Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki şaşmamak elde değil.

Dünyanın bir bölümü açlık sınırında yaşıyor, diğer bölümü ise sağlıksız ve aşırı yemeden dolayı obezite hastalığı ile boğuşuyor.

Bugün Dünya üzerinde ortalama 7,8 milyar insan yaşıyor. Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun 2100 yılına gelindiğinde 11 milyar olacağını öngörüyor.

Sıkı durun!

Mevcut tarımsal arazilerde, 11 milyar insana yetecek kadar gıda üretebilecek kaynaklarda yok.

Tarımsal araziler ve su kaynakları giderek daha yetersiz hale geliyor.

Bunun Türkçesi, tüm ülkeler ve toplumlar için kriz kapıda!

Aslında pandemi süreci, tüm insanlığın ‘açlıkla imtihanı’ oldu.

Açlıkla - salgın arasında kalarak, savaş mücadelesi veren insan manzaralarını nasıl unuturuz?

Market yağmalanması ve boş raf görüntüleri hala hafızalarımızda…

Dünyayı yöneten Süper güçlerin çaresizliğini, korku filmi seyreder gibi izledik.

Salgın başladıktan sonra tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok gıdanın önemini gördük. Üretim ve tedarikçiler durduğunda, yaşanılan paniğe şahit olduk.

Dolarlar, altınlar alınacak bir gıda ürünü olmadığında işi yaramıyor.

Bu sahneleri görüp- yaşadıktan sonra, yarının dünyası için de açıkçası pek iyimser olamıyorum.

Küresel ısınma da dünyayı tehdit eden bir diğer etken…

Tarımsal ürünler, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle giderek daha fazla dalgalı seyir izlemeye başlamış durumda.

İklim krizine bağlı kuraklık ve yangınlar da üretimi düşürdü.

İklim değişikliğiyle sıcaklıklar artıyor, yağışlar azalıyor.

Doğal olarak da tarım ve hayvancılıkta verim kayıpları oluyor.

Bu kadar küresel sorunlar yaşanırken, ülkemizde ve ilimizde verimli tarım arazilerinin giderek küçüldüğünü görüyoruz.

Tarım arazileri sadece o arazinin sahibine ait değildir. Şehre, ülkeye, tüm insanlığa aittir. Orada yetişen ürünleri sadece para olarak görmemeliyiz. Halkın da, diğer canlıların da gıdasıdır.

Kendisine, çevresine, gelecek nesillere saygısı olan herkes, bu verimli toprakları korumalıdır.

Verimli birinci sınıf tarım arazilerinin, imara açılmasına göz yummak da insanlık suçudur.