Maraş’ta Fransız ve Ermenilere karşı kazanılan zaferin geniş çapta tesiri olmuştur. Bunu Türk İstiklâl Mücadelesi açısından ve İtilaf Devletleri açısından incelemekte fayda vardır.

                Ülke genelindeki fayda ve tesiri tamamen olumlu ve büyük olmuştur. Zafer milli mücadelenin kazanılacağına olan inancı artırırken, mücadele konusunda mütereddid olan insanımızın hislerini güçlendirerek istiklâle olan inancı da artırmıştır.

                Daha TBMM’nin açılmadığı bir dönemde gerçekleşen bu zafer milli kurtuluş harekâtının lider kadrosunu oluşturan Heyet-i Temsiliyye’nin elini kuvvetlendirmiştir. Çünkü bu zafer Türk İstiklâl Mücadelesinin ilk zaferidir ve tamamen şartların aleyhte olduğu bir ortamda millî iradenin neler başarabileceğinin bir tezahürü olmuştur. Üstelik iki hafta önce Osmanlı Parlamentosunda ilan edilen “Misâk-ı Millî”nin gerçekleşeceğinin ilk işareti olarak, Misâk-ı Milliye olan inancı kuvvetlendirmiştir.

                Maraşlı kendi kentini işgalden kurtarmakla kalmamış hemen güneyindeki komşu toprakların da istiklâlini elde etmesi için üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Maraş’ta teşkil edilen süvari ve piyade birlikleri Antep’ten Antakya’ya kadar olan güney topraklarımızdaki mücadeleye katılmışlardır.

                Maraşlı Antep savunmasına da büyük katkı sağlamıştır. Dülük Baba, Hacı Baba gibi mevkilerde savunma ve taarruz harekâtlarında savaşmışlar, yaralanmışlar, şehid düşmüşlerdir. Bunlar içinde Zeki Karakız ve Eşbahzâde Osman Nuri Efendi meşhurdur.

                Kılıç Ali’nin Ankara’ya çağrılması üzere Maraş İstiklâl Harbinin lideri Gazi Arslan Bey Antep savunmasının başına geçirilmiş ve Fransızlara karşı bir müddet bu direnişi de yönetmiştir. Ayrıca İskenderun, Hassa, Kırıkhan, Antakya hattına kadar inen Maraş gazileri buralarda da vatan savunmasına katkı sağlamışlardır.

                Zaferden sonra şehirdeki fazla silah ve cephane Yunanlılara karşı Batı Cephesine gönderilirken, çok sayıda Maraşlı Batı Cephesine giderek milli ordunun emrinde vatan savunmasına katılmıştır. Bunlardan en meşhuru Muharrem Bayazıt Bey’dir ki, Sakarya Savaşında subay olarak bulunmuş, boğazından ağır şekilde yararlandıktan sonra aylarca hastahanede tedavi görmüştür.

                Zaferin stratejik faydası ise Fransızların Antep hattında durdurulabilmiş olmasıdır. Maraş’tan itibaren güney cephesinin düşmana kapatılmış olması, Fransızların işbirlikçi Ermenilerin              desteğiyle güneyden Orta Anadolu’ya girme projesini de sonuçsuz bırakmıştır. Bu da hem Ankara’nın güneyden bir tehditle karşılaşmadan tüm dikkatini Batı Cephesine vermesini sağlamış, hem de 1920 sonlarında Kazım Karabekir Paşa’nın arkasında herhangi bir tehdit unsuru olmadan Ermenilere karşı zaferle sonuçlanan Doğu Cephesi harekâtını yapmasına imkân sağlamıştır. Böylece Maraş zaferi Kurtuluş Savaşında kilit rol oynamış ve nihaî zaferin ilk müjdecisi olmuştur.

                Zafer, itilaf devletleri üzerinde bomba tesiri yapmıştır. Her şeyden önce Fransa, yüz karası bir askeri mağlubiyetle itibar kaybına uğramıştır. Donanımlı modern ordularına ve Ermenilerin de büyük katkısına rağmen hezimet içerisinde ve kaçarcasına şehirden çekilmişlerdir. Askeri kayıpları bir yana, psikolojik üstünlükleri de darbe almıştır. Maraş’tan 2 ay sonra Urfa’dan da kovulan Fransızlar tüm güçlerini Antep’e teksif ederek Suriye’deki varlıklarını güvence altına almaya çalışmışlardır.

                Ermenilerin ise Kilikya Prensliği ve Büyük Ermenistan projeleri gerçek anlamda çökmüştür. Çünkü Çukurova’dan Göksun’a kadar uzanacak Kilikya Prensliğinin omurgasını Zeytun (Süleymanlı) ve Maraş oluşturuyordu. Maraş’ta tutunamayan Ermenilerin Sis (Kozan) ve Haçin’den (Saimbeyli) Adana’ya kadar uzanan Çukurova’da da uzun süre kalamayacakları aşikârdı. Kilikya Prensliği olmadan da Büyük Ermenistan hayalleri kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdu.

                İtilaf bloğunun başını çeken İngiltere ise daha büyük bir riskle karşı karşıya kaldığını anlamakta gecikmedi. En büyük projeleri olan Anadolu’yu parçalama ve İstanbul’a el koyma niyetleri büyük yara almıştı. Millî kuvvetlerin Maraş başarısı domino etkisi yapma potansiyeline sahipti ve Maraş bunun ilk tezahürü olmuştu. Misâk-ı Millî,  kuvveden fiile çıkmadan tedbir alması gerekiyordu.

                Misâk-ı Millî’nin ilanından 1,5 ay, Maraş zaferinden 32 gün sonra resmen İstanbul’u işgal etti. Bu sebeple Misâk-ı Millî kararlarının ilk fiili neticesi olan Maraş Zaferi İstanbul’un işgalinin en temel sebeplerinden birini teşkil etti. Ne yazık ki, tarih kitaplarımız ve İstiklâl Harbi değerlendirmelerimiz bu hususu fazlasıyla göz ardı etmektedir. Bu hususta tarihçilerimize büyük iş düşmektedir.

İstiklâl Zaferimizin 102. Yılı münasebetiyle kahraman ecdadımızı rahmetle yâd ediyorum.

İbrahim KANADIKIRIK