O kulların açılması yüreklerde yeni sevinçler oluşturur. Bilgi iklimlerine doğru yürümenin onuru insanı cesaretlendirir, hayatı daha çok sevdirir.

İlim zeminine baktığımızda kendi toplumumuza özgü farklar görürüz. Dindarlık dediğimiz hayat tarzının bilgiyle kuşatılmış olması öncelikle bizlerde derin hayretler oluşturur. Müslümanlığımız her şeyimiz olduğu gibi bilgimizdir de. Küçük yaşlardan itibaren müslümanlık bilgisiyle kuşanan insan bir ara her olguyu dindarlık ferasetiyle değerlendirir, oradanda farklı bilim alanlarına geçer.

Aklı olmayanın dini olmaz!

Temel referans olarak bu noktadan hareket eden müslüman ilmi eğitim ve öğretim, fazilet ve ahlaklılık, dindarlık ve hayırseverlik bağlarıyla hayatı anladığında gerçeklerle yüz yüze gelir.

Toplumumuzun her ferdi eğitim, öğretim çalışmalarından direkt yada dolaylı biçimde etkilenirken günü birlik çözümlerin hâlâ uygulanması art niyetten başka bir şey olamaz!

Toplumsal statü, gelir düzeyi ile alt seviyede temsil edilen öğretmenlik, bu haliyle ülkemizin sorunlarına çözüm getirmez, dahası çözümü zorlaştırır. Yap boz tahtası şeklinde sürüp giden eğitim öğretim çabalarının getirdiği sıkleti ancak dindarlığın feraseti çözebilir.

Varlığımızın özünde bulunan sonsuzluk aşkı şu hadisi şerifteki hikmetlerle anlatıldığında yüreğimiz ferahlamaz mı? Efendimiz hazretleri buyuruyor ki: “Âdemoğlu ölünce üç şeyden gayri her hesabı kesilir: Devamlı sadakalar, dünya ve âhirete yarar bilgiler, arkalarından kendilerine bıraktıkları duacı ve dindar evlatlar.”

Eğitim ve öğretimde ana mihver işte bu can alıcı, varlığın ışığı olan gerçek olmalı ki vatandaş olarak tanımladığımız kişi insani erdemlerle yücelebilsin!

Evlatlarımızı okullarla korkutmayalım

İnsan varlığının gerçek terbiyesinde okullar bu gün sadece devrelerden birisidir, toplum, iş hayatı, güvenlik, umutlarla şekillenen eğitimi hayatın her dönemine yaymak gerekiyor.

İçinde bulunduğumuz toplumun değer yargıları insana şekil verirken bazı sorunları da peşi sıra getirmekte, kaygı verici olaylara kapı aralamaktadır. Değişen, yerinde durmayan, her gün yeni sorularla varlığını bize gösteren hakikat eğitimi için bizlerin de yapması gereken işler var. Dini sadece ibadet formatına alan, onunla nesiller yetiştiren zihniyet bugün değişen dini talepler karşısında ne yapacağını bilmez hale gelmiştir.

Bilgi birikimi hepimizi irfan’ın eşiğine bıraktı!

İnsanlık içinde bulunduğu hâli anlamak için mitolojik hurafelere gidiyor, ama hemen yanı başında duran dini hikmeti anlamak istemiyoruz. Zor olsa başarılmayacak hissine kapılsa bile din, irfan eğitiminin her safhası hayat ışıklarıyla doludur. Cehalet karanlığı varlığı ışığa dönüşen hakiki dindarlarla bitirilebilir.

Okuma, kitaplarla daha yakın olma fırsatını veren bu güz mevsiminin eşiğinde elimizde kitap, dilimizde dua, kalbimizde “Aşk” olsun!