Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “‘Hayır’ demek, eşittir çukur" açıklamasına tepki gösteren Özdağ, “Kahramanmaraş’ta 16 Nisan’da yapılacak Anayasa referandumu çerçevesinde demokratik çalışmalarımızı yürütmek amacıyla bulunuyorum. Ne yazık ki demokratik çalışmalarımızı yürütmek için bulunuyorum diyorum ama bu çalışmaların demokratik hukuk devletinin sağladığı ortam çerçevesinde yürüdüğünü söylememiz de çok zor. Çünkü inanılmaz bir baskı ile karşı karşıyayız. Hayır diyenlerin adeta düşman ilan edildiği ve hükümetin devletin bütün baskı mekanizmalarını kullanarak hayır diyen siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin, hayır diyen kişilerin önünü kesmek ve baskı altına almak için her türlü çalışmayı yaptığı bir ortamdayız. Dün sayın Cumhurbaşkanı, hayır diyenleri çukur olarak nitelendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı hayır diyen yurttaşlara çukur derken, alçak bile diyemiyorum size çukur diyorum noktasından hareket ettiğinin gayet iyi farkındayız. Ancak bizde kendisine şöyle cevap veriyoruz, Cumhurbaşkanı, Türkiye ne yazık ki gerçekten sizin tarafınızdan bir ekonomik çukura düşürülmüştür. Türkiye sizin tarafınızdan ne yazık ki terör çukuruna düşürülmüştür. Türkiye sizin tarafınızdan ne yazık ki yolsuzluk çukuruna düşürülmüştür. Şimdi biz hayır diyerek Türkiye’nin bu çukurdan çıkmasının mücadelesini veriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ne zamandan beri parlamenter demokrasiyi desteklemek çukur anlamına geliyor. Sizde bugün işgal ettiğiniz mevkii, önünüzde sancağın eğildiği cumhurbaşkanlığı mevkiini bugünkü anayasamıza göre demokratik parlamenter sistem içerisinde elde etmediniz mi? Bu sistem içinde ulaşmadınız mı? Nasıl olurda demokratik parlamenter sistemi savunmayı alçaklıktan daha öte çukurluk gibi bir sıfatla vasıflandırabilirsiniz? Bizatihi parlamenter demokrasiye yapılan çok ağır bir hakarettir. Öte yandan bu açıklamanın sadece bugüne kadar yapılan benzer açıklamalarda bir zirve olduğunu görüyoruz. Daha önce hayır diyenleri terör örgütleri ile aynı kefeye koydular, verilen oyların Kandil’e gittiğini ifade ettiler. Ama bugün El-Bab’da terör örgütleri ile savaşan kahraman Mehmetçiğin anne babalarının içinde evet diyenlerde var hayır diyenlerde var. Evet diyenlerde bu milletin aziz bir parçası, hayır diyenlerde bu milletin aziz bir parçası. Biz Türk milletinin %50’si ne değil, biz Türk milletinin %100’üne talibiz. Ve %100 içerisinde evet diyenler de var, hayır diyenler de var. Nasıl bazı kardeşlerimizin evet demek hakkıysa, bazı kardeşlerimizin de hayır demek öyle hakkıdır. Sayın Cumhurbaşkanına buradan bir defa daha altını çizerek söylemek isterim. Hayır diyenler, hayır derken oylarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yolluyorlar. FETÖ’nün 15 Temmuz gecesi bombaladığı gazi meclise. Kimi ne için Kandil’e yolladığını biz gayet iyi biliyoruz sayın Cumhurbaşkanı. Kimi niye İmralı adasına yolladığını biz gayet iyi biliyoruz sayın Cumhurbaşkanı. Ve sayın Cumhurbaşkanı bu kentin milletvekili Mahir Ünal, İmralı’da Abdullah Öcalan ile müzakereler devam ederken, Fethiye’de yapmış olduğu konuşmada şöyle demişti, “İmralı’daki müzakereler, şehitlerimizin ruhunu da mutlu edecektir”. Sonra Dolmabahçe’de PKK terör örgütü çete başının mektubunu hep birlikte dinlemişlerdir” şeklinde konuştu.

“ADALET BAKANI’NIN KONUŞTURULMAMASINA ÜZÜLDÜM”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’da konuşturulmamışından üzüntü duyduğunu belirten Özdağ, kendileri ne de Türkiye’de konuşma hakkı verilmediğinden yakındı. Özdağ, “Özetle gelin sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan ve Almanya’da konuşturulmayan sayın Adalet Bakanı bu milleti ayrıştırmaktan vazgeçin. Hayır diyenler de sizin yönettiğiniz şu anda Türk milletinin saygıdeğer yurttaşlarıdır. Ve nasıl biz evet diyenleri kardeşimiz olarak görüyor, onlara saygı duyuyorsak sizde hayır diyenlere saygı duyun, onları düşmanlaştırmayın. Bu arada sayın Adalet Bakanı Almanya’da size konuşma hakkı verilmemesinden dolayı gerçekten üzüldüm. Keşke sizde biz hayır diyenlere Türkiye’de konuşma hakkı verilmemesinden üzülseydiniz. Ama siz üzülmek yerine biz hayır diyenleri terörist olmakla suçladınız, terör örgütleri ile yan yana durmakla suçladınız. Allah’tan size Almanlar konuşma hakkın vermedi, Türkiye’de de siz bize konuşma hakkı vermiyorsunuz. AKP’li belediyelerden hiçbir tanesi bize salonlarını tahsis etmiyor devletin salonları sadece evet için kullanılıyor. Sayın Atilla Kaya Denizli’de bir konuşma yapacaktı, kaymakam izin vermişti fakat hayır diyeceğini duyunca salon için verilen izni iptal etti. Sayın Adalet Bakanı onun için biz gerçekten Almanlara kızabiliriz ama siz kızarken ölçülü olmak zorundasınız. Çünkü esas yasakçı, baskıcı sizin temsil ettiğiniz zihniyettir. Bu baskılara, bu dışlamalara rağmen biz hayır diyen Türk milliyetçileri, Milliyetçi Hareket Partisi’nin gerçek fikri duruşunu temsil eden Türk milliyetçileri, Meral Akşener, Sinan Ogan, Koray Aydın ve daha birçok 1965’ten bu yana Türk milliyetçiliğinin önde gelen siyaset ve fikir dünyasının isimleri şimdi yola çıktık dolaşıyoruz. Halkı geziyoruz, neden hayır dediğimizi anlatıyoruz. Bundan sonra da bütün baskılara rağmen böyle anlatmaya devam edeceğiz. Anlatırken de bir şeyin altını öncelikle çizeceğiz. Biz Türk milliyetçileri %50 değil, %100 talibiz. Türk milliyetçileri evet diyenleri de hayır diyenleri de öz kardeşimiz olarak görüyoruz ve bu ülkede kardeş kavgasına izin vermeyeceğiz. Bu ülkede iç savaş tehditlerine pabuç bırakmayacağız, izin vermeyeceğiz. Bu iç savaş tehditlerini gündeme getirenlere de hadlerini bildireceğiz. Hiç kimse bu ülkeyi Suriyelileştiremez. Hiç kimse bu ülkeyi Iraklaştıramaz, bu coğrafyanın adı Türkiye’dir ve bu coğrafyada yaşayan insanlar birbirini öz kardeşidir” dedi.

“GÖRMEZ’İ ARTIK GÖRMEYE DAVET EDİYORUM”

Din görevlilerinin camilerde referandum içir “evet” oyu topladığını da iddia eden Özdağ, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e de yüklendi. Mehmet Görmez’i artık görmeye davet ediyorum diyen Özdağ, “Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimini uyarıyorum, bu tür hadsizlere gereken dersi verin ve Türk milletini bu şekilde tehdit etmelerine izin vermeyin. Camilerdeki bazı imam kardeşlerimizde ne yazık ki camileri referandum alanına çevirdiler. Camiler milletimizin her türlü siyasi, sosyal, ekonomik sıfatlarını bırakarak Allah’ın kulu olarak ibadet ettikleri yerlerdir. Burada siyasi parti, referandum, seçim yoktur. Burada sadece Allah’a ibadet vardır. Eğer bu camileri referandum yerine çevirirseniz hepiniz Hz. Osman’ı şehit eden suikastçıların durumuna düşersiniz. Her yerden sesleniyorum buradan da sesleneceğim. Diyanet İşleri Başkanı sayın Görmez, sizi artık görmeye davet ediyorum. Soy adınız gibi görmüyorsunuz, görmemezlikten geliyorsunuz. Camilerde yapılan bu propagandaların önünü açıyorsunuz bu görmemez tavrınızla. Ayın 16’sına kadar ve ondan sonra eğer camiler referandum alanına çevrilmeye devam edilirse milletimiz buna olumsuz tepki vermeye devam edecektir. Allah korusun camiler huzursuzluk yerline dönecektir. Bir millet camilerde bölünürsen, her yerde bölünür buna müsaade edilmemelidir” ifadelerini kullandı.  

Haber : Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz