Kahramanmaraş (Yaşadığım şehir) bu mevsimdeki yoğun kardan nasibini aldı. Uzun yıllardır böyle kar yağmadığı söylenmekte. Bu günlerde birçok şehirde de yoğun kar yağışı sonucu yollar kapanmakta, insanlar/araçlar yollarda mahsur kalmaktadır. Haberlerde kar kürüme aracının ‘yoldan çıkarak’ kurtarılmayı beklediği de vardı.

Evimin yakınlarında yoğun kar yağışı nedeniyle yolda kalan araç için çağrılan kurtarıcı bu aracı yükledikten 200-300 metre gidemeden yolda kaldı. Sürücü inerek çevreden insanları çağırmaya başladı. Anlayacağınız kurtarıcı kurtarılması gereken bir durumdaydı. Karda  kalan kurtarıcı metaforu çerçevesinde yazının sonunda bazı açıklamalara yer vereceğim. Daha önce “Doktor Hasta Olursa!” başlıklı bir yazımda benzer bir durum çerçevesinde bir değerlendirme yapmıştım:

Doktor Hasta Olursa

Bu yazımda topluma rehber olacak doktor, din adamı, eğitimci gibi lider meslek/şahsiyetlerin sağlam karakterli ve dengeli olmasına dikkat çekmiştim. İki olay/haber çerçevesinde bir değerlendirme yapmıştım.

Haberin birincisinin konusu hastanede muayenehane odasını paylaşamayan iki doktorun kavgasıydı İddiaya göre olay şuydu: Bir Devlet Hastanesi'nde görevli kulak burun boğaz (KBB) uzmanı biri bayan biri bay, iki doktor muayene odasını paylaşamayınca birbirlerini darp etmişler. Kadın doktor meslektaşının kendine tokat atıp darp ettiğini ileri sürerken, bay doktor ise bayan doktorun karnına tekme atıp, gömleğini yırttığını savundu. İki doktor hakkında da adli ve idari soruşturma başlatılmış. Bu doktorların yaşları 42 imiş.

İkinci haber ise “Camide imam ve müezzinin kanlı tartışması!”  başlıklıydı. Bu haberde iddiaya göre olay şuydu: Bir camide görevli müezzin (X diyelim) aynı camide görevli imamın plastik tabureyle saldırısına uğradı. Aldığı darbelerle kanlar içinde camiden kaçan İmam yakında bulunan jandarma lojmanına (askerlere) sığındı. X’in kafasına 10 dikiş atıldı, olayla ilgili adli ve idari soruşturma açıldı.

Düşünelim

Şimdi bu çatışmalarda ‘insan’ üzerine uzmanlık seviyesinde eğitim almak, karşı cinsiyetle iletişim ve yaşın getirdiği olgunluk (kanaatimce vaka gelişim psikologları için incelenmeye değer bir konu) dikkate alınarak uzun bir yazı yazılabilir.

Defalarca anlatmaya çalıştım: Aile ve kurumlarda verilen eğitim (birlikte eğitim sistemi olarak düşünebilirsiniz) sorunlu. Yoksa belli yaşa gelmiş ve insan üzerine en uzun eğitimi almış insanlar bu şiddette bir çatışma yaşar mı?

Bazen keşke soru(n)larımız gündemdekiler gibi, basit ve yüzeysel olsa diye düşündüğüm olur. Uzun yıllardan beri toplum ve devlet yapımızda derin ve yapısal sorunlar olduğunu düşünenlerdenim. Bu düşüncemi toplum içinde gözlemlediğim çatışmaları gördükçe pekiştirmekteyim.

Bozulan şeyi düzeltecek etken vardır. Ama bir etken var ki bozulmuşsa artık düzeltme için karamsarlık artar. Bir toplumun ayakta kalmasında eğitimci (öğretmen ve akademisyenler) ve din görevlilerinin önemli olduğu kanaatindeyim. Bu insanların normların (değerlerin) öğretilmesi ve sürdürülmesinde önemli işlevleri var.

Gelelim şu karda kurtarılmayı bekleyen kurtartıcı gerçeğine (metaforuna).

Kurtarıcı

Kurtarıcı (halaskâr), kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse olarak veya kurtarıcı kurtarma aracı açıklanmaktadır.

Güneşli günde, testten geçmeyen kurtarıcının kurtarıcılığı anlaşılamaz. Kar yakar, tipi bora olursa! O zaman bu vasfı hak edip etmediğini anlayabilirsiniz. Akıllı insan, iyi havalarda, kurtarıcı olarak peşine takıldığı veya üstüne bindiği araca (sendika, tarikat, şeyh, STK, lider, ideoloji, din vs olarak düşünebilirsiniz) dikkat etmeli. Bakarsın iklim değişir…

Son Söz: Zor şartlar kimin kimi kurtaracağını ortaya çıkarır.