Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinin gerçekleştirildiği sırada TBMM Genel Kurulu’nda söz alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi ve Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, ailenin korunması ve işsizlik gibi bakanlığı ilgilendiren birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Aycan, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı;

“HER BOŞANMA YENİ BİR SORUN DEMEKTİR”

“Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. 
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz aileyi çok önemli, kutsal bir varlık olarak görüyoruz. Aile, toplumumuzun temelidir. Aile, geleceğimizdir. Fakat aile yapımızda, örnek olan aile yapımızda son zamanlarda sıkıntılar yaşanmaktadır. Son yıllarda boşanma sayıları hızlı bir şekilde artmaktadır. 2018 yılında boşanma sayısı yüzde 10,9 artarak 142 bin boşanma gerçekleşmiştir. Bu, bir yıl içerisinde olan evliliklerin üçte 1'inin boşanmayla sonlandığını göstermektedir. Her boşanma yeni bir sorun demektir, yeni bir çatışma, yeni bir kavga demektir. Boşanma sonrasında ortaya çıkan hukuki sorunlar, nafaka meselesi, çocuk velayeti gibi sorunlar önemli sorunlardır, toplumsal sorunlardır. Bu sorunlara kayıtsız kalamayız. Özellikle, ailede çocuk varsa, boşanmış ailenin, parçalanmış ailenin en çok zarar gören kişisi çocuklardır. Boşanmış ailelerin çocukları psikososyal sorunların en fazla görüldüğü çocuklardır. Onun için, buna müdahale etmek lazım, buna kayıtsız kalamayız. Sokaktaki kavganın sebebi genellikle boşanmadır. 
Kadına yönelik şiddetin temelinde boşanma vardır. Özellikle, bir yıl içerisinde yurdumuzda bin civarında kadın cinayeti işlendi. Bu kadın cinayetlerinin yüzde 50'si eş veya eski eşler tarafından işlenmektedir. Onun için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuya önem veriyoruz, bu konuyla ilgili kanun teklifleri hazırladık. Özellikle, evlilik öncesi eğitimlere önem veren, boşanma sürecinde de aile danışmanlığına önem veren bir kanun teklifimiz komisyonda bekliyor ve boşanma sonrasında oluşan nafaka ve velayet meseleleri için de kanun tekliflerimiz var, bunlar da komisyonda bekliyor. Elbette bir şeyler yapılıyor, 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarıldı fakat üzülerek söylüyorum ki bu kanun aileyi koruyamadı, hatta tersine boşanmaları artırdı diye düşünüyorum.


“AİLENİN KORUNMASI LAZIM”

Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 2 bileşeni var, bu yüzden... Tabii ki, bu konu önemli bir konu, bakın, aileyi korumamız lazım. Bunun için de elbette Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz kadına şiddetin tüm şekillerini reddediyoruz. Kadına şiddet uygulayan erkek âciz erkektir; bunu erkek olarak da kabul etmiyoruz. Kadına şiddet uygulamak erkeğin zayıflığıdır ama tümüyle erkekleri suçlu gören, her konuda erkekleri hedef hâline getiren ve en küçük tartışmayı da boşanma sürecine getiren, aile ortamını boks ringine çeviren ve sen ben kavgasını körükleyen yaklaşımları da doğru bulmuyoruz. Ailenin korunması lazım, en küçük tartışmanın kavgaya ve boşanmaya gitmesine engel olmamız lazım. Bu konuda Bakanlığımızın yapacağı çok önemli çalışmalar var. Aile danışmanlıklarını artırmamız ve bu konuda, boşanma konusunda da acil, erken davranmayıp hemen boşanma kararı verilmesini de doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum. 


“İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE ÖNEM VERMELİYİZ”

Tabii, Bakanlığın önemli bir konusu da çalışma hayatıdır. Çalışma hayatı öncelikle işin olmasıyla başlar yani istihdamla başlar. Anayasa'mızın 49'uncu maddesi diyor ki: "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir." Evet, çalışalım, hepimizin uygun bir işte çalışması en doğru durumdur. Fakat her yapılan iş insan sağlığını az ya da çok etkiler. Onun için çalışma hayatında bu konulara uygun düzenlemeler de yapmamız lazım fakat ülkemiz iş kazaları yönünden çok sıkıntılı bir durumdadır. Maalesef yılda 250 bin iş kazası olmaktadır ve 2017 yılında 1.635 iş kazasına bağlı ölüm olmuştur. Bu, çok vahim bir durumdur. Buna müdahale etmemiz lazım. 
 Bir diğer konu, iş hayatıyla ilgili bir önemli konu meslek hastalıklarıdır. Meslek hastalıkları konusunda da Türkiye çok iyi durumda değildir fakat meslek hastalığı sayısına baktığımız zaman, 2017 yılında tanı konulan meslek hastalığı sayısı 691'dir. Görünüşte bu sayı azdır fakat bunun sebebi, meslek hastalıklarına tanı koyamamamızdan kaynaklanmaktadır. Meslek hastalıklarına tanı koyamıyoruz, meslek hastalıklarını bile bilmiyoruz; bu yüzden, tüm iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarına özel önem vermemiz lazım. Evet, bir sistemimiz var, bir organizasyonumuz var, her iş yerine kadar uzanan iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerimiz var fakat etkin değil; göstermelik kalıyor, yasak savmadan ibaret bir durum ortaya çıkıyor. Buna müdahale edip etkinleştirmemiz, denetimleri artırmamız, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlememiz lazım. 
 Bir husus da, 2012 yılında İş Sağlığı Kanunu çıkmış olmasına rağmen yıllardır ertelenerek memurlar "iş sağlığı" kapsamına alınmamaktadır. Dünya değişmiştir; artık sadece işçilerin değil, "çalışanların sağlığı" denilmektedir ve her insanın yaptığı iş, sağlığını etkilemektedir; o yüzden, memurların yaptığı iş de sağlıklarını etkilemektedir. Bu nedenle, kamu kuruluşlarında da memurları kapsayan iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini organize etmemiz, yaygınlaştırmamız ve örnek olsun diye doğru düzgün hizmet vermemiz gerekir. 


“İŞSİZLİK TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR SORUNU”

Çalışma hayatı istihdamla başlıyor tabii ki. Evet, birtakım sıkıntılar yaşadık; dünyada ekonomik sıkıntılar var, Türkiye de bu ekonomik sıkıntılardan etkilendi ve ciddi bir şekilde işsizlik sorunu yaşadık. Bu işsizlik sorunu Türkiye'nin önemli bir sorunu, özellikle genç işsizliği çok daha önemli bir sorun. Bunlara yönelik müdahaleler yapmamız lazım. Evet, Hükûmetimiz de birtakım müdahaleler yapıyor fakat bu müdahalelerin yeterli olmadığını düşünüyorum, hatta büyük iş yerlerine sigorta primi şeklinde yapılan teşviklerin yarar getirmediğini düşünüyorum. 
 Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, küçük ölçekli işletmeleri, orta ölçekli işletmeleri teşvik eden; istihdamı artıracak, üretimi artıracak politikaları öneriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, girişimciliği teşvik eden; tarım sektörüne, hayvancılığa yönelik işletme politikalarını destekliyoruz, istihdam politikalarını destekliyoruz; Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunları öneriyoruz. Bunları uyguladığımızda hem üretimin hem de bununla birlikte istihdamın da artacağını düşünüyoruz. Tarım sektöründe yapılan istihdam kırsal alanda tutmayı da sağlayacaktır. Tarımda, hayvancılıkta büyük işletmecilere yapılan teşviklerin tabana yayılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. 
 Tabii ki, çalışma hayatımızda önemli sorunlar var. Kayıt dışı çalışma olmaması gerekir. Sigortalı çalışmayı yaygınlaştırmamız, özendirmemiz gerekir.

“KAMUDA TEK TİP ÇALIŞMAYI YERLEŞTİRMEMİZ GEREKİR”

Kamuda esas olan Anayasa'mızın gereği memurluk statüsüdür. Kamudaki farklı statüdeki çalışmaları ortadan kaldırmamız lazım. Özellikle sözleşmeli personel statüsünün devlet memurluğu anlayışına uymadığını düşünüyoruz, Anayasa'ya da aykırı bir tutumdur. Onun için kamudaki tüm istihdam modellerini tek tipe, devlet memurluğu statüsüne dönüştürmemiz gerekir ve buradan da Sayın Aile Bakanlığından başlayalım. Aile Bakanlığında ek ders ücreti karşılığı çalışma statüsünün kaldırılarak bunların kadroya geçirilmesini özellikle Sayın Bakandan talep ediyorum. Bunun dışında tüm kurumlarda; Millî Eğitim Bakanlığında, Sağlık Bakanlığında farklı statüde çalışmaları ortadan kaldırmamız lazım. Aynı işi yapan 6 farklı statüde insanın olması bir yerde iş verimini, huzurunu etkilemektedir. Anayasa'mıza göre iki statü vardır; sözleşmeli, geçici bir istihdam şeklidir, esas olan devlet memurluğudur ya da kamu işçiliğidir. Onun dışındaki statüleri ortadan kaldırarak çalışma barışını da sağlamamız gerekir diye düşünüyorum.”

(Haber Merkezi)

Editör: Mahmut Beyaz