Kahramanmaraş’ın hem tarihi hem doğal güzellikleriyle turizm bakımından gelişmiş ilçelerinden Afşin’in tarihine kısaca bir ışık tuttuk. Eshab’ı Kehf şehri Afşin’i Afşin yapan değerlerini değişik kaynaklardan sizler için derledik.

Merkez nüfusu 42 bin 296 kişidir. Tüm ilçe nüfusu yani mahalleler de dahil olarak 84 bin 244 kişidir. (TÜİK 2011 nüfus sayımına göre.) Ayrıca Türkiye'nin en büyük termik santral kompleksi olan Afşin-Elbistan A ve B santralleri Afşin'in Çoğulhan kasabasındadır. (toplam kapasitesi 2 bin 880 megawatt.) Bu santraller Afşin ilçe sınırları içindedir. Fakat santralde işletilen kömürlerin bulunduğu havzaların bir kısmı Elbistan ilçesi sınırlarındadır. Şu anda her biri dörder üniteli iki adet santral ile (A ve B) faaliyetine devam eden santral-kompleksine, 2013 yılına kadar 8 üniteli iki adet yeni tesisin daha eklenmesi planlanmaktadır. Devlet tarafından arıtma tesisleri ve hava filtrelerinin de yapımı kararlaştırılmış olup Afşin halkının da bu filtrelerin yapımı için ilgiyi ve baskıyı sürekli canlı tutması gereklidir ve hayati önemdedir. Aynı zamanda "Yedi Uyurlar" olarak bilinen

Eshab-I Kehf'in bu ilçede bulunduğu iddiası mahkeme kararı ile araştırma yapan bilim insanları tarafından onaylanmıştır.

Roma İmparatorluğu devrinde Arabissos adıyla anılan kentin belki imparator Gordianus (234-238) devrinde Urfa'dan göçen Arap aşiretleri tarafından iskân edilmiş olması olasılığı ileri sürülmüştür. [Irfan Shahîd, Byzantium and the Arabs in the Fifth Century, Dumbarton Oaks 1989]. Kentin adı yazılı kaynaklarda en erken 4. yüzyılda görülür. 540 yıllarında imparator Justinianus tarafından oluşturulan Üçüncü Armenia eyaletinin yönetim merkezlerinden biri Arabissos'tur. 582-602 yıllarında imparator olan Maurikios aslen buralıdır. İmparatorun "esmeroğlu" anlamına gelen adı belki de doğduğu kentin etnik yapısına dair bir ipucu olabilir.

Arap coğrafyacı el-Baladhurî'nin Kitabu'l-Buldan adlı eserinde kentin adı ˤArebsûs olarak zikredilir. Türkçede 16. yy'da Dulkadiroğlu Beyliği döneminden itibaren kullanılan Yarpuz adı açıkça bu isimden türemiştir. Türkçe anlamı "naneye benzer bir kokulu ot" olan yarpuz adına benzerliği yakıştırmadır.

Arap kaynaklarında daha sık olarak görülen diğer isim el-Efsus'tur. Osmanlı kayıtlarında da bu isim kullanılmış ve kentin resmi adı 1944'e dek Efsus olagelmiştir. Bu isim, geç Bizans döneminde halk arasında kullanılan Ephesós adına işaret eder. Bu adın kaynağı hakkında bilgimiz yoktur. Ancak Batı Anadolu'daki Ephesos (Efes) gibi burada da Yedi Uyurlar efsanesinin hürmet görmesi, Hıristiyanlık döneminde iki kenti birleştiren ortak bir dinî pratiğe işaret edebilir.

1071 Malazgirt Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Afşin bey adlı bir Türk komutanı eliyle kentin zaptedildiği anlatılmaktadır. Ancak hakkında başka bir bilgiye sahip olmadığımız bu Afşin'in, zaptettiği kentin adıyla lakaplandırılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Yunanca Ephesós adının, Anadolu'daki pek çok yer adında olduğu gibi, Yunanca ismin nesne (akkuzatif) halinden Efsun veya Afşun biçimini almış olması gerektir. Tarsus > Tersun, Adrassós > Adrasan, Momoassós > Mamasun, Termessós > Tırmısın örneklerinde de aynı evrim görülür.

Eskiden daha çok Efsus adıyla tanınan kasaba 1944 yılında Afşin adını almış ve aynı yıl 4642 Sayılı Kanunla İlçe olmuştur.

Türkiye'nin en önemli ozanlarından Aşık Mahsuni Şerif (Şerif Çırık), Aşık Yener (Hacı Yener), Aşık Mahsudi (Osman Dağlı) Aşık Erfani (Serkan Açıkgöz) ve şair Hayati Vasfi Taşyürek Afşin'lidir.

COĞRAFYA
Denizden bin 230 metre yükseklikte bulunan Afşin'de, karasal iklim hakim olup, ilçede zengin linyit yatakları vardır. Termik Santrallerin bölgede inşası ile ekonomik canlılık kazanmıştır. En kısa zamanda da santrallere toz filtrelerinin ve kükürt arıtma tesislerinin yapılması şart olup bunların yapılmasıyla Afşin insanları rahat bir nefes alabilecek ve solunum hastalıkları da önemli ölçüde azalacaktır. Fakat bu filtrelerin yapılması için Afşin halkının konu ile ilgili olması ve siyasi baskı uygulaması gerekmektedir. 56 mahalleye sahip olan ilçenin toplam 84 bin 244 nüfusu bulunmaktadır.

GELİŞİM
Kahramanmaraş'a 150 km Elbistan'a 28 km Göksun'a 50 km uzaklıktadır. Ulaşım tamamen karayoluna dayalıdır. OSB'nin çalışmaları devam etmektedir.

YEŞİL AFŞİN EFSANESİ
1944 yılında Afşin Elbistan ilçesinden ayrılarak ilçe olmuştur fakat daha önceleri tarih bölümünde de belirtmiş olduğumuz üzere Afşin daha eski bir tarihe dayanmaktadır ilçedeki mozaik buluntuları bunun en büyük ispatıdır Kahramanmaraş Müzesinde bulunan birçok Mermer sütun ve heykelin Afşin'den gitmiş olduğu da bilinmektedir. Bunun yanı sıra Atatürk Parkında halen bir kısmı sergilenmektedir.

Yeşil Afşin hala Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi dışında 20. Orman bakımında olan şehridir. Bazı köylerinde Akdeniz iklimi yaşanır ama çoğunluk ve merkez karasal iklime dayalıdır. Fındık yetişmeside Karadeniz iklimin (Hurmanlı, Büyüksevin, Türksevin, dokuztay) görüldüğünü belirten unsurlardandır.

AFŞİN ESHAB-I KEHF
Kahramanmaraş ilinin Afşin ilçesinde Eshab-ı Kehf mağarası bulunmaktadır. Mağaranın önüne miladi 377’de Kral Teodus tarafından bir İsa Kilisesi yaptırılmıştır. O devirde Afşin, Romalıların önemli bir vilayeti olan Kapadokya’ nın sınırları içince bulunmaktaydı.

Müslümanlar burayı fethedince Eshab-ı Kehf mağarasının yanına mescit inşa etmişler, Selçuklular döneminde külliye yaptırmışlar, bu eserlerin yaşaması için gelirler vakfedilmiştir.

Dulkadiroğulları döneminde burası imar edilerek ilave vakıflar yapılmıştır. Arşiv belgelerinde vakfedilen arazi, köy, mezra, yaylak ve cemaat isimleri belirtilmiştir. Afşin’e çok yakın ve sarp bir vadide bulunan mağara, insanın yaşamasına uygun bir durumdadır. İçinde içilen suyun bulunduğu mağaranın yönü kuzey batıya bakmaktadır. Kehf Suresi’nde belirtildiği gibi güneş sabah ve akşam mağaraya teğet geçerek değmektedir.

Bugün Afşin’de Eshab-ı Kehf olayı, nesilden nesile anlatılarak canlı bir şekilde muhafaza edilmektedir. Şehirde yaşayan insanlar arasında Eshab-ı Kehf’in isimleri yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Yöre halkı Eshab-ı Kehf gençlerinin anısını yaşatmak için bunların isimlerini çocuklarına koymaktadır.Her yıl geleneksel olarak 'Yedi Uyurları' hatırlamak ve anılarını gelecek nesile aktarmak için Yemliha Yürüyüşü yapılmaktadır.

MAĞARA ARKADAŞLARININ HİKÂYESİ
Eshab-ı Kehf hadisesi kur anı karim de ve diğer semavi kitaplarda Bas-ü bedel mevt(Yeniden dirilme )inancının delilleri arasında gösterilir. Buna göreEfsus ya da Yarpuz denilen yerde Dakyanus (Dakyus) adında bir zalim hükümdar halkı kendisine ve putlara taptırırmış. Allah’ın varlığına ve birliğine inanan bir kaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkarlarmış. Bunu haber alan Dakyanus tan kaçan gençler kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çoban ve kıtmir adındaki köpeği de onlara katılır. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan Eshab-ı Kehf burada uykuya dalarlar. Kralın vezinleri mağarayı bulurlar ancak korkularından içeriye giremezler Eshab-ı Kehf buradaysa çıkmayıp helak olsunlar diyerek mağaranın ağzını ördürürler.

Eshab-ı Kehf bir rivayete göre 309 sene bu vaziyette kalırlar acıktıklarından bahisle içlerinden Yemliha’ yı şehre ekmek almaya gönderirler. Şehirde Dakyanus zamanından kalma parayla alış veriş yapmak isteyen Yemliha’ dan şüphelenen halk onu mahkemeye çıkartır. Mahkemede halini anlatan Yemliha delil için halkı mağaranın önüne getirir.

Ancak mağarada kendisini bekleyen arkadaşlarının korkabileceğinden bahisle içeriye yalnız girip onlara durumu anlatacağını söyleyerek ayrılır ve sır olup gider bu olay zalim Dakyanus’ tan yüz yıllarca sene sonra Allah’ a inanmakla beraber ahirete ve yeniden dirilmeye inanmayan halk için müthiş bir mucize olur. Devrin kralının duaları da böylece kabul olmuş olur.

Kuranı Kerimde yedi uyurların isimleriyle ilgili her hangi bir ibare bulunmamakla birlikte halk arasında isimleri şöyledir. Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş Tebernuş, Sazernuş, Kefeştatayuş ve köpeklerinin ismi Kıtmir’ dir. Tabiriye göre mağara arkadaşlarının reisi Mekselina’ dır.

Kilisenin burada bulunması bizi bazı önemli gerçeklere götürmektedir. Selçuklular Döneminde külliyenin yapılması esnasında burada kilisenin bulunması Anadolu Hrıstiyanlarının da   mağara arkadaşlarının burada uyuduklarını gösterir.

Eshab-ı Kehf’ in Afşin’ de bulunduğu inancı Selçuklulardan sonra Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti zamanında da buranın ihya edilmesini sağlamıştır.

Mağara arkadaşlarının. Afşin’ de bulunan mağarada uyudukları kanıtlar tarafından gösterilmekle birlikte bizim asıl vurgulamak istediğimiz, bu gençlerin Allah’ a olan muhabbetidir.

Haber: Şenol Güneş

Editör: Mahmut Beyaz