CHP Kahramanmaraş İl Başkanı Esat Şengül, Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş ve Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek, parti binasında ülke gündemine dair birçok konuya ilişkin basın açıklaması yaptı. Yerel medya, çocuk istismarı, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve CHP’ye atılan iftiraların konu alındığı toplantıda açılış konuşmasını İl Başkanı Esat Şengül yaptı. Yerel medyanın sahipsiz olduğunu anlatan Şengül, “Biz yerel medyanın da, yaygın medyanın da güçlü olmasını isteriz, bağımsız olmasını isteriz, özgürce yazmasını ve eleştirmesini isteriz. Eğer demokrasiyi ayakta tutacaksak, demokrasi hepimiz için zorunlu bir gereksinim ise, demokrasiye sahip çıkmak gibi medyaya da sahip çıkmak zorundayız” dedi. Sözlerinin devamında çocuk istismarına ilişkin açıklama yapan Şengül, istismar konusunda son dönemde bir hayli artış yaşandığına dikkat çekti. Şengül’ün konuşmasının ardından Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin yanlış olduğunu dile getirdi. Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek ise Diyanet’e seslenerek din bezirgânlarına fırsat verilmemesi gerektiğini kaydetti.

3 YILDIR ZAM YAPILMADI
Yerel medyaya Basın İlan Kurumu tarafından 3 yıldır zam yapılmadığına vurgu yapan İl Başkanı Şengül, yerel medyanın desteklenmesi gerektiğini söyledi. Şengül, “Bizde bir yaygın medyamız var. Malum gazeteler, Türkiye genelinde yayın yapan gazeteler ve televizyonlar, bir de yerel medya var. Yerel medya adeta sahipsiz. Bu medyanın büyük beklentileri var. 3 yıldır Basın İlan Kurumu ilanlarına zam yapılmadı. Geçinemiyorlar. Binlerce kişi çalışıyor yerel medyada, gazetelerde ve televizyonlarda. Ayakta kalmak için, hayata tutunabilmek için olağanüstü çaba harcıyorlar. Elbette ki yerel medyanın desteklenmesi lazım ve bu konuda Türkiye’nin özellikle İktidarın sağlıklı ve tutarlı adımlar atması lazım, geçmişte atılan adımları desteklemesi lazım. Yerel Medya üzerinden tasarruf yapmak doğru değildir, bu demokrasiye zarar verir. Biz yerel medyanın da, yaygın medyanın da güçlü olmasını isteriz, bağımsız olmasını isteriz, özgürce yazmasını ve eleştirmesini isteriz. Eğer demokrasiyi ayakta tutacaksak, demokrasi hepimiz için zorunlu bir gereksinim ise, demokrasiye sahip çıkmak gibi medyaya da sahip çıkmak zorundayız. Medya üzerindeki baskılara hep birlikte karşı çıkmalıyız. Sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil Sendikalar da Sivil Toplum Örgütleri de medya üzerinde gücün denetimini şu veya bu şekilde eleştirmeliler, daha güçlü eleştirmeliler. Özellikle İktidarın yaptığı her şeyi alkışlayan ve İktidarı eleştirmekten özenle kaçınan bir medya grubunun en çok demokrasiye zarar verdiğini de kimsenin unutmaması gerekir. Demokrasi hepimiz için, ama her birimiz için geçerli kuraldır. Eğer düşüncelerimizi özgürce ifade edeceksek haklarımızı rahatlıkla yargıda arayabileceksek bunun yolu demokrasiden geçer” ifadelerini kullandı.

SON BİR YILDA 3 KAT ARTIŞ MEVCUT”

Çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarında Türkiye’de son bir yılda 3 kat artış yaşandığını ifade eden Şengül, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Dünyada 3. Avrupa’da ilk sıradayız. Olayların yalnızca yüzde 5‘i ortaya çıkarılmakta, yüzde 95’i gizli kalmaktadır. İstismarcıların yüzde 60’ı akraba ya da yakın komşu, yüzde 10’u aynı evde yaşıyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre yılda 8 bin çocuk cinsel istismara uğramaktadır. Yine Aynı bakanlığın 2014 verilerinde gerçekleşmiş vakalardan yüzde 50’sinde üstüne üstelik zihinsel engelli çocuğa istismarda bulunan kişiye mahkemenin indirim uyguladığı, iyi hal ve saygın tutum indirimlerinin devam ettiği, açılan toplam dava sayısının 40 bin 266, karar çıkan dava sayısının 24 bin 825 ve mahkûmiyet kararının 13 bin 963 olduğu ifade edilmektedir. Çocuk tecavüzcüsüne ‘’iyi hal ve saygın tutum veya mağdurun psikolojisi bozulmamıştır’’ indirimi uygulayan mahkeme heyetine aslında söylenecek çok şey vardır. Ama en hafifi ile psikiyatrik bir kontrole tabii olmaları gerektiği kanısındayım. Tabi burada toplum olarak belirgin bir özelliğimiz var. Herhangi bir olay olduğunda ilgili-ilgisiz tüm taraflar tartışmaya katılır, bilgisi olmayanlar fikir üretir, konunun uzmanlarını ise dikkate almalıyız. Tartışma büyür, sonra da saman alevi gibi söner, her şey unutulur. Aslında bu bizleri yönetenlerin, ‘’Toplum Mühendisliği’’ dedikleri kavram ile bizleri yönlendirme kontrol etme taktiğidir. Çocuk istismarını günlerce konuştuk, yazılar yazıldı, eylemler organize edildi, televizyon programları yapıldı, Hükümet bu konuda gerekli çalışmalarım yapılacağını ifade etti; amiyane tabir ile toplumun gazı alındı, herkes evine döndü.”

ÖZELLEŞTİRMEK YANLIŞ”

Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş, “Elbistan şeker fabrikasında içinde bulunduğu 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi düşünülmektedir. Bu hem ilimiz için hem de ülkemiz için bir ihanettir. Konuyu anlamak için kısa bir tarihe bakalım.  İlk şeker fabrikası,  büyük zaferin kazanılması üzerinden henüz altı ay geçmiş iken Uşak'ta Nuri Şeker'in öncülüğünde başlayan faaliyetler sonucunda 17 Aralık 1926’da açılmıştır. Eş zamanlı olarak başlayan bir girişim ise Alpullu'da daha erken bir tarihte sonuca ulaşmış ve fabrika 26 Kasım 1926 da işletmeye açılarak ilk Türk şekerini üretmiştir. 30'lu yılların başına kadar bu iki fabrika ülke gereksinimini kısmen karşılamıştır. Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları bu dönemde kurulur. 1950 sonrası açılan fabrikalarla sayı 15’e ulaşır. Bugün otuz Şeker Fabrikası faaliyet göstermektedir. Ülkemizin nüfus artışına paralel olarak artan şeker ihtiyacını temin etmek amacıyla yeni şeker fabrikaları kurulması öngörülerek 1977'de Afyon, 1982'de Muş ve Ilgın, 1983'de Bor, 1984'de Ağrı ve 1985 yılında da Elbistan Şeker Fabrikalarının yüzde 95'e varan makina ve tesisleri mevcut beş makina fabrikasında imal edilerek işletmeye alınmışlardır. Daha sonra sırasıyla 1989 yılında Erciş, Ereğli ve Çarşamba Şeker Fabrikaları, 1991 yılında Çorum, 1993 yılında Kars, 1998 yılında Yozgat ve 2001 yılında ise Kırşehir Şeker Fabrikaları işletmeye açılmıştır” şeklinde konuştu.

2016/17 DÜNYA ŞEKER DURUMU… 

Dünyadaki şeker fabrikalarının durumuyla ilgili istatistiki bilgileri açıklayan Ateş, “2016/17 döneminde dünyada 5,9 milyon ton arz açığı Dünya Şeker stok miktarı, 2010/11 döneminden beri en düşük seviyede, Dünya şeker ticaretinde önemli düzeyde daralma, Önceki üretim döneminde keskin bir şekilde düşen dünya şeker üretiminin 2016/17 döneminde 2,262 milyon ton, yani yüzde 1,36 oranında artarak 168,334 milyon tona ulaşması beklenmektedir. Dünya şeker tüketiminin ise bir önceki döneme göre 2,772 milyon ton, yani yüzde 1,62 oranında artarak 174,203 milyon ton olması beklenmektedir. Dünya şeker üretimindeki artışa rağmen, ihracatçı ülkelerin üretimlerindeki azalma nedeniyle dünya şeker ihracat hacminde daralma beklenmektedir. 2015/16 döneminde 58,955 milyon ton olan ihracat miktarının 2016/17 döneminde 58,250 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. 2015 döneminde ise beyaz şekerde yüzde 15, ham şekerde yüzde 20 oranında azalan dünya şeker fiyatları 2016 yılında yükselişe geçmiş ve beyaz şekerde yüzde 34, ham şekerde yüzde 38 artış kaydetmiştir. Sonuç olarak dünyada şeker ihtiyacı artmışken şeker pahalı bir ihtiyaç maddesi haline gelmişken nişasta bazlı şekere göre şekerpancarından üretilen şeker daha sağlıklı iken

köye dönüş istenirken üretimin artması ve tarımın gelişmesi ithalatın azalması istenirken 

çalışan işçilerin haklarının devlet tarafından korunması gerekirken Elbistan şeker fabrikası niye özelleştiriliyor? Elbistan’a yapılan ihanetlere bir yenisi niçin ekleniyor? 
Yoksa 2002 yılından beri ABD ye verilen sözler kapsamında Türkiye’de şeker sektörü ABD’li firma cargille mi teslim edilmek isteniyor? Hani nerde ABD ye vurulan Osmanlı tokadı? Nişasta bazlı şekerin ve mısır şurubundan elde edilen şekerin başta kanser ve şeker hastalığı yaptığı bilinirken niçin halkın sağlığı ile oynanıyor?” diye konuştu.
 

DİN BEZİRGÂNLARINA HADLERİNİ BİLDİRİN”

Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek ise şöyle konuştu: “Cumhuriyetimizin varlığına ve onu kurucu iradesine karşı girişilen bu saldırılar karşısında sessiz kalmayacağımız açıktır. CHP olarak Diyanet’e, İlahiyatçılarımıza ve gerçek din adamlarına sesleniyoruz: Bu kendini bilmez din bezirgânlarına hadlerini bildirin. Bunlar sadece milli değerlerimize değil, kutsal dinimize de ciddi zararlar veriyorlar. İktidar sahiplerine de sesleniyoruz: Bu adamları himaye etmeyin, din üzerinden siyaset yapmanın üç-beş oy dışında bir getirisinin olmayacağını görerek zaman geçirmeden gerekli tedbirleri alın. Gün, milli ve manevi değerlerde birleşme ve bütünleşme günüdür! İktidar olsun, muhalefet olsun herkesin öncelikli görevi bu değerlere gerekli hassasiyeti göstermektir.”

Haber: Lütfi Yıkan

Editör: Mahmut Beyaz