Kısaca kapalı alan korkusu diye bilinen, farklı kişiliklerde farklı şekillerde ortaya çıkan ve Psikolojik nedenli hastalıklardan bir tanesi olan klostrofobi, günümüzde birçok insanın günlük yaşamını derinden etkiliyor. Günlük hayatta kişinin kapalı ve küçük alanda kaldığı anda panik atak, nefes sıkışması gibi durumları yaşamasına neden olan Klostrofobi hastalığını gazetemize anlatan Uzman Psikolog Oya Birsen, kapalı alan korkusu hastalığının tedavi edilmediği takdirde çok ciddi boyutlara ulaşabilecek bir hastalık olduğunu vurgulayan Birsen, bu hastalığa yakalandığını düşünen kişilerin mutlaka ama mutlaka uzman bir doktora başvurması gerektiğini söyledi. Birsen, “Klostrofobinin teşhis edilebilmesi için uzman yardımı gerekir. Zira her nefes sıkışması klostrofobi olarak adlandırılamaz. Tedavi edilmezse çok ciddi boyutlara ulaşabilecek bir hastalık olduğundan doktor yardımı almak gerekecektir. Çünkü sağlıklı bir kişi yardım gelene kadar, bir süre bu ortamda durabilirken; klostrofobisi olan biri buna saniyelerle ifade edilecek kadar kısa bir süre bile tahammül edemez. Anında boğulma ve nefes alamama hissine kapılır. Kapıyı yumruklar, yardım gelmesini beklemeden kendi çıkış yolları arar” dedi.

KLOSTROFOBİNİN BELİRTİLERİ?

Klostrofobisi hastalığının belirtilerini anlatan Birsen, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Klostrofobisi olan bir kişi kapalı bir mekân da kaldığında paniklemeye başlar. Bunu terleme, titreme, kalp çarpıntıları, ağlama krizleri ya da çığlık atma gibi aşırı tepkiler takip edebilir.

Kişi olabildiğince çabuk bir şekilde kapalı ortamdan kaçmaya çalışır. Bazı Klostrofobikler böyle durumlarda nefes almakta zorlandıklarını söylerken, bazıları da duvarların üzerine geldiği hissine kapıldığını belirtir. Çocuklukta veya ergenlik çağında yaşanmış korkutucu bir olayın, 30’lu yaşlarda klostrofobi olarak kendini gösterebileceğini, düşünülmektedir. Klostrofobi dediğimiz kapalı alan fobisinin nedeni kesin olarak bilinememekle birlikte, çocukluk dönemine ait bir travmanın klostrofobi gelişmesinde etkisi olabilmektedir. Örneğin, cezalandırma nedeniyle ya da farklı nedenlerle kapalı bir odada çocukken uzun zaman geçirmek ve bundan dolayı duyulan derin kaygı, ileriki yaşlarda klostrofobi olarak karşımıza çıkabilmektedir.” Bu tür rahatsızlıkların tamamı daha ilk aşamalar da kişide davranış olarak yerleşmeden müdahale edilmelidir. Özellikle kaygı bozukluğu yaşayanların bunu ertelememesi gerekmektedir. Ne yazık ki kaygı bozukluklarının giderek artan bir seyri vardır.”

KLOSTROFOBİNİN TEDAVİSİ

Hastalığın tedavi yöntemini anlatan Birsen, şöyle konuştu:Psikoterapinin, özellikle bilişsel-davranışçı terapinin klostrofobi tedavisinde oldukça iyi sonuçlar verdiği görülmektedir. Bazı durumlarda semptomları kontrol edebilmek için sakinleştirici ve anti-depresan ilaçlar da kullanılabilir. Bazı kişiler hipnoz ya da alternatif tedavi yöntemleriyle de bu korkularını yenebildiklerini belirtmektedir. Fakat önemli olan bu tarz bir tedaviye başvurmadan önce mutlaka uzman bir doktora danışmaktır.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz