Artık, ‘Türkiye sancılı, sıkıntılı bir süreçten geçiyor!’ demekten bıktım, usandım. Dolar 12,5 lirayı geçmiş, altının gramı 730 lirayı aşmış, marketlere girilmez olmuş, işsizlik tavan yapmış, pahalılık almış başını yürümüş, geçim sıkıntısı had safhada desem de kime ne yararı olacak.

Un fiyatları fırıncılara kepenk kapattırma noktasına gelmiş. Maya, doğalgaz, işçilik ve elektrik zamları derken, fırıncı esnafı çaresiz, ne yapacağını bilemiyor.

Sadece ormanlarda değil, mutfaklarda yangın var. Söndür söndürebilirsen.

Geçimsizlik, aile içi tartışmalar, kavgalar hız kesmiyor. Ki, bunların hepsini biliyorsunuz, okuyorsunuz. Televizyonlarda izlemekten yoruldunuz belki de…

*

Doların geldiği seyri görmek, altının 730 lirayı aştığını fark etmek istiyorsanız, bırakın gazetelerin ekonomi sayfalarını okumayı. Zaten okumuyorsunuz da…

Gazetelerin üçüncü sayfasını okuyun yeter. yani toplumun kıyısında gezen  haberleri… Bir ülkenin ekonomisinin geldiği nokta, ekonomi sayfalarında yazmaz, üçüncü sayfalarında yazar.

Boşanmak isteyen karısını öldürenler üçüncü sayfada. Kadına şiddetin yegane ve en önemli sebebi bozuk giden ekonomi mi? Ahlaki çöküntüyü nereye koyacaksınız?

Sigara parası vermeyen anasını boğazlayan evlat üçüncü sayfada iken, hırsızlık niye azgın hale geldi? Çalanı yakalıyorsun, teslim ediyorsun, adliye serbest bırakıyor. Cesaretlendiriyorsun adamı, ‘tamam kardeşim, git hırsızlığını yap, kavgada yarala, sonra da serbest kalırsın, merak etme!’ ödeyip iştahını kabartıyorsunuz?

*

Veresiye vermedi diye bakkalı bıçaklayan caninin resmi de üçüncü sayfada.

Alacak verecek kavgası cinayetle sonuçlanıyor, gazetelerin üçüncü sayfasında yer alıyor.

Kıskanç koca karısını sokak ortasında öldürüyor, sonra da hiçbir şey olmamış gibi başucunda nöbet tutuyor. Tam bir manyaklık hali…

Yazılı basın sizlere ömür. Zaten okuyan da kalmadı. Şimdi dünya herkesin avucunun içinde. Peki, ekmeğini gazeteden, ilan-reklamdan yiyen yerel basın çalışanları ne yapacak? Aboneyi yasakladınız, reklam ve ilana sınır koydunuz, demir leblebimi yiyecek gazeteci ve çocukları?

*

İcra mahkemelerinin sayısında artış var. Niye durup dururken mi artıyor sanıyorsunuz. Aile içi geçimsizliklerin asıl nedeni her geçen gün can yakan ekonomi mi, sosyal patlamalar mı? Neden evlilikler iki seneden fazla sürmüyor, neden kadınlar evlendiklerinden birkaç sene sonra kucağındaki bebeklerle babasının-anasının evine dönüyor, ya da neden sokaklarda çaresizce dolaşıyor.

Neden emekliler hurda kâğıt topluyor, neden muhtaç kadınlar akşam karanlıklarında semt pazarlarındaki artıkları topluyor.

*

Neden senelere sonra ortaya çıkan suç örgüt lideri Sedat Peker kahraman ilan ediliyor, neden sempatizanları artıyor?

Neden toplumda avukatların sapışı pıtırak gibi çoğalıyor?

Neden baba evlada, evlat babaya, patron işçiye, işçi patrona, kadın kocasına, kocası karısına düşman?

Neden insanlar geleceklerini, umutlarını şans oyunlarına bağladılar.

Borçları yüzünden, çocuklarına bir oyuncak, kışa hazırlık anlamında yeni giysiler alamayan babalar neden intihar ediyor sanıyorsunuz?

Tik tok neden gençlerin en çok rağbet ettiği oyun türü.

*

Kadına şiddette Türkiye dünyada birinci imiş. Bizde kadının adı neden yok?

Siyasilere oy veren kendi partilileri bile güvenemez hale geldiyse, siyaset mi kirlendi, siyasetçiler mi erozyon yaşıyor?

Ulusal gazetelere bakıyorum, vıcık vıcık yağ kokuyor. Hepsi yalaka bir ikisi dışında. Dik duranlar, biat etmeyenler kapıya kilit vuruyor, meslek değiştiriyor ise, o siyasetin, o anlayışın neresine tükürürsünüz?

Okuyan toplum olmaktan çıktık? Toplu taşıma araçlarına biniyorsunuz, koltuklara oturur oturmaz ya da ayakta fark etmez, zaten elimizden düşmeyen cep telefonlarına neden bu kadar mecbur ve mahkûm hale geldik?

Neden toplu taşıma araçlarında yaşlılara, engelli vatandaşlara, çocuklu kadınlara yer vermez olduk? Biz bu kadar mı duyarsızlaştık, bu kadar mı milli ve manevi değerlerimizden koptuk? Biz bu kadar mı insanlıktan çıktık, biz bu kadar mı insanlığımızı unuttuk?

*

Ulusal gazeteleri elimize aldığımızda ilk açtığımız sayfa neden üçüncü safalar oluyor, madem ekonomi bizi ilgilendirmiyor, madem ülke gerçeklerinden soyutladık kendimizi, neden doların 12,5 liraya fırlamasına, neden altının gramının 730 lira sınırını geçmesine öfke duyuyoruz.

Bir büyük, bir küçüğe bir şey söylediği zaman çemkirmek, tepki vermek, sert bakış fırlatmak neden alışkanlık haline geldi?

Sıyrık it miyiz biz?