Manşet Gazetesinin ısrarlı yayınlarının ardından eksik ekipmanlar tamamlanarak Tıp Fakültesindeki böbrek nakillerinin tekrar başlaması diyaliz hastaları ve yakınlarında büyük bir sevinç yumağı oluşturdu. Geçen hafta iki nakile imza atan Prof. Dr. İlhami Taner Kale Manşet’e konuştu.

Diyaliz hastalarının hayat hikâyelerini sayfa sütunlarına taşıyarak dramlarını okuyucusuna duyuran Kahramanmaraş Manşet Gazetesi kentte bir eksikliğin daha giderilmesini sağladı. Yaptığı yayınlarla kamuoyunun dikkatini, diyaliz hastalarının dramlarına ve 2011- 2013 yılları arasında 70 nakil yapılıp ekipman eksikliği nedeniyle durdurulan nakillere çekmişti.

Manşet Gazetesinin yayınlarıyla Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesinde nakillerin tekrar başlamasıyla diyaliz hastalarının büyük bir sevinç yaşadığını dile getiren Kahramanmaraş Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Kaböder) Başkanı Hanifi Çöplü diyaliz hastalarının nakil konusunda daha umutlu olduğunu söyledi. 

Tıp Fakültesinde 2011 ile 2013 yılları arasında 70 hastaya böbrek nakli yapıldığını hatırlatan Çöplü; “2013 yılına kadar 70 hastamıza nakil yapıldı. Gerek prosedürlerin gerekse ekipman eksikliği nedeniyle 2013’ten sonra ilimizde nakil durduruldu. İl dışında nakil olmak isteyen bir hastanın maddi durumu yeterli değilse nakil olması da çok zor. Devletimiz nakil olan hastalardan bir bedel almıyor ama kendinin nakil oluncaya kadar gidiş-gelişi, hastanede yattığı süre içerisinde refakatçisinin giderleri gibi masraflar üst üste koyduğunuz zaman bir yekun teşkil ediyor. Burada Manşet Gazetesi’ne çok teşekkür ediyorum. Bizim sesimize kulak verdiler ve sesimizi tüm kamuoyuna duyurdular. Şimdi sokaktan geçerken haberimizi okuyan insanlar bize daha farklı bakıyor.

Diğer taraftan da Tıp Fakültesinde nakillerin tekrar başlaması için yapılan haberler sonuç verdi. Uzun zamandır Tıp Fakültemizde nakillerin başlaması için dernek olarak çaba gösteriyorduk. Yetkililerle görüştük, çeşitli basın açıklamalarımız oldu. Manşet Gazetesinin bu anlamda yaptığı haberler ve oluşturduğu kamuoyu bize büyük destek oldu. Bugün baktığınız zaman artık nakiller oluyor, hastalarımızın yüzü gülüyor. Önceden bir hafta süren tahliller aynı gün sonuçlanıyor. Bu bizim açımızdan çok güzel gelişmeler. Ben inanıyorum ki; nakillerin olmasıyla diyaliz hastaların umutları daha da artmıştır” dedi.

Manşet Gazetesinin sorumlu gazetecilik örneğinden yola çıkarak yaptığı haberler sonuç getirmiş, diyaliz hastalarının nakil umutları yeşerdi. Manşet Gazetesi 2 yıl aradan sonra ilk nakli yapan KSÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Taner Kale ile görüştü. Kahramanmaraş’ta böbrek naklini yapan tek isim olarak bulunan KSÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Taner Kale Manşet Gazetesi’nin sorularını cevapladı.

Nakillerin ara verilmesini bazı prosedür eksikliklerine bağlayan Prof. Dr. Kale; “Bu aranın verilmesinin sebebi nakil ruhsatı olan Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu üniversiteden ayrıldı. Onun ayrılmasıyla birlikte ruhsat yenilenmesi gerekti. Tekrardan ruhsatı yeniledik, daha sonra binayı değiştirdik, binayı değiştirdiğimiz zaman bakanlık; ‘tekrar ruhsatı yenileyin’ dedi. Ruhsat tekrar yenilendi. Daha sonra nefrologlar hastaneden ayrıldılar. Yeni nefrolagların gelmesini bekledik ve biz tüm bunların hepsini bir araya getiremedik aynı zamanda ilaç düzey makinesinde de bir sıkıntı vardı. Rektörlük tüm bu sorunları çözdü. Sorunların çözülmesiyle birlikte geçen hafta cumartesi günü bir organ bağışı çıktı ve o gün ilk nakli gerçekleştirdik. Daha sonra geçtiğimiz cumartesi günü tesadüf olarak 2’nci organ bağışı oldu ve onunda naklini gerçekleştirdik.

Bundan sonra ki nakil hedefiniz nedir ve Kahramanmaraş nakil konusuna ilgili mi?

Vatandaşlar konuya karşı bilgili olurlarsa ilgili de olurlar. Hemodiyalizle böbrek nakli arasında ciddi bir fark var. Hemodiyalizli bir hasta sürekli hastanede olmak zorunda, üstelik o cihazların sağladığı yaşam kalitesi böbrek nakli sonucunda kazanılmış bir böbreğin yaşam kalitesiyle aynı değildir. Böbrek nakli olmuş bir hasta işleri yolunda gittiği müddetçe neredeyse tamamen normal yaşantısına dönebilir. Takip etmesi gereken bazı kurallar var, o kurallara uymalı. Hemodiyaliz hastası ve böbrek nakli olan hasta arasında çok ciddi fark var. Dolayısıyla böbrek nakliyle hemodiyaliz tedavi anlamında karşılaştırılmaz. Maliyet olarak ta böbrek nakli hemodiyalizden daha az maliyetlidir. Hasta çok ve yeterince böbrek olmadığı için hemodiyalizde burada çok önemli bir fonksiyon sağlıyor. İnsanların nakil olana kadar hayata tutunmalarını ve zaman kazanmalarını sağlıyor. Hastalar böbrek nakli konusunda yeterli bir bilgiye sahip olursa nakil olmayı isterler. Bunun içinde altyapı lazım bizim üniversitemizde de bu alt yapı mevcut.

Nakil konusunda hedefimiz çok, hafta da en az bir tane nakil yaparsak bu en azından kentin ihtiyacını karşılar. Ekibi biraz genişlettiğimiz zaman bu işi daha fazla yapabiliriz. Bununda birçok örneği var. Ülkemizde bu işi yapmak mümkündür.

Böbreğini bağış yapan insanlara zararı nedir?

Normalde iki böbrekten bir tanesi alındığı zaman vericinin yaşam kalitesinde çok ciddi değişiklikler olmaz ama sonuç olarak kişi bir ameliyat geçirse de bu da ciddi bir ameliyat. Sonuçta bir böbreği alınacak, böbreğinin alınmasından dolayı olumsuz bir durum yaşamaz. Ameliyatla ilgili yolunda gitmeyen durumlar olabilir, bununlar ilgili bir takım sıkıntılar vardır. Birde diğer böbreğine bir zarar gelirse yaşamda zorluk çekecek insanlar bu yüzden organ bağışından çekiniyor. Canlıda bağış yapmak çok kolay alınacak bir karar değil.

Türkiye’de yapılan böbrek nakillerinin yüzde 20’si kadavra yüzde 80’i ise canlı donörden bağışla yapılan nakillerdir. Halbuki bu oranın ters olması lazım. Kadavradan bağışın daha yaygın olması lazım. Kadavranın böbreği, karaciğeri, pankras ve kalbi ile birçok insan hayata tutunabilir.

Kadavradan nakilleri nasıl buluyorsunuz? Kadavranın organ bağışı konusunda sayıları yeterli mi?

Kadavradan bağış yeterli değil. Kadavraların uygun olan organların tamamı kullanılmasıdır. O sayede 3-5 insanın hayata tutunma şansı var. Son yaptığımız nakilde hastanın bir tanesi 12 yıldır idrar çıkartmıyor. Son 3 gündür idrar çıkartıyor. 12 yıldır idrar çıkartmayan hastaya yapılan nakil sayesinde tekrardan 12 yıl hayatına ara verdikten sonra yaşama devam edecek. Böbrek nispeten fonksiyonları telafi edilebilen bir organ. Diğer organ böbrek gibi değil. Tıp Fakültesi dekanıyken taşlama da çalışan işçilerin 20-25 yaşında sılikoysuz hastalığı nedeniyle öldüğünü gördüm. Onların tek şansı akciğer nakli. Başka hiçbir şansları yok.

Organ bağışı yapmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

Bir insanı kurtarmak insanlığı kurtarmaktır. Bununla yola çıkacak olursak organ bağışı yapanlar hiçbir şeyle ölçülmez. Bunun ekonomik değeri yoktur. Sosyolojik olarak ta kıymet biçilmeyecek kadar değerli bir şey. Canlı bir insanın organını bir hastaya bağışlamasının karşılığı yok. İnsanın ömrüne fiyat biçilmez. Bağışı yapan insanların yakınları yoğun bakımda ölmüş ve onun organlarını bağışlayan insanların ekonomik ve insanlık olarak ölçüsü yok.

Nakil olduktan sonra hastaların bakış açısı ve ilk duygular nasıl oluyor?

Böbrek hastalarının kendilerine has bir ten renkleri vardır. Böbrek fonksiyon görmeye başladığı zaman ten rengi değişmeye başlar. Daha sağlıklı bir yüz ifadesine bürünürler. Yüzlerinin güldüğünü görmek insan olarak bize çok büyük bir haz veriyor. Hiç tanımadığı bir insan bir yerden aşağıya düşecekken el vermiş ve kurtarmış gözüyle bakıyorlar. Hastaların bakış açısı bu şekilde oluyor.

Kahramanmaraş’ta nakil olması şehirdeki hastalara ne gibi avantajlar sağlıyor?

Ekonomik olarak çok rahatlama olur. Kahramanmaraş’ta ve başka şehirde nakil olmak arasında fark çok. Hastanın yanında başka şehre birileri de gidecek ve masraf 2 katına çıkacak. Ekonomik olarak bir külfet. Kendi şehrinde olmasından dolayı sürekli ulaşabilecekleri yakınları var, onlardan uzak kalmayacak. Hasta kendini daha güvende hisseder. Bülbülü altın kafese koymuşlar yine vatanım demiş. Bunu gibi bir durum. 

12 Yıldır düştüğü böbrek hastalığından geçen hafta beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın bağışıyla hayata tekrar dönen Zübeyde Cingöz ise duygularını anlatmanın ifadesinin olmadığını söyledi. Cingöz; “2004 yılında bu hastalığa yakalandım, hastalığa yakalandığım zaman ‘bundan sonra senin hayatın bu makine’ dediler. 12 yıl boyunca diyaliz tedavisi gördüm. Daha sonra kadavradan sıraya yazılmak için Adana ve Gaziantep’e gittim. Sonra buraya kayda geldim, kayıt yaptıktan 2 gün sonra ‘uygun donör bulduk’ diye beni aradılar. Şimdi ise burada nakil oldum. Bu böbrek için çok dua ettim. Doktorlara çok teşekkür ediyorum hepsinden Allah razı olsun, böbreği bağışlayana da sonsuz teşekkür ediyorum. Ölünceye kadar ona dua edeceğim. Ben hayattan hiç vazgeçmedim. Her zaman için nakil olacağıma inanıyordum. Bu nakil benim ikinci hayatım oldu. Her şeyi gram gram tüketiyordum bundan sonra öyle olmayacak suyla yaşamak ta güzel olacak” diye konuştu.

Haber: Mücahit Dalkara

Editör: Mahmut Beyaz