KAHRAMANMARAŞ AHİLİK HAREKETİ HAFTALIK KÜLTÜR-SANAT  EKİDİR

-AHİce-

Sayı 14

E posta: [email protected]

MEDENİYETİMİZ ADINA BÜYÜK KAYIP; TARİHİN KIRILMA NOKTASI

–AHİLİK TEŞKİLATININ ETKİNLİĞİNİ YİTİRMESİ-

Ahîlik teşkilatı’nın; doğuda; Orta Asya’da, Türkistan’da ve Harezm bölgesinde 5-6. yüzyıllarda kurulduğu varsayılmaktadır. Buna göre; sosyo-ekonomik ve ahlakî-kültürel temellere dayalı bu örgütlenme yedi yüz yıla yakın bir sürede Anadolu’da, Balkanlar’da ve Osmanlı Devleti’nin geniş alanlarında ekonomik ve sosyal düzen dengelerini sağlayıp korumuştur. Her yönü ile orijinal, etkili ve çok yönlü fonksiyonları olan bir organizasyon olarak varlığını sürdürmüştür.

Ahî teşkilatının etkinliğini yitirmesinin sebeplerinden bir kaçını şöyle sıralamak mümkündür:

- Genel olarak toplumsal ahlakın, özel olarak da iş ahlakının bozulması.

- Osmanlı Devleti’nde genel olarak devletin, özel olarak da dış siyasetin zayıflaması.

-Devlet gücünün zayıflamasıyla birlikte Ahi teşekkülleri de zayıflamaya başlamıştır.

- Osmanlı Devleti’nin duraklama ve gerileme sürecine girmesiyle birlikte savaşlardan elde edilen ganimet gelirleri kesilmiş ve savaşların çok yüksek olan maliyetleri esnafa konan vergilerle karşılanmaya çalışılmıştır. Gerileme süreciyle birlikte savaşlardan ve dış ülkelerinden elde edilen rant gelirleri kesilenlerin de esnaflığa başlaması, Ahiliğin itibarını ve kâr marjını düşürmüştür.

- Kanuni döneminden itibaren başlayan kapitülasyonlar ile yerli üreticilerin ve bunların ürettiği malların yerini yavaş yavaş yabancı malların ikame etmeye başlanması. Sanayi inkılâbına ayak uydurulamaması ve makineli üretime geçilememesi en önemli gerileme sebeplerinden birisini oluşturmaktadır. Batının makineli üretimle sağladığı sermaye yoğun ve daha ucuz üretim karşısında ahîlik, emek yoğun ve daha pahalı ürünlerle rekabet edemez konuma gelmiştir.

- Sermaye birikiminin yetersiz oluşu bir başka sebep olarak tespit edilebilir. Belirli bir sanat dalında faaliyet gösterenlerin zaman içerinde hizmet alanlarını ve üretim kapasitelerini kendi iradeleri ile genişletmeleri mesela, bir tezgâhı olanın dilediği takdirde bunun yanına üç beş tezgâh daha eklemesi ve daha fazla mal üretmesi mümkün değildi. Dolayısıyla esnafın üretim yoluyla zenginleşmesi, diğer bir ifade ile sermaye birikimi söz konusu değildi. Ahî Birlikleri yeterince nitelikli işgücüne sahip olmalarına karşın, Batıdaki üretim düzeyine ulaşabilmek için gerekli sermaye birikimine sahip olamadıklarından dolayı gerilemeye başlamıştır da denebilir.

- Celali İsyanları ve iç çekişmeler sonucu köyden kentlere göçün artması da bir başka sebep olarak değerlendirilebilir. Hükümetin bunlardan ‘çift bozan akçesi’ adı altında bir ceza almasına rağmen bu göçlere engel olunamamıştır. Bu durum gerekli niteliklere sahip olmayan kimselerin esnaf arasına katılmasıyla, esnafın ürettiği malların kalitesinin düşmesine ve standartların bozulmasına neden olmuştur.

Özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda devletin bütün kurumlarının gerilemesiyle beraber bazı yeniçerilerin esnaflığa, bazı esnafların da yeniçeriliğe geçmeye başlaması Ahî teşkilatını olumsuz etkilemiştir. Böylece ehil olmayan kimselerin sisteme dâhil olması, kalitesiz ürünleri ve ahlakî bozulmayı artırarak Ahîlik teşkilatının çözülmesini daha da hızlandırmıştır.

- II. Mahmut döneminde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın saldırılarından korunmak için İngilizlerle Mustafa Reşit Paşa tarafından 1838’de imzalanan Osmanlı-İngiliz Serbest Ticaret Antlaşması ile Osmanlı ülkeleri Avrupa’nın açık pazarı haline gelerek, Osmanlı esnaf ve sanatkârları çok zor durumda kalmıştır. Ve bunun sonucu olarak Ahilik teşkilatının çöküşü hızlanmıştır. Böylece Batı sermayesinin baskısı altında kendi zanaatından uzak kalan esnaf ve sanatkârlarımız uzun süre dayanamamıştır.

- Batı sanayii, dışarıdan daha fazla hammadde alıp dışarıya mümkün olduğunca mamul madde satmak şeklinde özetlenebilecek merkantilist politika ile Anadolu’ya yönelmişken, Osmanlı Devleti'nin buna karşı önlemler almamakla kalmayıp kapitülasyon adı altında yabancı tüccarlara çeşitli ayrıcalıklar tanıması ve bunları gitgide genişletmesi Ahiliğin çözülüşündeki en önemli faktörlerden biridir.

- Elde ettiği kapitülasyonlarla Osmanlı esnaf ve sanatkârları karşısında avantajlı dutuma geçen Batı sanayii Anadolu pazarlarını gitgide ele geçirmeye başlamış, standart üretim tekniğini değiştirmeyen ve pek çok tahditlerle sınırlandırılması devam eden yerli sanayi ise, önceleri kendisiyle aynı üretim tarzını uygulayan, fakat sanayi devrimiyle birlikte önündeki sınırlamalar kalkan ve kitlesel üretime geçen Batı sanayii ile rekabet edebilme gücünü yitirmiş. Ayrıca Batı sanayiinin artan hammadde ihtiyacı karşılanırken iç tüketimdeki azalmanın göz ardı edilmesi, yerli sanayii darboğaza itmiştir.

 - Para arzının çoğalmasıyla Batı'daki fiyatların genel seviyesinin Osmanlı'dan daha yüksek bir hale gelmesi, Osmanlı sanayi hammaddelerinin Batı'ya akmasına yol açmıştır. Zaten yetersiz olan hammaddelerin Batı’ya satılması, yerli sanayide kullanılacak maddelerin fiyatlarının artmasına ve üretimin daralmasına neden olmuştur.

- Önceleri Osmanlı topraklarındaki yabancı tüccarlar yalnızca toptancılık yapabilme yetkisine sahiplerdi. Perakende ticaret, yerli esnaf ve tüccara ait olduğundan yabancı tüccar karşısında küçümsenemeyecek bir pazarlık gücüne sahiptiler. Buna karşılık yabancı tüccarlar ise daha çok gayr-ı müslîm Osmanlı vatandaşlarıyla iş yapma eğilimindeydiler. Ancak transit ticaretin yerli tüccara sağladığı pazarlık gücü bu eğilimin yol açacağı zararı kolayca nötralize ediyordu. Ne var ki, ticaret yollarının değişmesiyle Müslüman nüfus bu avantajını kaybettiği gibi, iç ticaretteki etkinliğini de kaybetti ve ticaret giderek gayr-i müslîm azınlıkların eline geçmeye başladı.

- Avrupalı tüccarlara, Osmanlı hakimiyeti altında bulunan transit ticaret yollarının ulaşım ve iletişim maliyetlerinin alternatif deniz ticaret yollarının ortaya çıkmasıyla yüksek gelmeye başlaması ve tercih edilmemesi de Osmanlı maliyesini, ekonomisini ve iç-dış ticaret hacmini olumsuz etkilemiştir.

- Ahîlik teşkilatının kaldırılması ile birlikte, yerini dolduracak bir kuruluş meydana getirilmedi. Bu teşekkül, sadece bir esnaf teşkilatından ibaret değildi. Bünyesinde ilim adamlarına, sultanlara, alplere, alperenlere yer veren bu teşkilat; bir yandan fetih ve gaza hamlelerini kolaylaştıran; diğer yandan da şehir ve köylerde, hatta uçlarda sanat erbabını ve çalışanları himayesine alarak bu kuruluşların işleyiş, eleman yetiştirme ve kontrolünü sağlayan bir esnaf yapılanmasıydı. Günümüzde bu fonksiyonlar, bir ölçüde çeşitli kuruluşlar arasında dağıtılmaya çalışılmaktadır. Ne var ki ahiliğin yaşadığı toplumsal yapı ile günümüz toplumsal zihniyet yapıları arasında yapısal ve zeminsel farklılıklarının olması sebebiyle aynı fonksiyonların aynı sonuçlar vermesi beklenmez.

KAYNAKÇA

Ahmad al-Ayid, D. A. (1991). al-Mu’cam al-‘Arabî al-Asâsî. al-Munazzama al-Arabiyya li'tTerbiyye va's-Sakafa va'l-'Ulum, Beyrut, Lübnan.

Arslan,H. (1994). İslamda Tüketici Hakları. Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara.

Çağatay, N. (1997). Bir Türk Kurumu Olan Ahilik. Türk Tarih Kurumu, Ankara.

Fazlıoğlu, İ. (2001). Kâdî-zâde-i Rumî. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 24, Türkiye Diyanet Vakfı,İstanbul.

Editör: Mahmut Beyaz