Yıllar önce siyasetin en gergin olduğu dönemler. Solda bölünmüşlük hat safhada. Aynı kulvarda birkaç siyasi parti birden hüküm sürmekte. Doğal olarak bölünen oylar her partiyi daha bir un ufak ediyor, sol seçmeni bölündükçe bölünüyor.

Sağ kanatta da durum pek farklı değil. Orda da aynı ideoloji ve birbirine yakın sekmen de birkaç parti. Ama bunların önde geleni Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi.

Doğru Yol Partisi genel başkanı Süleyman Demirel vasisi Sayın Tansu ÇİLLER, Anavatan Partisi genel başkanı Turgut ÖZAL vasisi Mesut YILMAZ. Yani her ikisi de tarihe adını yazdırmış, yıllarını siyaset arenasında tüketmiş iki usta siyasetçinin genç, tecrübesiz vasileri.

İşte “O kadın” hitabı mevzu bu ikili arasında, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller arasında.

***

Biraz daha açalım konuyu. Mesut YILMAZ ve Tansu ÇİLLER’den önce, ismi siyaset dimağına yapışmış birkaç siyasetçi vardı. Bir dönem birisi, bir dönem başkası iktidara gelirdi. Bazen ittifaklar ve koalisyonlar da olurdu siyaset gereği. Süleyman DEMİREL, Bülent ECEVİT, Necmettin ERBAKAN, Erdal İNÖNÜ, Alpaslan TÜRKEŞ ve nihayet Turgut ÖZAL. İşte tarihe damga vurmuş bu büyük liderler, deyim yerinde ise, mevzu bahis vatan ise tek yumruk olmayı bilirlerdi. Resmi ve dini bayramlarda küslükleri kırgınlıkları unutup halkla bütünleşmeyi bilirlerdi. Birbirlerini ağır bir şekilde eleştirirken dahi muhataplarının isimlerinin önüne “sayın” kelimesini koymadan söze başlamazlardı. Saygı her daim esastı. Hakaret, küfür, belden aşağı vurmak, aşağılamak onların siyaset anlayışında olmazdı. Birbirinin boyu posu ile alay etmezler, kimse kimseyi vatan hainliği ile suçlamazdı.

***

Böyle bir siyaset izlenimi ile büyümüş bir nesil olarak, Televizyondaki bir tartışma programında Mesut YILMAZ’ın sayın Tansu ÇİLLER’e “O kadın” şeklindeki hitabı çok garibimize gitmişti. Ne kadar bayat, saygısız, seviyesiz bir hitap şekliydi O kadın! Günlerce Türkiye bu hitap şeklini konuşmuştu.

Günümüz siyasetindeki uslup, seviye, hitap şekilleri ve suçlamalara bakınca “O kadın” bile ne kadar basit geliyor değil mi. Bir partinin diğer partiyi vatan  hainliği ile suçlaması, birinin ötekini saray bekçisi diye adlandırması, zilletler, illetler, küfürler, hakaretler…

İşin garibi, görünürde siyasetin bu kadar gerilmesinin hiçbir gerekçesi yok. Ufukta muhtarlık seçimi bile yok. Allahtan bu kadar gerginliğin ve ötekileştirmenin halk nezdinde çok da karşılığı yok…

                Seviye çamur gibidir. Seviyeyi düşürmek çamura basmak gibidir. Doğal olarak paçaların kirlenir.