Hayatın karanlıklarını bilgi ile aydınlatmak birinci görevimiz olmalıdır. Fert olarak yaşayacağımız hayat belli ama insanlık olarak binlerce yıldır dünyada olduğumuzu kavramamız icap ediyor.

Dünya nedir?

Allah Teala’nın “Hayat” sıfatının tecellisi olarak varız. İnsan olarak yaratıldık, önümüze adam olma hedefi konuldu, bunun da ölçüsü müslümanlık olarak belirtildi. Hayatta boşluğa, rastgele yaşamaya fırsat yokken, olanları tesadüflere bağlamak kadar aymazlık olabilir mi?

Akıl ve ergenlik insanın kendi varlığın da anlamını bulan iki büyük değerdir. İslâm dini varlık alanını buraya koymuş, referans olarak hayata bu noktadan yön vermiştir.

Akıl eğitimi, ergen insanlar üzerinde uygulanabilecek evrelerden biridir. “Aklı olmayanın dini olmaz” hükmü bu açıdan önemlidir. Yaşadığımız sosyal hayat ve gelişen dünya olayları aklı hep devre dışı bırakmaya yönetmektedir.

Bu niye böyle olmaktadır?

Hayat imtihanının sırlarından birisi işte tam da burada tecelli etmektedir. Aklın yanına ilmi almalı, bu ikisini de aşk ateşinde pişirip gönül haline getirmeliyiz. Kuşatan ve bizi derinlere götüren bilgiler kutlu insanlardan bize geldiği için bunları dile getirebiliyoruz.

Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığında Allah ve Resulüne icabet edin ve şüphesiz bilin ki Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Unutmayın ki O’nun huzuruna götürüleceksiniz.” (Enfal, 8/24)

Peygamber, resul, elçi, nebi gibi adlarla isimlendirdiğimiz bu insanlar Allah’ın mesajlarını emir ve yasaklarını öğüt ve tavsiyelerini insanlara bildirmesi için görevlendirdiği kişilerdir. Yüreklerin karanlıklarına düşen bir cemre, varlığın özüne yürüyen bir can suyudur bu armağan. Gönüller Peygambersiz çorak, umutlar anlamsızdır.

Üstün vasıfları kendilerinde toplayan Peygamberler diriltici vahalar gibidir.

Peygamberlerin söylediklerine baktığımızda hayatı kuşatan bir bilgi alanı ile karşılaşıyoruz. Mo­dern dünyanın iki yüzyıldır yüz çevirdiği bu hikmet kapısını çalanlara hayat bahşetmeye devam ediyor. İman, ibadet, ahlâk, hukuk, iktisat ve estetik alanlarıyla müminleri donatan ve onları hayat karşısında diri tutan bu anlayış her gün beş vakit bizlere de sesleniyor.

Bütün bu bilgiler Peygamberimiz vasıtasıyla bizlere ulaşıyor. Hz. Peygamber (s.a.v) Allah’ın resülü ve nebilerin sonuncusudur. Bütün insanlara gönderilmiştir. Varlığında en güzel örnekleri toplayan Peygamberimiz müjdeci ve uyarıcıdır. En güzel ahlâk O’nda kemale ermiştir.

Bu gün içi boşaltılan ve anlamı daraltılan bazı kavramlarla Peygamberimizi anlamaya çalışmak bizleri üzmektedir. Hayatı saygı, düzen ve disiplin içerisinde geçen Peygamberimizi sadece “Hoşgörü” zemininde dile getirmek ne acıdır!

Doğru söyleyen, emin, Allah’tan aldıkları hü­kümleri tebliğ eden, zeki ve günahsız olan Peygamberlerin sözlerine muhtacız.