Geçen gün Nobel Ödüllü Bilim İnsanı Tatlı Su Ekoloğu Prof. Dr. Erik Jeppesen’in açıklamalarını okurken “yanlış tarım” diye bir ara başlık görünce ilgili metni dikkatli bir şekilde okudum. Kast edilen yanlış tarımsal uygulamalardı (özellikle yanlış sulama). Konunun uzmanı olarak ilgimi çekti.

Uzmanın açıklamasına geçmeden önce tarımın tanımını hatırlatmakta fayda var. Tarımın şu tanımı tercih etmekteyim: Tarım, Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi (ıslah), uygun koşullarda korunması (muhafaza/depolama), işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması faaliyetleridir.

Anlayacağınız, ekoloğlar tarımın üretim aşamasında küresel ısınmanın etkisine ve uygulamada yapılan yanlışlığa dikkat çekme çabasındadırlar.

Kapımızdaki tehlike

Jeppesen şunları söylemekte: "Göllerle ilgili karşılaştığımız iki spesifik problem var: Bunlardan ilki iklim değişikliği, bir diğer konu ise çok fazla su talebinin olması. Dünyada da Türkiye'de de hava sıcaklıkları daha da artacak. Yağış oranlarında ciddi değişiklikler var. Önümüzdeki süreçte dünyanın belli bölgelerinde çok fazla yağış artacakken, diğer bölgelerinde (Türkiye dahil) ise kuraklığın artacağını görüyoruz.  İklim değişikliğiyle birlikte yapılan yanlış tarım uygulamaları ise hem dünyada hem de Türkiye'de kaynakları yok ediyor.

Bu açıklamalar yanında Prof. Dr. Hafzullah Atasoy ise "Bizim öncelikli sıkıntımız tarımsal su tüketiminin yanlışlığı. İçme suyu kullanımı, suyun endüstride kullanımı ve tarımsal su tüketimi ele alındığında biz açık ara en fazla suyu tarımda kullanıyoruz” açıklamalarını yaptı. (Ayrıntı için bk. https://www.haberturk.com/uzmanlar-teke-tek-bilim-de-yanitladi-turkiye-nin-golleri-neden-kuruyor-3170293).

İki sorun

Bu anlatılanlar aslında iki önemli sorun ile karşı karşıya olduğumuzu anlatmak istiyor. Birincisi toprakların elverişsiz hale dönüşmesi, ikincisi ise su kaynaklarının azalması ve mevcutların kullanım sorunudur.    

Tarım topraklarının elverişsiz hale dönmesi (çoraklaşma/tuzlulaşma) kurak bölgeler ile seralarda sıkça rastlanılmaktadır. Ülkemizde artan örtüaltı tarımı ile sera alanlarında tuzluluk sorunu ile karşılaşılmaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesinin uygulandığı alanlarda da yanlış sulama sonucunda tuzluluk sorunu ile karşılaşılmıştır. Bu gelişmelerle Türkiye’de tuzluluk sorunundan etkilenmiş arazilerin varlığı 4 milyon hektara ulaştığı ve bunun Türkiye’deki arazi varlığının yaklaşık %18’ini oluşturduğu bildirilmektedir.

Sıcak bölgede aşırı sulama ile karşılaşılan tuzlulaşma aşırı sulama ve yanlış sulama yöntemi kullanımı ile ilgilidir.

Yeni teknik/alan

Son 50 yılda bir yandan yeni tarım tekniklerinin uygulaması yaygınlaşırken bir yandan da yeni alanlar tarıma açılmaktadır. Halen ülkemizde üretilen sebzelerin %30-35 kadarı seralarda üretilmekte. Bu üretim ile mevsim dışında sebze/meyve tüketim imkânı söz konusu iken aynı zamanda uzun vadede toprağın doğal dengesine zarar verilmektedir. Hâlbuki yüzyıllardır kurutma, salamura veya farklı saklama yöntemleri gibi teknikler ile gıda güvenliği bir ölçüde sağlanabiliyordu.

Diğer yandan kurak alanların sulu tarıma açılması (GAP Projesi gibi) ile bölgede daha önce yetiştirilmeyen ürünler -bölgenin kurak şartları dikkate alınmadan- yetiştirilmeye başlanmıştır. Kurak alanlarda yanlış tarımsal uygulamalar ile toprağın doğal dengesine zarar verilmektedir. Bu yanlış tarımsal uygulamaların başında aşırı sulama ve gübreleme gelmektedir.

Haftaya tarımda sulama konusuna değinelim.

Son söz: Bir şeyi faydası için yap ama zararını ihmal etme.