Milyonlarca öğrenci yarın 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılının tamamlanmasıyla karnesini alarak yaz tatiline girmenin heyecanını yaşayacak. Bu anlamda öğrencilerin kendilerini farklı alanlarda geliştirmesi ve iyileştirmesi için önemli bir dönem olarak görülen 3 aylık yaz tatilinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğiyle ilgili bilgiler veren Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni Muhammed Akyol, “Öğrenciler yaz tatilini verimli geçirmek için sadece zihinden ibaret olmadığını bilecek aktivitelere yönelmeli ya da yönlendirilmelidir. Mutlaka yaşına uygun bir ya da birden çok spora yönelmeli. Evde ya da dışarı da yapabileceği hobiler edinmeli. Arkadaşlarıyla belirli bir çerçeve de görüşebilmeli oynayabilmeli. Sınırlı olmak kaydıyla teknolojiyle vakit geçirmesine de olanak sağlanmalı ancak sınır şart. Hulâsa öğrenci biraz ders ortamından uzaklaşmalı farklı etkinliklere yönelmeli Eylül ayına gelene kadar eylemlerini farklılaştırarak dinlenmeli. Yılı istenildiği gibi geçirmedi diye ona ders çalışma cezası verirseniz. Kendi elinizle ders ve ceza kelimelerini aynı cümlede kurup ceza olarak lanse ettiğiniz şeyi öğrenciden yapmasını bekleyemezsiniz. Yıl her ne şekilde geçmiş olursa olsun yazı farklı etkinliklerle geçirmesi çok kıymetli. Tabii bir de sevdiği roman hikâye okumaları yapmalarını söylemeden de geçemem” ifadelerini kullandı.

KARNE NOTLARI ÜZERİNDEN ÇOCUĞUNUZLA BİR İLİŞKİ KURMAK SON DERECE YANLIŞ SONUÇLARA SİZLERİ SÜRÜKLEYECEKTİR

İyi ya da kötü karne getiren öğrenciye velinin nasıl tepki vermesi yönünde açıklamalarda bulunan Akyol, “Karne bir çocuğun akademik gelişiminde evet bir veridir. Bir veridir cümlesini özellikle kurdum. 21. Yüzyılın dünyasında gelişimin değişimin bu kadar baş döndürücü olması ve bireyi tanımanın bireyi değerlendirmenin birden çok veri üzerinden değerlendirdiği bir noktada sadece bir karne üzerinden olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapmak bizi hakikatin kendisinden yani çocuğumuzu gerçekten tanımaktan alıkoyacaktır. Diğer taraftan karne notları üzerinden çocuğunuzla bir ilişki kurmak son derece yanlış sonuçlara sizleri sürükleyecektir. Ebeveyn çocuk ilişkisi arasındaki sevgi-saygı herhangi bir koşula bağlanmamalı. ‘Seni seviyorum çünkü karnen iyi ya da seni sevmiyorum çünkü karnen kötü’ cümleleri çocuğunuzla olan ilişkinize hep bir koşul katacak ve artık samimi bir ilişki ortamı kaybolacaktır. Dikkat ederseniz karnenin size göre olumlu ya da olumsuz olmasına verdiğiniz tepkilerden bahsediyorum. İyi ya da kötü olması fark etmiyor. Fark eden durum anne-babaların takındıkları tutumda gizlidir. Yine bu kapsamda vurgulamak istediğim tersinin de yanlış olduğudur. Klişeleşmiş ifadeyle 'karne hediyesi' vermenin de sağlıklı bir yöntem olduğunu söyleyemem. Öğrenci ders çalışma davranışını iç motivasyonla yapmayı öğrenmeli tıpkı sizin iç motivasyonla çocuğunuza yemek hazırlamanız çamaşırlarını yıkamanız gibi” şeklinde konuştu.

UNUTMAYALIM Kİ DEĞİŞİM İSTİYORSAK BUNA KENDİMİZDEN BAŞLAMALIYIZ

Akyol: “Size hiç kimse görevlerinizi yaptığınız için ödül vermiyor. Bırakalım çocuklarımızda kendi görevlerini sorumluluklarını yerine getirirken onu bir koşulla ketlemeyelim. Ödül ya da ceza fark etmez. Özellikle ödül vermeme kısmına şaşırdığınızı tahmin edebiliyorum. Sevgili veliler yazdıklarımın kişisel düşüncelerimin olmadığını çocuk eğitiminde onlarca kaynak taramasının bir özeti olduğunu vurgulamak isterim. Peki, ne yapacağız? Diyelim ki çocuğunuzun karnesi istediğimiz şekilde gelmedi! Hiçbir ebeveyn çocuğuyla girdiği hiçbir çatışmayı kazanamaz. Evet, iddialıyım kazanamaz! Bastırma yoluyla kazanıyormuş gibi gözükebilir o da şimdilik. O vakit en başta karne sonucunu değerlendirmek için ebeveynler kendi aralarında bu sonucun bir muhasebesini yapmalı ve kendi iyi niyetle yaptıkları kötü uygulamalar var mı bunları bir değerlendirmeli. Bunun devamında ebeveynler kendi sorumluluklarını gözden geçirip değiştirmesi gereken bir tavır tutum davranış varsa buraya odaklanmalı. Unutmayalım ki değişim istiyorsak buna kendimizden başlamalıyız. Akabinde çocuğumuzla olabildiğince mahkeme atmosferinden uzak bir atmosferde bütün bir yılın sakin bir değerlendirmesini yapmamız çok önemli.

HİÇBİR KARNE SONUCU ÇOCUĞUNUZLA SİZİN ARANIZDAKİ SEVGİDEN MUHABBETTEN DAHA ÖNEMLİ DEĞİLDİR

Sadece karne notlarını değil, sınıf içi sınıf dışı aktiviteleri arkadaşlıklarını öğretmeni ya da öğretmenleriyle olan ilişkilerini okulda kendisini nasıl değerlendirdiğinin geri dönütlerini sohbet atmosferinde öğrenmeye çalışalım. Sadece not üzerinden değil akademik, sosyal davranışsal birçok açıdan bir sohbet ortamında konuşabilmemiz gerekiyor. Sohbet ortamında olmasının altını çizerek söylüyorum. Arzu ettiğiniz esaslı değişim çocuğunuz kendi iç muhasebesini kendisi yaptığında başlayacak. O yüzden sizin onu kendisini iyi hissetmesi için önce kendisini çok kötü hissetmesini sağlamam lazım. Hatalı inancının tuzağına düşmemeniz lazım. Kötü bir söz ya da kötü bir davranışta bulunup çocuğunuzu olumlu manada harekete geçiremezsiniz. Sadece onu baskılar ya da zararlı bir hırs moduna sokarsınız. Zannedersem bütün ebeveynlerin istediği evladının isteyerek içinden gelerek ders çalışma davranışını geliştirmesidir. O vakit bu konuda hem fikir isek bu biraz doğru stratejilerle tutum ve bakış farklılıklarına gitmemizle bir miktar da sabırlı olmamızla gerçekleşecektir. Unutmayalım ki hiçbir karne sonucu çocuğunuzla sizin aranızdaki sevgiden muhabbetten daha önemli değildir.”

SINAVA HAZIRLANAN ÖĞRENCİLERE TAVSİYE!

Sınava hazırlanan öğrencilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğiyle ilgili de bilgi veren Akyol, “Diğer taraftan sınava hazırlık sathı mahalline giren öğrencilerimizde diğer öğrencilerden farklı olarak günün 2-3 saatini akademik çalışmalara ayırmalı ancak sadece ders modunda katı bir çalışma davranışıyla yola çıkmamalıdır. Özellikle sınava hazırlanan öğrenciler için spor bir zaruret bir ihtiyaç gibi görülmeli. Sınava hazırlık sürecinde en çok ihtiyaç duyacakları şeyler psikolojik sağlık ve psikolojik sağlamlık olacaktır. Bu sağlamlık ve sağlığı korumak için de günün birçok diliminde öğrencinin zihninden çıkıp hayatın içine girip hareket etmeli. Sınava hazırlanma adı altında kendisini izole edip her şeyden herkesten soyutlamamalı. Bunları ifade edince sanki öğrencilerin çalışmamalarını söylüyormuşuz gibi algılanıyor. Hâlbuki tam aksine uzun maraton koşucusuysanız (Sınava hazırlanma sürecini kastediyorum) enerjinizi dengeli verimli kullanmak zorundasınız. Koşuya aşırı hızlı başlayan yüz metreden ötesini maalesef göremeyecektir” diye konuştu.

ELBETTE BAŞARILI OLMAK İÇİN ADANMIŞ OLMAK GEREKİR

Akyol, tavsiyesini şu şekilde tamamladı: “Yaz için çalışma stratejilerini oluştururken en azından zihinlerinde yapamayacakları ulaşamayacakları hedeflerle değil, basit ulaşılabilir örneğin her dersten bir soru bankası üzerinden gitmek gibi. Her bir dersi çeyrek çeyrek öğrenme yerine her dersten bir soru bankası üzerinden tekrar odaklı gitmesi daha isabetli olacaktır. Elbette başarılı olmak için adanmış olmak gerekir. Bazı zamanlar ders çalışmaya saat mefhumunu ortadan kaldırarak yaklaşmak gerekir. Son olarak sevgili gençler bu sözüm sizlere adanmış olmak bir kelime değil bir eylemdir.”

Haber: Abdulsamet İspir

Editör: Mahmut Beyaz