AK Parti 6. Olağan Kadın Kolları Kongresi’ne katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Muhalefetin ‘Sözde cumhurbaşkanı’ söylemlerini sert bir dille eleştiren Ünal, “Bu Recep Tayyip Erdoğan kararları neden veriyor diyorlar. Peki, ben soruyorum; milletin seçtiği vermeyecekse bu kararları kim verecek?” diye konuştu. Siyaseti kuru iktidar kavgası için değil, millet iradesini korumak için yaptıklarının altını çizen Ünal, “Verdiğimiz mücadelenin millet iradesine ve kendi iradesine sahip çıkma mücadelesi olduğunu unutmamalıyız” şeklinde konuştu.

BİZ SİYASETİ KURU BİR İKTİDAR KAVGASI İÇİN YAPMIYORUZ”
Ünal, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Siyaset kurumu millet iradesini sandıkta emanet alır, emanet aldığı o millet iradesiyle devleti yönetir. Demokrasi dediğimiz şey milletin temsilcileri eliyle kendisini yönetmesidir. Şimdi bunlar diyorlar ki milletin seçtiği neden karar veriyor? Devlet kararlarını milletin seçtiği neden veriyor? Diyor. Bu Recep Tayyip Erdoğan kararları neden veriyor diyorlar. Peki, ben soruyorum; milletin seçtiği vermeyecekse bu kararları kim verecek? İşte siyaset millet iradesini emanet alma ve kendi iradesine de sahip çıkma işidir. Kendi iradesine sahip çıkmayan kişi siyaset yapamaz. Biz kendi irademize sahip çıkmak, millet iradesine sahip çıkmak için siyaset yapıyoruz. Biz bu siyaseti kuru bir iktidar kavgası için değil, bu milletin iradesini korumak için yapıyoruz. Tıpkı 12 Şubat’ta korunduğu gibi tıpkı 15 Temmuz’da korunduğu gibi.

AK PARTİ’YE CUMHURBAŞKANI SEÇTİRTMEDİLER”
28 Şubat millet iradesine karşı yapılmış bir post modern darbe değil miydi? 28 Şubat millet iradesinin egemenliğini kabul etmemenin adı değil miydi? 28 Şubatta insanların temel hak ve özgürlükleri savunulurken birileri devletin kuralları var diyordu? Bizde devletin kuralları milletin özgürlüklerini kısıtlayamaz çünkü devlet milletin hakkını hukukunu korumak için vardır diyorduk. 2003 yılında Cumhuriyet Gazetesi, “Genç subaylar rahatsız” manşetini atmadı mı? ‘Tehlikenin farkında mısınız kampanyası başlatmadılar mı? Ordu göreve pankartları açmadılar mı? ve ordu darbe yapsın diye TSK’nın karşısında saygıyla eğiliyoruz diye açıklama yapıyorlardı. Hemen arkasından 2007’de cumhuriyet mitinglerini başlattılar ve 367 garabetini çıkarttılar. 363 milletvekili olan AK Parti’ye cumhurbaşkanı seçtirtmeyiz dediler. 2 tane parti 27 Nisan günü meclise son tur oylamaya gelecekti, o iki parti meclise sokulmadı. AK Parti 357’de kaldı ve cumhurbaşkanını seçemedi. Akşamda 27 Nisan akşamına da e-muhtıra verdiler. O günkü gazete ilanlarına bakın, bugün demokratlık taslayanların o gün 27 Nisan’ı nasıl savunduklarına bakın.

TEHLİKE HENÜZ GEÇMİŞ DEĞİL”
Genelkurmay başkanı, ‘Sözde değil, özde cumhurbaşkanı istiyoruz’ dedi. Sözde cumhurbaşkanı ve özde cumhurbaşkanı onlara göre ne oluyor? O halde demek ki tehlike henüz geçmiş değil. O yüzden uyanık olmalıyız, o yüzden diri olmalıyız. Verdiğimiz mücadelenin millet iradesine ve kendi iradesine sahip çıkma mücadelesi olduğunu unutmamalıyız. Bunlar kasıtlı olarak sanki bu mücadele sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesiymiş gibi hava oluşturmaya çalışıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan’a sözde cumhurbaşkanı, tek adam, sivil diktatör gibi çirkin yakıştırmalar yapıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan milletin adamıdır ve milletin mücadelesini vermektedir. Biz Recep Tayyip Erdoğan’a neden milletin adamı diyoruz? Çünkü her seferinde milletinin yanında durdu.”

Haber: Emre Akkış/Abdulsamet İspir


 

Editör: Mahmut Beyaz