Bu şehrin gündemi bu şarkı ile özdeş sanki.

Yukarıdan aşağıya baksan sıkıntılar, ihtiyaçlar, talepler, beklentiler aynı, soldan sağa başını çevirsen değişen bir şey yok.

12 katlı mı, 13 katlı mı, 14 katlı mı olduğuna dahi hala karar verilemeyen o dünyanın en ucube yapıları arasında gösterilen özel idare binası yıkılacak, sahiden şu kalan 2,5 sene zarfında yerine meydan yapılacak mı?

Hızı bir türlü tespit edilemeyen ve gelip gelemeyeceği artık tartışılmaktan uzak kalan hızlı tren acaba içimizden geçecek mi?

Cumhurbaşkanımızın bile  ‘temizleyin şurayı!’ dediği zehir akan, görüntüsü ve kokusu ile dahi insanların midesini bulandıran, insan yaşamını ve doğal hayata kan kusturan Aksu Çayı temizlenecek, suyu içilecek, içinde çimilecek hale gelecek mi?

*

Devam edelim mi, tamam…

Bizim havaalanımız bir alem. Uçakların iniş kalkışları bile keyfine kalmış! Canı isterse iniyor, canı istemez ise rotayı çevirerek ‘Gelmişken şuradan bir Gaziantep’e ineyim!’ demesinden bıktık, usandık. Yağmur yok, sel yok, fırtına yok, kar yok… Daha ne kaldı geriye. Lakin gel gör ki, uçaklarımızın saatleri zaten dandik, amaçsız, işlevsin, bir işe yaramaz da, uçaklarımız ne zamanında iner, ne zamanında kalkar, anlı şanlı işadamlarımız, siyasetçilerimiz ve bürokratlarımız bile (nasıl olsa altlarında son model arabaları var, onlar için fark etmez de) düz vatandaşların çektikleri çileye, maruz aldıkları işkenceye ne zaman dur denilecek?

Suçatı – Ilıca arası yaklaşık 30 km. Haydi Süleymanlı yol ayrımından Ilıca’ya kadar olan mesafe iyileştiriliyor Büyükşehir Belediyesince, birkaç viraj var, onlar öldürülüyor da, asıl mesele Suçatı-Süleymanlı yol ayrımı arası. Sıkıntı burada. Cumhurbaşkanımız burası için bile talimat verirken, kimsenin kılı kıpırdamadı. Acaba diyorum bu yıl içinde insanların bu iyileştirilmiş iyi yol hayali gerçekleşecek mi?

Andırın Köprüsü. Araçlar gereksiz yere, ama mecburen yaklaşık 11 km.lik yolu katediyorlar. Senelerdir yaza yaza, konuşa konuşa anamız ağladı, bu köprünün gerekliliğini dile getirdik, lakin sağırlardan ses geldi, bizim bürokrasiden, bizim siyasilerden bir müjde çıkmadı.

Mesele ne? Para, para, para…

*

Yazı uzarsa isyan ediyorsunuz. Farkındayım. Kısa keseyim de Aydın Havası, olmadı Ilıca Tavası olsun.

Yoksa devam edecek çok meselemiz, ihtiyacımız, talebimiz, karşılıksız aşklarımız var da, lastik gibi uzatmanın da manası yok.

*

Millet yazmaktan usandı, bıktı. Kronik hastalık gibi aynen. Yılan hikâyesi gibi aynı. Uzadıkça uzadı lastik gibi, sündü, can sıkmaya başladı. Siyasiler müdahil oldular, İki değerli milletvekili sayın Ahmet Özdemir ile M. Cihat Sezal Ankara’da, Karayolları Genel Müdürü ile görüştüler. ‘Bitirin artık şurayı, insanların yüzüne bakacak, sorularına cevap verecek halimizi almadı’ dediler ve bir an önce bitirilmesi için gereken neyse yapılmasını rica ettiler.

Zaten üstlendiği hiçbir işi zamanında bitiremeyen, yüzüne gözüne bulaştıran, vatandaştan kendilerine uzanan nefret köprüsünün ayaklarını daha da güçlendiren Karayollarına bir ayar vermenin vaktinin geldiğini de düşünerek, bu işlevsiz, bu başarısız kurumu da mezarlık bitişiğinden alıp uzak bir yere taşımanın zamanı geldi de geçiyor da…

Yaptığı bir şey yok da, bari gözümüzün önünde durup da daha fazla illet etmesin bizi…

Dedik,  geldiğimiz noktada işler tıkır tıkır yürümeye başladı. 

*

Son günlerde, kentin gündemi değişim göstermeye başladı. Aylardır ha yapıldı, ha yapılacak denilen, dolgu mu olacak, gerçekten üzerinden onlarca ton ağırlıkta araçların ve insanların geçebileceği şahane köprü mü olacak denilen ÖNSEN KÖPRÜSÜ’nün temeli atıldı nihayet. Çünkü çok konuşuldu, çok tartışıldı, çok eleştirildi. Zaten ihalesi de 18 Şubat’ta yapılmıştı. Geçen hafta Cuma günü temeli de atıldı törenle. (aslında inşaat başlamıştı) Hayaller gerçek oluyor ve şehrin iki yakası bir araya geliyor. Bu güzel gelişme için emeği geçenleri kutluyoruz.

Bir diğer mesele de MEYDAN PROJESİ…

Burası da tartışmanın göbeğindeydi. Yıkamazlar, yıkarlar tartışması sürerken, ‘yapması daha zor, keşke yıkılmasa!’ diyenler kadar, bu ucube binanın yerle yeksan edilmesinin getirdiği meydan, şehrin çehresini değiştirecek diye düşünenlerin sayısı da azımsanacak gibi değildi.

Bırakın onu bunu da, emir büyük yerden gelmişti, Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum, ‘Yıkın!’ talimatını vermişti. Ağanın sözü üstüne söz olur muydu?

Başkan sayın Hayrettin Güngör de düşünceyi eyleme dönüştürdü.

Ve şimdi de gündemde TEKKE var. Yani Yusuflar Mahallesi. Başkan Güngör burada da iddialı cümleler sarf ediyor. Zaten son günlerde konuşmalarına bakıyorum, ayağı yere basan projeler kadar, iddialı konuşmaları ile dikkatlerden kaçmıyor.

Hadi, Hak’tan hayırlısı diyelim.