Yaklaşık 6 binin üzerinde eseri bulunan Sait Işık’ın daha çok bir temalı bir konu üzerinde Celaleddin-i Rumi’nin “Mesnevi-i Şerif” ve Şems-i Tebrizi’nin “Makalat” isimli eserlerinden esinlenerek yapıyor. Uzun yıllardır Almanya’da yaşayan Sait Işık, 9 yaşındayken tüm Almanya’da okullar arasındaki resim yarışmasında ikinci oldu ve Ödül olarak aldığı boya ve fırçadan sonra resim yapmaya başladı. En büyük hayalinin vakıf aracılığıyla Kahramanmaraş’ta sanat, bilim ve kültürün gerçek anlamda kendisinden sonrakilerin rahat edebileceği, gençlerin idealleri gerçekleştirebilmeleri için zemin hazırlamak olduğunu söyleyen Işık, “sevdiğim işi yaptığım için bu bana ödül gibi geliyor” dedi.

GÖRÜŞ VE GÖRSEL ALGIYA TAKDİM EDİYORUM”

Resimlerimi ortaya çıkarmadan önce, Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “Mesnevi-i Şerif” ve Şems-i Tebrizi’nin “Makalat” isimli eserlerinden istifade ediyorum diyen Işık, “ Tasarım aşamasında, tasavvuf etkisiyle başlayan, hayal gücümün alabildiğine çalışarak sunumlandırdığım; orijinal sanat ürünlerini, izlenim, görüş ve görsel algınıza takdim ediyorum. Fantastik sofist tarzda yaptığım resimlerde semboller kullandım. Bu sembollerin vermek istediği mesajlar, öyküler barındıran yapıtlarım; iman ışığıyla, irademin mihrak bilgisini renk renk nakşettim. His ve şuur sahibi insan için renklerin ve biçimlerin dili çok anlamlı sırları açığa çıkartacak mana ve maddede ufkumuzu genişletecektir” ifadesini kullandı.

GUİNNESS REKORLAR KİTABINA GİRDİK”

Işık, “Mersin Üniversitesi Güzel sanatlar fakültesini kazandım ve üniversitenin ilk öğrencisi ve ilk mezunuyum. 17 yıl Mersinde kaldım ve denize olan tutkumdan dolayı atölyemi denize doğru tuttum. Orada Milli eğitime bağlı kurumlar da, Kültür bakanlığına bağlı kurumlarda resim dersleri verdim. Güzel sanatlara öğrenci hazırladım. Hobi olarak da yağlı boya dersleri, pastel, suluboya dersleri verdik. Sanatın kalbi olan yer İstanbul’u tercih ettim. İstanbul Taksim istiklal Caddesi’nde büyük bir cesaretle galeri açtım.  İyi resim yapan sanatçılar ticaretten anlamazlar. Bende devam ettiremedim ve Belediyelerin sanat danışmanlığını yapmaya karar verdim. Yine Milli Eğitim kurumlarına bağlı resim öğretmenliğine devam ettim. Kendi özel atölye mi kurdum. Özel atölyemde resim, seramik, heykel, mozaik, takı tasarım, el sanatları, moda gibi birçok dersi barındıran kurslar açtık. Orada ki ekibime güvenerek, Belediyelere bir proje sunduk ve projemiz kabul edildi. Ekibimizle kordon boyu Büyükçekmece’nin sahilinde 1,5 km kaplamak şartıyla yere 3 boyutlu 3d resimleri ve dünyanın açık alan en uzun resmini yaparak Guinness rekorlar kitabına girdik. Üniversite son sınıfta ise resim ve karikatür yarışmalarında ismimi duyurmak istedim. Duyurarak başarılı oldum ve Kültür Bakanlığı sanatçısı unvanını verdiler” şeklinde konuştu.

SEVDİĞİ İŞİ YAPMAK İNSAN İÇİN ÖDÜLDÜR”

Işık, “Şeytanı kahreden insandaki iki özelliktir; Biri aşksızlık diğeri ise Ümitsizliktir. İnsanda ümitte var, aşk da var. Zaten bu işi yaparken aşk ile yapıyoruz. Sevdiği işi yapmak insan için ödüldür. Açtığım sergilerde ilgi beni çok mutlu etti. Benim çalışmalarım hiç biri kopya, alıntı ve çalıntı değil. Orijinal tasarımlarla önce tasarlıyorum, daha sonra orijinal renklendirme ye yönlendiriyorum. Resim bir şey anlatmıyorsa boş bir tablodan ibarettir. Eğer içeriği yoksa mesajı da yoksa geleceğe bir şeyler aktarmıyorsa, bir kitap gibi düşünün kapağı çok güzel ama tüm sayfalar boş. Resimde böyle bir şeydir. İçeriğini doldurmak için güçlü mesajlarınız olacak. Bizi anlatan günlüklerdir. Yaşadığımız çağın kimliğini vurgulamamız gerekiyor” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’DE SANAT ARTIK YERLİ YERİNE OTURUYOR”

17 yıllık Mersin sanat yaşamı süresince sayısız öğrenciler yetiştirdi ve sanat galerilerinde, resmi kurumlarda sanat danışmanlığı yaparak, sanat kamplarında ve sanatsal projelerinde öncü olan Işık, “ Resmi ve özel kurumların koleksiyonlarında eserlerim var. İki kez sanat dalında jüri üyeliği yaptım. Ekibimle birlikte Türkiye’nin her yerinde resim çalıştayları, sanat kampları düzenledim. Türkiye’de sanat artık yerli yerine oturuyor. Dışarıdan her ne kadar Türkiye’de sanat yok deseler de ben buna inanmıyorum. Çünkü güzel sanatlar fakülteleri var, güzel sanatsal liseleri var, belediyelerin kendi bünyesindeki kursları var ve kendi kendine yetişen iyi hocalardan ders alıp bu işi yürüten ressam arkadaşlar var” dedi.

ÇOK YETENEKLİ GENÇLER GÖRDÜM VE KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYORLAR”

Işık, “Sanatçı bir toplumun modelidir. Sanatçı, örnek kişileridir. Biz gayret ettikçe sanat aşkı da yelpaze olarak genişleyecektir. Şuana kadar 4 bin ‘in üzerinde karma sergi yaptık kişisel sergim 49 ama ben bu sergimi 55’e tamamlamak istiyorum. Yaşımla bir denge kurmak istiyorum. Bir tabloyu 8 dakikada yaptığımda oluyor bir günde de yaptığım oluyor. Ben bir tablo üzerinde çalışmıyorum birkaç tablo üzerinde çalışıyorum. En büyük hayalim vakıf aracılığıyla Kahramanmaraş’ta sanat, bilim ve kültürün gerçek anlamda bizden sonra gelenlerin daha rahat edebileceği ve yapmak istedikleri, gerçekleştirmek istedikleri idealleri gerçekleştirebilmeleri için zemin hazırlamak. Ben buraya geldiğimde öyle ortam bulamadım. Çok yetenekli gençler gördüm ve onlar keşfedilmeyi bekliyorlar. Sadece sanat değil bizim kültürümüzde çok zengin” dedi.

AYAĞIMLA RESİM YAPMAYI ÖĞRENDİM”

Resim yaparken müziğin ritmine uyarak yaptığını söyleyen Işık, “ Resim yaparken resimde bir kaynaştırma üslup gerekiyor. Beslendiğim ve benim ritim duygumu sağlayan, dinlendirici müzikler dinliyorum. Aynı zamanda engelli çocuklara uzun süre ders verdim. Onlara yardımcı olmak için ayağımla resim yapmağı öğrendim. Ayaklarımın arasına fırçayla kalemi alarak resimler yaptım. Büyükçekmece’de her yıl düzenlenen 64 ülkenin katıldığı Uluslararası Kültür ve Sanat festivalinde 8 dakikada bizim bildiğimiz çalı süpürgesiyle mehter marşı eşliğinde büyük bir ağaç resmi yaptım. Sanatın derinliği olmalı, hitap etmeli, herkes anlamayabilir ama insan bilinçlendikçe o resmi karşı duygusu, düşüncesi değişecek” şeklinde konuştu.

SANAT KAHRAMANMARAŞ’TA NİYE OLMASIN”

Işık, “Almanya’da kalabilirdim ama Türkiye’ye geldim. Sanatın kalbi olan İstanbul’da da kalabilirdim ama Kahramanmaraş’ta niye sanat olmasın diyerek memleketime yerleştim. Aile çok önemli ve Anne babanın hiçbir zaman hakkı ödenmez. Artık onların yanında bulunmak istedim. Benim en büyük destekçim annem. Resim konusunda yeteneğimi bildiği için annem çamurdan reflöf yaptığım resmi saklamış. Bu benim için unutulmaz bir anı çünkü şimdi yapmak istesem yapamam o resmi. Tüm resim sanatıyla ilgilenen arkadaşlar başkasının eserlerinin kopyası değil, orijinal eserler yapsınlar. Başkasının kimliğindeki fotoğrafı çıkarıp kendi fotoğrafımızı koyup bu benim kimliğim demek ne kadar doğru. Kafalarındaki kurgularla tasarım yapsınlar. Çok iyi ustalardan yararlansınlar. Orjinal işler çıkardıkça sanat konusunda söz sahibi olabiliriz” dedi.

SANATÇI YETİŞTİREN SANATÇILAR YETİŞTİRSİNLER”

Kahramanmaraş’ın sanata ilgisi son günlerde çok iyi diyen Işık, “ Büyük gelişmeler yol kaydediyor. Kahramanmaraş’ta kültür ve sanat adına çok güzel yapılacağına inanıyorum. Çünkü Kahramanmaraş medeniyeti, kültürü yeni ve taze değil. Türkiye’ye kendi içinde çok açılmayan, kendi kültürüyle yaşayan, kültürünü ve folklorik dilini koruyan çok güzel bir şehrimiz var. Bu geleneği bozmadan kültür ve sanat konusunda, bilim konusunda çok ilerleyeceğimizi umuyorum. Biz ümit ettikçe daha ileriye adım atmak için daha ileriye gitmek için avantajları elde edeceğimize inanıyorum. Ressam yetiştirmesinler, sanatçıda yetiştirmesinler, sanatçı yetiştiren sanatçılar yetiştirsinler. Ustalar yetiştiren ustalar yetiştirsinler. Benim yapacağım projelerimde yurtdışından sanatçılar davet edeceğiz. Kültür günleri olacak. Şiir günleri olacak ve bu projeler yavaş yavaş icraata geçecek. İstanbul’la bağlantımı koparmadım yine sergilere katılıyorum. Sanat burada da rengini, sesini, kılıfını çıkarmalı. Sanatçılar bir ayara gelip örgütlenmeli. Bir araya gelip bir aradalık sanatsal arasındaki disiplini kurarak büyük sesler getirmeli” ifadesini kullandı.

Sait Işık Kimdir?

1962 yılında Kahramanmaraş’a bağlı Dereboğazı Köyün ’de dünyaya geldi. “Sait” adını, âlim bir zat olan lakabı “ Tuzsuz Hoca” diye anılan öğretmen dedesi Mustafa Işık takmıştır.1969-1970 yıllarında İstanbul Gaziosmanpaşa Plevne İlkokulu’nda birinci sınıftan sonra Almanya’nın Bremen Şehri’nde İlköğrenimini tamamladı.Çizgi romanlara bakarak onları kopya ediyor, karikatür tiplemeler çiziyordu. O’ndaki yeteneği keşfeden annesi sanatçının en büyük sevgi kaynağı ve destekçisi oldu. Sanatçı babasının kütüphanesinden faydalanarak çok erken yaşta psikoloji, metafizik ve tasavvufla tanıştı.

Sait Işık duvar ressamları, serigrafi, portre ve sokak sanatçılarıyla arkadaş oldu ekiplerine katıldı. Henüz dokuz yaşındayken altı ülkeden sanatçıların katıldığı bir resim yarışmasında okullar arası ikincilik ödülü aldı. Üniversite yıllarında katıldığı karikatür yarışmasında ise Türkiye birinciliği kazandı. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümünün ilk mezunlarından olan sanatçı, disiplinli çalışmalarıyla grafik anasanat dalı hocası olan Yusuf Güven ve Abim dediği Ahmet Yeşil’den aldığı destekle Mersinde Kurduğu Mavi Turuncu Sanat Atölyesi’nde Kültür bakanlığı ve Milli eğitime bağlı kurumlarda 12 yıl boyunca resim öğretmenliği yaptı.17 yıllık Mersin sanat yaşamı süresince sayısız öğrenciler yetiştirdi; sanat galerilerinde, resmi kurumlarda sanat danışmanlığı yaptı, sanat kamplarında ve sanatsal projelerde öncü oldu. Resmi ve özel kurumların koleksiyonlarında eserleri bulunan sanatçı iki kez de sanat dalında sanat dalında jüri üyeliği yaptı. Bin dört yüzü aşkın karma ve kişisel sergilere katılarak sanat alanın da yüz otuza yakın ödül ve takdirlere layık görülen sanatçının ayrıca, “Başlıksız Şiirlerim” dediği üç yüzün üzerinde de şiiri bulunmaktadır. Sait Işık’ın yerel, ulusal televizyon, dergi gazete ve bültenlerde sanat sohbetleri, sanat yazıları, tasarımları, desenleri, karikatür ve hızlı resim yapma teknikleri yayınlanmıştır. Mersinde Orman Bölge Müdürlüğü Ve Tema Vakfı’nın vilayette belirlediği yerde “Sait Işık Resim Atölyesi Hatıra Ormanı” dikmiştir. Büyükçekmece Belediyesi’ne Halk Akademileri’nde resim öğretmenliği ve sanat danışmanlığı yapan sanatçı, “Yaşayan her canlının sanat hakkı vardır” düşüncesini savunmakta ve sanatın sonsuzluğuna inanmaktadır.

Haber: Fazilet Çomruk


 


 


 

Editör: Mahmut Beyaz