Silaha insanlık tarihi kadar önem veren Türkiye, yerlileşme hamlesini başlattı. 2002 öncesi kapanmaya yüz tutan savunma sanayi bugün 47 Milyar TL’lik bütçesi ile dünyada silah üreten 10 ülkeden biri haline geldi. Milli tank, milli tüfek, milli tabanca, milli gemi ve birçok alanda üretin yapan Türk savunma sanayi, terör örgütlerinin de korkulu rüyası haline geldi. Türk Savunma Sanayi’nin eşsiz eserleri Altay tankı, Atak helikopteri, Fırtına Obüsleri, silahlı ve silahsız İHA’lar, MPT-76 makineli piyade tüfeğiyle Türkiye savunma sanayinde artık ithal eden değil ihraç eden ülke konumuna geldi.

Kahramanmaraş’ta da uzun yıllardır silah distribütörlüğü yapan ve çeşitli ülkelere silah satan, şimdilerde ise Kahramanmaraş’ı Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği Üyeliği ile temsil eden Atef Outdoor Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Kaya, savunma sanayindeki yerlilik ve millilik hareketiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İşte Yunus Kaya’nın savunma sanayi ile ilgili değerlendirmeleri…

SAVUNMA SANAYİ ALANINDA VE HAVACILIKTA ÇOK CİDDİ YERLİLİK VE MİLLİLİK HAREKETLERİ OLDU”
Yerlilik ve millilik kelimeleri zaten başlı başına ülkemiz için bir değer olmaya başladı. Özellikle de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve geldiği günden itibaren yerlilik ve millilik konusunda yapmış olduğu çalışmalar, girişimler ve atılımlar ülkemizin dışa bağımlılığını birçok noktada azalttı ve hatta bitirdi diyebilirim. Özellikle savunma sanayi alanında ve havacılıkta çok ciddi yerlilik ve millilik hareketleri oldu. Daha önce biz Güneydoğu’da ve birçok bölgede teröristleri İsrail’den aldığımız Heronlarla durdurmaya çalışıyorduk. Ama şimdi kendi yapmış olduğumuz İha ve Siha’larla dışa bağımlılığımızı azalttık. Buda ülkemiz için çok büyük bir değer oldu. Bunun yanında benimde üyesi olduğum Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği kurularak bu konuda biraz daha kurumsal bir adım atıldı. Savunma Sanayi İhracatçıları Birliği savunma sanayine yatırım yapan işletmelere her türlü desteği veriyor. Şu anda yapılan yerli silahlar ülkemizde ekonomiye değer katıyor. Tabii hükümetimizde bu alanda yatırım yapmak, Ar-Ge yapmak isteyenlere çok büyük destekler veriyor.

BULUNDUĞUMUZ COĞRAFYA İTİBARİYLE DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI KESİNLİKLE BİTİRMEMİZ GEREKİYOR”
Bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle tehlikeli bir noktadayız. Bizim her şeyi devletten beklemeden sivil yatırımcılar olarak, sivil müteşebbisler olarak devlete yardımcı olmamız, bir şeyler üstlenmemiz gerektiğine inanıyorum. Dünyadaki birçok silah üretici firmaların misafiri oldum. Fabrikalarını, tesislerini gezme imkânı buldum. Birçok firmayla da yurt dışında çalışıyorum. Emin olun akıl olarak, imkân olarak biz onlardan çok daha öndeyiz diyebilirim. Bizim ülkemizde yurt dışında yapılanların çok daha iyisini yapabilecek firmalarımız var. Bunu geçtiğimiz aylarda yapılan İDEF Fuarında da gördük. Tahminin 50’yi aşkın ülkenin üst düzey temsilcileri, kuvvet komutanları fuara geldi. Kişiler orada yerli firmalarımızın yapmış olduğu askeri ekipmanları gördü ve şaşırdılar. Tabii bunları görünce gurur duymamak elde değil. Bizim bulunduğumuz coğrafya itibariyle dışa bağımlılığımızı kesinlikle bitirmemiz gerekiyor. Hükümetimizde bu konuda gerekli adımları atıyor ve gerekli destekleri veriyor.

AVRUPA’DAKİ ÜRETİMLERDEN ÇOK ÇOK DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK TESİSLERİMİZDE VAR”
Bizim şu anda Avrupa’daki üretimlerden çok çok daha iyisini yapabilecek tesislerimizde var, imkânımızda var, elemanlarımızda var, firmalarımızda var. Eskiden bir av tüfeğinde dahi dışa bağımlıyken bugün dünyaya av tüfeği ihraç ediyoruz ve bu konuda da ilk 3’teyiz. Av tüfeği ile savunma sanayi çok farklı. Av silahları sportif ve 5221 sayılı kanuna haiz olan silahlardır. Ama savunma sanayinin kapsamına giren silahlar 6136 sayılı kanuna tabi olan silahlardır. Buradaki fark mesela av ve spor tüfeklerinde yiv ve set yoktur. Bu nedenle tesiri ve etkisi azdır. Ama askeri silahlarda yiv ve set vardır ve etkisi ile tesiri daha fazladır.

FİRMALARIMIZ ARTIK BİRÇOK ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR”
Savunma sanayimize giren firmalarımızın birçoğu av tüfeği kategorisinden level atlayarak oraya gelmiş. İnşallah bu firmalarımızın sayıları artar. Firmalarımız artık birçok ülkeye ihracat yapıyorlar. Bizde firma olarak elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

SAVUNMA SANAYİNDE DAHA ÇOK MESAFE KAT ETMEMİZ GEREKİYOR”
Gerek harp silahları konusunda gerek balistik füzeler, optikler, araçlar, teçhizatlar konusunda firmalarımız arttı. Malum süper güç olan Amerika’nın en büyük gelir kaynağı petrol gibi gözükse de en büyük gelir kaynağı silahtır. Bunun için bizimde savunma sanayinde daha çok mesafe kat etmemiz gerekiyor.

SAVUNMA SANAYİNDE YERLİLİK ORANI ORTALAMA YÜZDE 500 ARTTI”
Savunma sanayinde yerlilik oranı ortalama yüzde 500 arttı. Ama bu bile yeterli değil. Bir öz eleştiri de yapmak istiyorum. Mevcut hükümetimiz bu konuya ağırlık vermeden önce bizim kendi ülkemizin ordumuzun bir tane bile yerli silahı yoktu. Şu anda ordumuz hemen hemen yerli silahlarla donatılmış durumda. Burada önemli bir husus var. Biz silahların yanında kendi mühimmatımızı da üretmemiz gerektiği kanaatindeyim. Her ne kadar bunu açıkça deklare etmeseler de ben gitmiş olduğum fuarlarda gördüm. Ülkemize ciddi anlamda bir ambargo var. Bu konuda yaşadığım küçük bir olayı anlatmak istiyorum; Almanya’da bir tane balistik kask var. Bu kask bizim askerimizin şu anda başında kullandığı çelik miğferin bir değişik versiyonu. Bu kask kritik operasyonlarda kayıt alıyor. Bu kaskı Almanlar bizim ülkemize vermiyor.

HABER: EMRE AKKIŞ


 


 

Editör: Mahmut Beyaz