Geçmişten günümüze taşınamayarak yok olmaya mahkûm edilen meslekler arasında yer alan terzilik, can çekişiyor. Bu zamandan 25 sene öncesinin en geçerli meslekleri arasında yer alan terzilik şimdilerde tercih edilmeyen ve her geçen gün yok olan meslekler arasında.

Son yıllarda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan mesleklerden birisi de terzilik. Tekstil sanayinin gelişmesi, terziliğe olan rağbetin azalmasına ve eskiden aranılan bu mesleğin yavaş yavaş kaybolmaya başlamasına neden oluyor. El emeği göz nuru ile yapılan her meslek gibi terzilik de teknolojiye yenik düştü. Şimdi terziler genellikle pantolon paçası dikme, elbise daraltma ya da fermuar dikme gibi işleri yapıyor. Terzilik de diğer birçok el emeğine dayalı sanat ve zanaat gibi gün geçtikçe kayboluyor. Gündelik hayatımızda en önemli yerlerden birini işgal eden, giyinme ihtiyacımızı karşılayan tekstil sektörünün atası olan terziliğin neden yok olduğunu Kahramanmaraş Tarihi Kapalı Çarşı’da 8 yaşında çıraklıktan başlayarak ustalığa kadar yükselen 40 yıldır terzilik yapan, Ahmet Vurer’e sorduk.

‘ARTIK ÇIRAK YETİŞMİYOR’
Geçmişte, usta terzilerin aynı anda birçok çırak yetiştirdiğini belirten Vurer, terzi dükkânlarında çalışacak çırak ve kalfa bulunamamasının mesleğin devamını riske attığını ifade etti. Vurer; "8 yaşında başladım terzi çıraklığına, o yıllarda Babam, Amcam ve Dayım’da terzi ustasıydı. Babamın yanında çırak olarak başladığım terzilik hayatımda ustalığa kadar yükseldim. 25 yıl öncesine kadar Pantolon, gömlek ve takım elbise siparişi yetiştiremezdik. Ama insanlarımız artık teknolojinin gelişmesi ile birlikte hazır giyime yöneldi. Artık sökük dikerek 3-5 kuruş harçlığımızı çıkartıyoruz. Konfeksiyon çıkmadan önce dükkânımın içinde en az 25-30 takım elbise sıralanırdı. Gece sabahlara kadar çalışırdık. 6-7 tane kalfa ve çırak olurdu. Artık çırak yetiştiremiyoruz.’’ şeklinde konuştu.

‘MAKİNELEŞME TERZİLİĞİ GERİ PLANDA BIRAKTI’
Vurer, makineleşmenin terzilik mesleğini geri planda bıraktığının altını çizdi. Vurer şöyle devam etti: “Makineleşme bizim mesleği geri planda bıraktı. Biz bir haftada ceket pantolon dikeriz. Biz hazır giyim sanayine yetişemedik. Şimdi bir elbise olsa elden çıkar yine bir haftada dikeriz ama şimdi yapışma işler oldu. 3-4 defa prova yapardık. Konfeksiyon çıkınca o iş bitti. Fakat arayan oluyor. Zevkini bilen kişiler için yılda 3-5 takım elbise dikeriz. Kişinin vücudu değişik olur, konfeksiyon uymaz biz tamir ederiz. Paçası uymaz, kolu uzun gelir biz tamir ederiz. Kumaş pantolon ayak ağızını elimizde dikerdik, ama şimdilerde manikayla dikiyoruz. Konfeksiyondan alsalar da yine bize getiriyorlar.’’
Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz