Röportajın detayları şu şekilde;

Soru. Merhaba yeni kitabınla ilgili soracaklarım var .

Cevap. Merhaba .Buyrun  Başlayalım.

Soru: Üç  kitaptan sonra dördüncü kitabınızda çıktı. Hayırlı olsun. Yazmanın kodlarını çözdünüz mü Nasıl yazıyorsunuz?

Cevap:  Evet dördüncü kitabımız çıktı . “Han Duvarları Kalbe Düşen Kor”, Mesut Bilginer Bey ile hazırlayıp yayınladığımız “Maraş Mevlevihanesi” ve “Kayıp Sevda Yasaklı Yılların Gizemli Aşkı” ve son olarak “Germanicia Güzeli” romanımız oldu. Yazmanın kodları var mıdır? Vardır dersek eğer o da benim için Kahramanmaraş Sevdası’dır. İşte nasıl yazıyorsunuz? Sorusuna buradan başlamak gerekiyor. İçinizde bir sevda varsa, o sevdanın değerlerini araştırmak, bulmak, tanıtmak yaşadığımız şehre en büyük hediyemiz olur. Bu kitapları Kahramanmaraş’a armağan ederek yazıyorum. Kahramanmaraş’ın kültürel ve manevi değerlerini anlatmak ve yaşatmak için, çok zengin tarihinden, bana nasip olduğu kadarıyla yazmaktan büyük gurur duyuyorum. Kitaplar hakkında geri dönüşler ise her zaman üstüne koyarak yazmanızı sağlıyor. Şair şiirini okur, evrenseldir. O şiir insanlarda farklı duygular uyandırır. Romanlarımızı okuyan insanlar da Kahramanmaraş’ı görme aşkı benim yazmada ki en büyük motive kaynağım. Değer katmak ayrı bir mutluluk.

Soru: Roman adıyla çıkan kitabını tür olarak nereye yerleştirirsin?

Cevap: Romanın dili, gerçek yaşanmış bir hikâyeden konuşmaya başladığı için tüm türleri içine alıyor biri hariç o da bilim kurgu. Romanlarımda yaşanmış hikâyelerin ve o dönemin sosyal yaşam zaman dilimi de var. Hem gerçek, hem romantik, hem tarihi, hem maceracı hem de tarihi… Bunun bütünlüğünü sağladığınız zaman okuyucuya akıcı bir dil sunuyorsunuz. Romanların bir özelliği de kahramanların konuşmasıdır. Her yaşantı bir maceradır. Okuyucuyu maceraya ortak edebiliyorsanız roman, roman türlerinin hepsinde nefes almış demektir.

Soru: “Germanicia Güzeli” kitabınla iki bin yıl öncesine gittin ve geldin oralarda neler vardı da romanlaştırdın?

Cevap: Gidip gelmekten kastınız astral seyahat değildir diye düşünüyorum. Sanat ruhu dediğimiz bir olgudan bahsederek yola çıkar isek bu şekilde anlatabilirim ancak. Germanicia Güzeli mozaiğini ilk gördüğümde başladı o yolculuk. Mozaiklerin muhteşemliği ve taşların renkleri büyülü bir ortam sunması beni ruhen o yıllara taşıdı. Romanımıza konu olan Germanicia Güzeli’nin yüzündeki o hüzündü bana bu romanı yaz diyen. Yukarıda da belirttiğim gibi o dönemin sosyal ve kültürel hayatını anlatmadan bu büyüyü anlatmanız imkânsız olacaktır. Araştırmalarım sonucu edindiğim bilgiler karşısında ise adeta döneme ait mucizeler sandığı açılmış gibi kalemin mürekkebinden kelimeler sayfalara dökülmeye başladı. Neler vardı kısmı romanımızda saklı. Okurların ilk adımıyla başlayacağı bir yolculukta onlara rehberlik eden kelimeler ve konuşan kahramanlar her şeyi anlatacaktır.

Soru: Kitabında yer alan mekânların sana kattığı ilhamlar nelerdir?

Cevap: Bir mozaikteki hüzünlü bakışla başlayan araştırma bizi nerelere götürmedi ki… Andırın’ın dağlarını, kalelerini gezdirdi. Çil Meryem Kalesi’nin karşısında saatlerce gözünüzün önünde canlanan o anlar, film izler gibi. Bir an mutluluk bir an hüzün. Andırın’dan  Göksun’a oradan Afşin’e… Yedi uyurların  hikayesini tarihin notlarından okuyarak dönemin inanç sistemiyle daha anlaşılır kılmak. Kahramanmaraş’ın  tarihinin ne kadar kaldığını öğrendikçe kalbinizi avuçlarının arasına alıp sıkan bir buhranı yaşamak. İşte romanda bunların hepsi var. Yazarken kavga etmek, küsmek, ağlamak, hayret etmek…

Soru: Günlük hayatı yazdın kitabında. Romalı bir insanın günü nasıl geçiyordu?

Cevap: Dönemin isimleri, dini inançları, kıyafetleri vd. Hepsini araştırırken yaşadığın tek bir duygu var, “Ne yapıyorsunuz?” diye sorabilmek arzusu. Keşke konuşabilselerdi. Konuşmanın da farklı yöntemleri var. Mimikler ve portreler. İzlediğiniz filmleri unutun. Bir ressamın fırçasını tuale vurduğunu andaki heyecanı var ya işte o resmin konuşma anı da o. O anı her sözcükte hissettim. Dönemin ihtişamı, ustalığı, yapılardaki estetik kaygısı, işçilik, kıyafetlerdeki göz alıcılık, takılardaki ince dokunuşlar. Okurken bunlara dikkat etmelerini istiyorum. Kahramanlarımız, o dönemi kendiler anlatacak. Her okuyucunun yaşadığı duygu ayrıdır. Bir kapıdan girip bakir bir tarihin büyüleyici bahçesine atmış olacaksınız.  İşte bu gerçek!

Soru:  Mozaik sanatı,  kitabında temel motif nedir? Bu sanat niçin Maraş Coğrafyasında gelişmiş?

Cevap: Bu soru mozaik ustasının aşkına nakşettiği ‘Germanicia Güzeli’ resminden yola çıkarak cevaplamak isterim. Mozaik Sanatının eminim ki birçok farklı yönleri vardır. Taşından tutun, yontmasına kadar, şekline ve büyüklüğüne kadar, sağlamlığına ve rengine kadar. Maraş’ta mozaiklerin bu kadar canlı ve muhteşem olmasının sebebi şehrimizin yer altı zenginliklerinden kaynaklanıyor olması, bunun yanında da ticaret yolunun buradan geçmesidir. Aynı zamanda bir ticaret şehridir. Zengin  bir şehir.   Kazancı yüksek  bir şehir. İnsanları dini inanç yönüyle de Nasturilik ile de üstün bir şehir. İstanbul’a patrik göndermiş bir şehir… Temel motifler hayvanlar olurken burada ki zenginlik insan figürlerinin de işlenmesi. Ne kadar zengin bir şehir olduğunu daha nasıl anlatabilirim ki.

Soru: Kitapta metafizik konular var. İnsanın dinle irtibatı o zamanlarda hangi şekilde oluyordu?

Cevap: Kitabımızın en mayınlı sahası! Romanımız matbaa aşamasına geldiğinde sosyal medya hesabımdan kapak resmini paylaşmıştım. Bir yorum beni o kadar üzdü ki anlatamam. Çok sevdiğim bir dostum yorumunda, “İslam öncesi tarih beni ilgilendirmiyor” demişti. Her dönemi kılan ismilerdir. Bunlar padişah olabilir, din adamları ya da bilim adamları. Bir şehrin kültürel mirası tarihinden olgunlaşarak günümüze gelir. İşte bunu anlamak önemli olan! Tarihinizde coğrafya olarak nelere tanıklık etmemişsiniz ki. Şimdi o dönemin dini anlayışı Hristiyanlıktan bahsetmek bu gün burada yaşayanlar da Hristiyan demek mi oluyor. Hayır, dönemin dini inancı o kadar. İslam gelene kadar yaşanan birçok hak din var. Bunların peygamberlerine saygımız yok mu? Dinimizin gereği de bu saygı değil mi? Bu soruyu sorduğunuz için ayrıca teşekkür ederim. Hristiyanlık’ta bir tarikat kolu olan Nasturilik burada doğmuş. Kurucusu Nestur, Germanicia’da doğumlu. Bu gerçeği birçok kaynak yazdığı gibi Diyanet İşleri tarafından yayınlanan İslami İlimler Ansiklopedisi de yazıyor. Şimdi bu İslam Ansiklopedisi’ni sırf o dönemi anlattı diye okumamak mı gerekiyor?

Soru: Gerilim dolu bir aşk da kitapta var. Olayın Kahramanlarına bu sevgi neler kazandırdı?

Cevap: Olay olmuş bitmiş. Önemli olan o olaydan bizim payımıza düşen nedir? O sevgiden biz ne anladık? İki aşk, iki ayrı dönemi buluşturup ikisine de farklı kazanımlar yükledik. Vermek istediğimiz bir kaygı da var. Aşk nedir? O aşkın bizde bıraktığı izler bize ait olanı değerli kılacak. Romanı okuyanlara sormak gerekiyor? Romanın aşkları hakkında okuyucularımız sizlere bir mail adresiyle gönderirlerse  bizler de köşenizde okumuş oluruz.

Soru: Maraş için bu kitabın değeri nedir?

Cevap: En sevdiğim kısma geldik. Sanırım bir anlamı olmasa bu röportajı yapıyor olamayacaktık. İlk romandan başlayacak bu sorunuza cevap vermek gerekiyor. “Han Duvarları Kalbe Düşen Kor” romanımızda bu şehirde olan ama bilinmeyen Maraş Mevlevihanesi  ve Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ı gün yüzüne çıkarttık. Şimdi bu konuda Kültür Bakanlığından onay almış bir belgesel çalışması var. Ve şehrimizin tanıtımı olacak. İkinci romanımız “Kayıp Sevda Yasaklı Yılların Gizemli Aşkı” adlı kitabımızı okuyanlara şehrimizin sokaklarını çarşısını gezdirdik. Mekânları görmek için gelenler şehrimizi tanıdı. “Maraş  Mevlevihanesi  ” araştırma kitabımızla bu gün şehrimizin âlim ve irfan yuvası olduğunu anlattık. “Germanicia Güzeli” romanımızın da amacı yine bu şehre hizmet edecek olması. Antik Kentimizi bir hikâyeyle buluşturup orayı sadece bir ören yeri olmaktan öteye taşıdık. Şehrin tarihi ve kültürünü konu aldığımız kitaplarımız bu şehrin kültürel mirasına hizmet edecek. Yıllarca tanıtım yok diyerek dert yandık. Bir Kahramanmaraşlı  olarak şehrin tanıtımına katkı sağlamak büyük bir gurur. Bakir bir şehiriz, doğal bir şehiriz ve yıllarca yatırıma aç kalmış bir şehiriz. Dondurması, Biberi, Yemenisi, Kalesi, Antik Kenti, Ashab-I Kehf’i, Kaya mezarları, ören yerleri ile turizm için çok değerimiz var. Bunların hikâyesine sahip çıkarak şehrimizi tanıtabiliriz. Tarihi, Kültürel Mirası, Değerleri ile bir bütün olarak ele alındığında Kahramanmaraş’ın muhteşem şehir olduğu ortaya çıkar. Doğası, suyu, havası.. Bir medeniyet beşiği olarak Kahramanmaraş…

Son olarak okuyucularımıza vereceğiniz bir mesajınız var mı?

Okuyucularıma çok teşekkür ederek diyorum ki; Kahramanmaraş, bugün bizim olduğu gibi iki bin yıl öncesinde bizimdi, iki bin yıl sonrasında da… O nedenle, tarihimize kültürümüze sahip çıkalım, çok okuyalım, çok yazalım…

Güzel bir sohbet oldu, çok teşekkür ediyorum.

Editör: Mahmut Beyaz