Sahi siz korkuyor musunuz?

Hani iş yerinde haksız olduğunu bile bile bağıran, çağıran meydan okuyan o torpilli, o zengin yada o güçlü adamdan korkuyor musunuz? Haksız olduğunu bile bile ona “haksızsın” diyebiliyor musunuz?

Sahi siz korkuyor musunuz?

Okulunuzda hep bağıran, sesi gür çıkan, diğer tüm öğrencileri sindirmiş, kendisi gibi birkaç kişi ile geleceğin suç örgütü suretini andıran o iri kıyım öğrenciden korkuyor musunuz? Haksız olduğunu bile bile ona “haksızsın” diye biliyor musunuz?

Sahi siz korkuyor musunuz?

Sosyal medyada, facebook da, instagram da katıldığınız herhangi bir siyasi paylaşımı, yada mevcut sistemin işleyişi ile ilgili katıldığınız eleştiriyi beğenmekten korkuyor musunuz?

Sahi siz korkuyor musunuz?

Siz mevcut iktidarın hatalarını, eksiklerini, yanlışlarını apaçık beyan etmekten, iktidarı eleştirmekten korkuyor musunuz? Eleştirel paylaşımları beğenmekten, beğeni yorumu yapmaktan korkuyor musunuz?

Sahi siz korkuyor musunuz?

İddia ettiği konular yenilir yutulur cinsten olmayıp, mutlak içerikleri adli araştırma gerekse de, yurt içinden yada yurt dışından Türkiye’ye meydan okuyan mafya bozuntularından korkuyor, biraz da olsa tırsıyor musun?

Sen, ben, biz… Okulda, işte, kahvede, pazarda… Doğru bildiğimizi söyleyemiyor, sanal ve günümüz fikir alış veriş mercii sosyal medyada, korkmadan haklıyı haksızı ayıramıyorsak… Evet “haklı” gerekçelerimiz vardır. Ancak en büyük haksızlık bu “haklı”  gerekçeler ardına saklanmaktır.

Medyada gazeteci, ticarette patron, adliyede hakim/savcı, fabrikada sendika doğruyu söylemekten, doğruyu savunmaktan ve biz halk olarak doğruyu her daim haykırmaktan korktuğumuz sürece, korku pandemi etkisi ile geleceğimizi karartmaya devam edecektir.

Bu ülkenin fazla, çok daha fazla, iradesini hiçbir siyasi parti, zümre, kurum, kuruluşa teslim etmemiş insanlara, daha özgün ve daha özgür bireylere ihtiyaç vardır…