriler yılın bu dönemlerinde açıklanırlar: 1- Ne kadar büyüdük? 2- Milli gelir nedir? 3- Kişi başı milli gelir nedir?

Bu sorulara cevap vermeden önce, dilimize pelesenk etmiş “büyümek” ifadesinin nasıl hesaplandığına kısaca değinelim. Bir ülke düşünelim, bu ülkede, 3 çeşit ürün üretilsin. 2015 yılında bu ülkede 100 kg bulgur, 100 kg demir ve 100 kg iplik üretildiği ve bu ürünlerin de birim fiyatlarının sırasıyla 2 tl, 1,8 tl ve 10 tl olduğu farzediliğinde bu ülkenin GSYH’si -kabaca cirosu da diyebiliriz- 1,380 tl olacaktır. 2016 yılında ise bu ülkede 50 kg bulgur, 150 kg demir ve 105 kg iplik üretildiğini ve birim fiyatlarının da aynı kaldığını kabul edersek, bu durumda ülkenin 2016 GSYH’si (cirosu) 1,420 tl olacaktır. Dolayısıyla örnekteki ülke 2016 yılında %2,9 büyüme sağlamış olacaktır. Hazır bu örneği vermişken, reel büyümenin bu örnekte olduğu gibi sabit birim fiyat baz alınarak; nominal büyümenin ise birim fiyat değişiklikleri baz alınarak hesaplandığı bilgisinin altını çizelim.

Gerçekleşen duruma bakacak olursak, ülkemiz, 2016 yılında 2015 yılına göre %2,9 büyüme kaydetti. 2016’da bu büyümeyi iki sektör sayesinde sağladık diyebiliriz. Bunlardan birincisi %7,2’lik büyümeyle inşaat sektörü, ikincisi ise %4,5’lik büyüme ile sanayii sektörü. Ayrıca hane halkı harcamaları dediğimiz iç tüketimin canlı olması da ülkemizin büyümesine önemli katkıda bulundu. İç tüketimimiz, oldukça olaylı ve karışık geçen 2016 yaz döneminden sonra yani son çeyrekte yoğun olarak artış gösterdi. İç tüketimin hala canlı olması gelecek dönemler için oldukça umut verici. Sonuçta üretilen bir malın ya da hizmetin, tüketici kanadında karşılık bulması ülkemizin ekonomisi için “yıldızlı pekiyi” olarak değerlendirilecek bir hadise.

2016 senesi %6,1’lik büyümelerin yaşandığı 2015 senesi gibi parlak geçmedi ama yine de milli gelirimizi hemen hemen 2015 yılındaki seviyelerde tutmayı başarabildik. 2015 yılında 861 milyar $ olan milli gelirimiz, 2016 yılında 856 milyar $ olarak gerçekleşti. Aşağıdaki tabloda ülkemizin 2009’dan 2016’ya kadarki büyüme, milli gelir ve kişi başına milli gelir verilerini görebilirsiniz.

Öte yandan 2016 yılında, ülkemiz genelinde büyüme yaşansada bazı sektörler gerileme kaydetti. Bunlardan en önemlisi %4,1’lik gerileme ile tarım ve hayvancılık sektörü olmuştur. Veriler gösteriyor ki, 90’lı yıllardan bugüne devlet büyüklerinin “Büyük şehirlere göç edip aylık maaşa tamah edeceğinize, memleketinizde tarımla uğraşın” çağrısı halen yankı bulmuş değil. Tarımda büyümenin değil küçülmenin gerçekleşmesi ve beraberinde ülkemiz nüfusunun hızla artması, arz talep dengesinin sonucu olarak gıda fiyatlarını arttırmaktadır. Ayrıca arzın kısıtlı olup talebi karşılayamaması sebebiyle gıda ithalatına gereksinim duymaktayız. Bu durum, borçlanarak elde ettiğimiz dövizin yurt dışındaki yabancı üreticilere akmasına sebep olmaktadır ve neticesinde maalesef ülkemiz ekonomisi olumsuz etkilenmektedir.

Bir süredir Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sn. Faruk Çelik, tarımda yaşanan büyüme kaybıyla ilgili bakanlığın yoğun bir şekilde çözüm arayışında olduğunu vurguluyor. Şu ana kadar geliştirilen çözümler sektöre yarar sağlayacak nitelikte. Bu çözümler, ovaların tarımsal sit alanı ilan edilmesi ve devlet arazilerinin cüzi bir kirayla vatandaşa kiralanıp arazilerin ekilmesini sağlamak olarak belirtilmektedir.

Özetleyecek olursak, 2016 yılında yerli sanayicilerimiz üretti, müteahhitlerimiz binalar yaptı ve biz de bunları tükettik. Biraz tarıma ağırlık vermemiz gerekiyor. Hepsinin nihayetinde ise bunca badireler atlatan ülkemiz yine de büyümeyi başarabildi ve belki de en önemlisi ülkemizin geleceğe yönelik hedefleri var. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.