1991 yılında Warşova Paktı’nın dağılmasıyla, NATO’nun karşısındaki en büyük engel yok olmuştu. Bu durum NATO’nun yeni görev ve politikalarında değişiklikleri zorunlu kıldı. 2012 de askeri harcamaları %21 e düşürdü. NATO bu dönemden sonra silahlı politika ve askeri müdahalelerle geçen ömrünü barışçıl ve insancıl amaçlara yöneltti. Peki, bu güne kadar bunu ne kadar uyguladı?  Müttefiki olmamıza rağmen ne zaman gerçek manada bize destek oldu, tarih bunun cevabını veriyor zaten, yakın tarihi bir düşünün. NATO bize destek  olsaydı  yarım asıra yakındır PKK sorunu  bu kadar uzun sürer miydi?  Sinsi sinsi müttefikimiz olan devletler nasıl PKK’yı destekledi çocuklar bile biliyor. Suriye ve Irak’ ta yani dibimizde bizi tehlikeye sokan, savaş bittiğinde de bu kadar uzun süren bir kaos olur muydu? Sosyal hayatı ve ekonomiyi  olumsuz etkileyen mülteci akınını  sadece  seyretti. Hani otuz Avrupa ülkesinin oluşturduğu bir güvenlik, bir kardeş oluşumdu NATO derdimize çare olacaktı, olsaydı bizim yükümüzü alırdı, sınırlarını Suriyeli mültecilere kapatıp, ülkemizi mülteci kampına çevirmezdi.

       

***

NATO alanı dışında ilk defa Bosna Hersek’e el attı, attı da bu kadar insanın katledilmesine engel mi oldu.  Sanki ölen insanların ardından mezar kazmaya geldi.  Olan olduktan sonra çözüm yara sarmadı. Afganistan‘a girdi de bu ülkeyi ihya mı etti? Sanki girdiği, karıştığı yeri düzeltmek yerine daha da beter etti. Afganistan bugün bir devlet bir ülke olabildi mi... Olsa olsa bir çadır cumhuriyeti , batının nasıl yeriz diye baktığı bir sofra oldu. Tarihe baktığımızda bunun gibi onlarca örnek bulabilirsiniz. Bunlar birkaç çarpıcı örnek olabilir sedece.

    

***       

Şimdi sahnede Ukrayna var,  Rusya ile olan gerginlik yerini savaşa bıraktı. Ukrayna bu kadarını beklemiyordu, aslında sırtını NATO’ya, BM’ye bir de AB’ye yaslamıştı. Savaş başlayalı 13 gün oldu, gördü ki hiç biri derdine derman olmuyor ya da Ukrayna gibi toy bir devlet için kendilerini Rusya karşısında riske atmaktan çekiniyor. Bunun böyle olduğu geçtiğimiz Cuma günü yapılan toplantıda ve çıkan kararla netleşti. Yani   30 ülkenin gücünü temsil eden NATO, ben bir balonum bana güvenmeyin dedi.

***

Ne mi oldu Cuma günü; NATO Dışişleri Bakanları bir kez daha Ukrayna'daki savaşı ve olası sonuçlarını Bürüksel‘de görüştü. Bu toplantı da ABD temsilcisi Blinken de vardı. Toplantı sonrasında verilen en çarpıcı mesajlardan biri Ukrayna'nın üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulması talebinin bir kez daha reddedilmesi oldu. Genel Sekreter Jens Stoltenberg Ukrayna'nın uçuşa yasak bölge oluşturulması talebini reddederek, Rusya ile çatışmalara NATO'nun doğrudan askeri olarak müdahale etmesi halinde, Avrupa'nın birçok ülkesinin savaşa müdahil olacağını ifade etti. Yani bizim değişimizle çocuk aldatıyorlar mesajı hepimizin aklına geldi.

 ***

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise NATO'nun kararına tepki göstererek, "Uçuşa  kapalı bölgeler oluşturmayı reddederek, askeri ittifak yönetimi Ukrayna'nın kentleri ve köylerinin bombalanmasının sürdürülmesine yeşil ışık yaktı" dedi. Yani NATO Rusya’yı kınıyor, Ukrayna’yı destekliyor, "bu savaşın bir parçası olmadığını" vurguluyor. Ayrıca savaşın Ukrayna dışındaki ülkelere yayılmaması için çaba gösterdiğinin altını çiziyor. Kısaca diplomatik bir manevra.  Bu açıklamalar ölen insanları,  travma yaşayan çocuk ve kadınları teselli etmiyor,  ülkesini evini terk eden Ukraynalıları geri getirmiyor. Tedarik hattı kesildi, marketler boş, insanlar açlık korkusu ve dibindeki savaş yüzünden ölümle burun buruna. Isınma hattı kesildi, gökten kar yağıyor, elektrik yok, ölüm kapıdan içeri girdi. NATO hala olur mu olmaz mı, ne yaparım ne yapmam gibi oyalama stratejileri ile seyirde. Sonuç;  Tüm bu açıklamalar, Ukrayna tarafından büyük bir hayal kırıklığı ile karşılandı. Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, "Ukrayna'da ortak Avrupa'mız, ortak özgürlüğümüz, ortak geleceğimiz için kan dökülüyor. Sadece mazot sevkiyatları yaparak sorumluluğu üzerinizden atamazsınız. Ukrayna düşerse her yer düşer" diyerek, NATO'nun tutumuna karşı duyduğu tepki ve hayal kırıklığını ortaya koydu. NATO üyesi bir ülkeden Ukrayna'ya yapılacak son silah sevkiyatı ise Almanya'dan geldi. Henüz yürek soğutacak, savaşı önleyecek ciddi bir eylem yok. Seyretmek, kınamak, karşılıklı restleşmek durumu çözmüyor, savaşı durdurmuyor ne yazık ki.

 *** 

Berlin hükümeti, eski Doğu Almanya stoklarından 2700 adet omuz tabanlı uçaksavar füzesi teslim edecekmiş. Oldukça eski olan bu füzeler artık ne kadar işe yarar bilinmez. Çocuk Zelenski ağlıyor ağzına bir şeker verelim dediler herhâlde.  Bunun haricinde Hollanda, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve Fransa gibi ülkelerin de Ukrayna ordusuna silah sağlayabileceklerine dair münferit bazı haberler söz konusu olmasına rağmen şu ana kadar bu yönde somut bir gelişme yok.  ABD ne bekliyor kimse bilmiyor, Ukrayna’ya hangi silahları ne miktarda göndereceğine dair ayrıntılı bilgi vermiyor. Yaptıkları tek şey mültecilere kapılarını açmak. İnsanın aklına deli sorular geliyor elbet.  Putin Zelenski yi yer ama dünyanın tepkisini çekmemek için kendi kendine kaçmasını bekliyor. Zelenski kahraman gibi savaşacağını gösteriyor, halk yanında. Rusya Ukrayna’ yı bir gecede alır. Neden Kiev’e’ e karınca hızıyla bir türlü giremedi. Oyun içinde oyun, anlaşma içinde anlaşma, kapı arkalarında belki de yenidünya düzeni için kurt sofraları kuruldu. Arada zavallı halk, çırpınan toy bir devlet ve Zelenski oyunun taşı. ABD, BM, NATO, AB kalan sağlar bizimdir deyip düzenlerini tekrar kuracaklar. Rusya da artık bu sofradan ne isterse alır, zaman gösterecek.  Sonuçta bize gösterilenin ardından Ali cengiz oyunu ilk defa çıkmıyor. Türkiye’nin Mevla neylerse güzel eyler diye bakmaktan başka çaresi yok, zaten yeteri kadar derdimiz var.  Bu kadar çakalın içinde kendini en iyi koruyacağına da inanıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.