KAHRAMANMARAŞ AHİLİK HAREKETİ HAFTALIK KÜLTÜR-SANAT  EKİDİR

-AHİce-

Sayı 8

E posta: [email protected]

AHİLİK TEŞKİLATINDA VE GÜNÜMÜZDE TÜKETİCİNİN KORUNMASI ÇALIŞMALARI

TÜKETİCİNİN KORUNMASININ GEREKLİLİĞİ

Tüketici, üretilen herhangi bir mal veya hizmetten bir fayda sağlamak için kullanıp yok eden kimse olarak tarif edilmektedir. Günümüzde tüketicinin, ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılayabilmek için üretilen mal ve hizmetleri satın alıp kullanan veya bunlardan yararlanan, bunları kullanan ve hiçbir ticari değişime tabi tutmayan kişi, kurum ve aile tanımlaması mümkündür. Tüketilen tüm ürün veya hizmetler tüketim olgusunun ‘konusunu’; bunların tüketim amacı ile doğrudan veya dolaylı olarak kullanma veya yararlanma tüketim olgusunun ’amacını’ ve son olarak tüketicinin hem gerçek hem de tüzel kişi olabilmesi ise tüketim olgusunun ‘kişi’ unsurudur.

Tüketim faaliyeti insanlığın doğuşu ile başlamıştır. Önceleri kendisi hem üreten hem de tüketen tüketicinin korunması gereği pek hissedilmemiş, ancak toplumda zaman içinde rollerin ayrılması, üreticilerin özellikle ekonomik yönden güçlenmesi ve kısa sürede örgütlenmeye başlaması nedeni ile tüketiciler giderek mağdur olmuş ve tüketicinin korunması kavramı gelişmeye başlamıştır. Tüm dünyada toplumların gelişmeleriyle paralel olarak insana ve insani değerlere verilen önem artmakta ve insan unsuru, onun korunması ve refahının sağlanmasına dönük çalışmalar her toplumda daha çok ağırlık kazanmaktadır. Bu durumda ekonomik ve sosyal olanaklar açısından güçlü olan ticari kuruluşlar karşısında zayıf durumda olan tüketicilerin haklarını savunmak, hak aramaya ilişkin mücadele yöntemlerini güçlü kılmak, konuyla ilgili tarafların yetki ve sorumluluklarını yerine getirmesi için gerekli çabayı harcamak, bir ülkede tüketici haklarının yaşama geçirilmesi ve uygulanması açısından çok önemlidir. Ayrıca bir ülkede evrensel tüketici haklarının uygulanması, o ülkenin gelişmişliğinin de göstergesidir. Tüketici haklarına önem verilmesi ve bu hakların tam ve eksiksiz uygulanması, her yönden yaşam kalitesinin yükselmesini, ekonomisinin ve sosyal hakların gelişmesini, haksız rekabetin ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Sanayi ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, sağladığı refahın yanı sıra insan ve çevresine negatif etkiler de yapmaktadır. Bunun sonucu olarak da çevrenin, insan sağlığı ve güvenliğinin, tüketicinin korunması gündeme gelmektedir. Tüketicilerin bilinçlenmesi ve hukuku, insan hak ve özgürlüklerine önem veren siyasi gelişmelerle beraber tüketicilerin korunması için alınacak idari, hukuki, cezai tedbirler tartışılmakta, tüketicilerin örgütlenme, haklarını arama ve onları korumanın yolları aranmaktadır. Özellikle sanayileşme, kentleşme ve küreselleşme nedeniyle toplumun tüketim biçimi ve eğilimleri de değişmiş, kendisine sunulan mal ve hizmetlerin gerek çeşit gerekse miktar ve kalitesinde önemli farklılıklar oluşmuştur. Bu da tüketiciyi hem seçimde hem de kullanımda zorluklara itmiştir. Günümüzde de tüketicinin maruz kaldığı sorunlar çok boyutlu ve kapsamlı bir hal almıştır. Bu sorunların nitelik ve nicelik olarak boyutları, bir ülkenin sanayileşme ve teknolojik düzeyine, yatırım, üretim, tüketim, dağıtım, fiyat, ihracat ve ithalat gibi ekonomik politikalarına, istihdam, ücret, eğitim, sağlık, kültür gibi sosyal politikalar ile o ülkenin siyasal politikalarına, toplumsal ve demokratik gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Çağımızda ortaya çıkan köklü değişikliklerin bir sonucu olarak tüketici; üretimin ve kendisine sunulan hizmetlerin kalitesini belirleme gücünü kazanmış, üretim-tüketim ilişkisinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Tüketicinin korunması; tüketici haklarına zarar veren uygulamalara karşı bu hakları korumayı amaçlayan, idari, hukuki ve ekonomik önlemlerle bu yönde devletin, işletmelerin, bağımsız örgütlerin ve bizzat tüketici ile üreticilerin giderek genişleyen çalışmaların tümünü anlatmak için kullanılan bir terimdir. Tüketicinin korunması, genellikle mal ve hizmetlerin üretici ve satıcılarının karşısında nispi olarak zayıf konumda olan tüketicilerin pazardaki güçlerini arttırmayı amaçlayan bir harekettir. Tüketicinin korunması, toplumun giderek daha fazla tüketim toplumu olmasının bir sonucu olarak, hukuk politikasının en önemli konularından birisini oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda, ekonomik gelişmenin bir sonucu olan tüketim toplumunda, kişilerin gereksiz ölçüde mal tüketmeye itildiği, çeşitli sebeplerle satın aldıkları mal ve hizmetlerin niteliklerini tam olarak araştırmaya ve değerlendirmeye imkan bulamadıkları ve böylece hızla dönen bir tüketim çarkının içine düştükleri görülmüştür. Tüketim kredisi büyük ölçüde gelişmiştir. Bu sebeple tüketiciler, kredinin şartlarını bile doğru dürüst hesap etmeden mal ve hizmet satın almaktadırlar. Reklam usulleri nerede ise iradeyi bozacak şekilde boyut, incelik ve ilmîlik kazanmıştır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle (özellikle televizyonun yaygınlaşması) reklam, hem ekonomik hem de sosyal hayatı daha derinden etkileyen bir güç aracı haline gelmiştir. “Daha çok üretim-daha çok tüketim” anlayışına sahip işletmeler ürettiklerini tükettirmek için kendi malları ve hizmetleri hakkında bilgi verici olmaktan çok, duygusal nitelikli, yanıltıcı reklamlara yönelebilmektedirler. Pazarlama tekniklerinde çok büyük gelişmeler olmuş, üretici firmalar özellikle son zamanlarda, zaten zayıf durumda olan tüketicinin karşısına fiilî tekeller olarak çıkmaya başlamışlardır. Tüm bu gelişmeler karşısında zaten yeterli bir şekilde teşkilatlanamamış olan ve üreticilerin karşısında dağınık bir mahiyet arzeden tüketiciler, mal ve hizmetleri arzedenlere karşı zayıf duruma düşmüşlerdir. Bu yüzden tüketicinin korunması bir mecburiyet olmaktadır. Tüketicinin korunması hareketi, dar ve geniş anlamda ele alınabilir. Dar anlamda tüketicinin korunması, tüketicinin alışverişlerde ödediği paranın tam karşılığını alması demektir. Geniş anlamda ise; toplumsal kaynakların halkın refahını, sağlık ve eğitimini geliştirecek daha iyi rekreasyonal (boş zaman değerlendirme faaliyetleri) tesis ve hizmetlere kavuşmasını sağlayacak alanlara harcanmasını ve işletmelerin teknoloji odaklı politikalar geliştirmesini öngörür. Tüketicinin korunması, tüketicinin kendi dışında başkaları tarafından haklarının korunması için yapılan çabaları içermektedir. Tüketicinin korunması denildiği zaman; tüketicilerin bir araya gelmeleri, sosyal bir güç olmaları ve nihayet bu konu ile ilgili çeşitli kuruluşların faaliyetler de anlaşılmaktadır. Gerçekte tüketicinin korunması kavramı, sadece tüketiciyi korumayı değil tüketiciye yardımı da kapsamaktadır. Bu nedenle geniş anlamda “Tüketicinin korunması”; aynı zamanda hükümetlerin, işletmelerin ve özel kuruluşların harcayacakları çabalarla tüketici haklarını koruyacakları ve onlara yardımcı olacakları bir ortamda tüketicilerin organize edilmiş çabalarıdır. Aslında bu üç politika aracı birbirinin bütünleyicisidir ve iç içe geçmiş durumdadır. Biri olmadan diğerinin etkinliği söz konusu değildir. Çünkü tüketicilerin yasalarla korunması ancak onun bilgilendirilmesi ve eğitimi ile mümkün olabilecektir. Tüketicinin korunması kavramının geniş tanımından hareketle, tüketiciyi korumanın amaçları şu şekilde sıralanmaktadır:

1-Tüketiciyi eğitmek

- Tüketicileri mallar hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi yapmak,

- Tüketicileri, malları ne zaman ve nereden satın alacakları konusunda uyarmak,

- Malların kalitelerini nasıl saptayacakları ve fiyatları nasıl kıyaslayacaklarına ait bilgileri vermek,

- Mallarla ilgili tahlil ve deney sonuçlarını tüketicilere iletmek

2-Tüketicileri kendi hak görev ve sorumlulukları konusunda uyararak kendi kendilerini korumalarını sağlamak

3-İşletmelere tüketicilerin korunmasından sorumlu olduklarını kabul ettirmektir. Bunları amaçlayan tüketicinin korunması çalışmalarının kapsamı ise şöyle özetlenebilir;

 - Tüketicinin bir malı satın alırken seçimini rasyonel şekilde yapabilmesi için kendisine gerekli bilgileri sağlamak,

- Tüketicileri birbirlerine karşı korumak, Tüketicinin korunmasının kapsamı şu şekilde özetlenebilir :

- Tüketiciyi hileli, güvenilir olmayan, sağlığa zararlı mallar satın almaktan korumak,

- Tüketicinin sadece hakları değil, aynı zamanda sorumlulukları olduğu bilincini yerleştirmek

Kaynak: Yazımız, Hüseyin Arslan’ın AHİLİK TEŞKİLATI’NIN SOSYO İKTİSADÎ YAPISI VE ÖRNEKLİK DEĞERİ başlıklı makalesinden faydalanılarak hazırlanmıştır.

Editör: Mahmut Beyaz