Döviz endeksli mevduat sisteminden önce kurdaki yükseliş normal gibi gösterilmeye çalışılıp Çin tarzı Türk modeli denildi ve ihracat ile büyüme temelli bir ekonomik model üzerine gidildi. Doların yıkıcı etkisi 14 seviyesinde tutunmaya çalışılıp belli seviyede kalmasına uğraş verildi ve Merkez Mankası 14 sınırına dayanması ile kendini gösterip müdahalede bulundu. Ancak faiz konusu çok net olan bir konuydu ve faiz indirimine devam edildi. Halk zaten pahalılıktan şikâyet ederken faizin indirilmeye devam edilmesi insanları bu fiyat artışlarının devam edeceği düşüncesine sevk etti. Bu da parasının değerini korumak isteyen vatandaşları döviz ve altın alımına yönlendirdi. Bu ortam iktidara olan güveni zedelemeye sebep oldu ve artık hem siyasi hem ekonomik olarak böyle devam edemeyeceği belli oldu. Yatırım, ihracat yapılacak ve görünürde faiz yükü en azda tutulması için aranan model işte tam burada döviz endeksli mevduat sistemi sunuldu. Fiziki bir faiz artışı olmasa da dolaylı olarak bir faiz getirisi sunan bu model hala bazı uygulamada kafa karışıklığını gideremese de dolar da sert düşüşe etkisi oldu mu? Aslında işe yarayıp yaramayacağı tamamen oluşacak güven ortamına bağlı. Normalde Türkiye’de uzun vadeli tasarruflar döviz cinsinden ya da altın ancak iktidar döviz ve altın değil de Türk Lirası olarak ve en az 3 ay bankaya vermesi konusunda halkı ikna edebilmesi gerekmekte. Merkez Bankası döviz kuruna müdahale ediyor satış yapıyordu ve TÜSİAD ile yapılan toplantıda dolar satışında bulunulması istendiği belirtilmişti. Aslında uzun sürede döviz tutmama karşılığı olan kur farkı bu şekilde kendini göstermiş oldu. Cumhurbaşkanı bazı riskler oluğunu kabul etmişti, risk güvenin oluşamaması sonucu dolara olan talebin canlanması hazineye yeni bir yük ve vergilerin bankada hesabı bulunan belli bir kesime kayma ihtimali ve hazineye destek olacak olan Merkez Bankasının daha çok para basıp fonlama yapması ki bu enflasyonu daha uçuracak bir adım.