Ramazanda dinimizin gereklerini yerine getirirken beslenmemizde yapabileceğimiz bir takım düzenlemelerle rahat oruç tutmayı ve oruç tutmanın sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini engelleyebiliriz” diyen Karaoğlan, “Oruç tutmak genel olarak değerlendirildiğinde organların dinlenmesini sağlamaktadır. Ancak uzun süreli açlık sonrasında kan şekerinin düşmesi ve özellikle yaz aylarında susuzluk sonucunda oluşabilecek halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, dikkatsizlik ve sinirlilik durumu ile sık karşılaşılmaktadır. Bu dönemde hareketlerin kısıtlanması, yemek yeme süresinin kısalığı ve iftardan sahura kadar olan sürede öğün sayısının azlığı da metabolizmada yavaşlamalara neden olarak ramazan ayında ve sonrasında kolay kilo alınmasına yol açmaktadır. Ayrıca uzun süreli açlık ve susuzluk sonrası aşırı yeme nedeniyle başta sindirim problemleri olmak üzere bazı sorunlarla da sık karşılaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.


“VÜCUDUMUZDAKİ SU ORANININ YÜKSEK OLMASINI SAĞLAMALIYIZ”
rahat oruç tutulmasını sağlayacak önerilerde bulunan Karaoğlan, şöyle konuştu: “Ramazan öncesinde vücudumuzdaki su oranının yüksek olmasını sağlamalıyız. Sıcak yaz aylarından ötürü vücudun susuz olarak ramazana başlaması tehlikeyi artırmaktadır. Vücudun su oranının anlaşılmasındaki en kolay yöntem idrar rengidir. İdrar renginin çok açık sarı veya renksiz olması su miktarının yeterli olduğunun göstergesidir. İftarda öncelikle yavaş yavaş 2-3 bardak su içmeliyiz. Su içtikten sonra hafif iftariyeliklerle orucumuzu açmalı ve sonrasında çorba tüketerek uzun süre açlık üstüne çok ağır olmayan yiyecekle sindirimimizi rahatlatmalıyız. Orucumuzu yukarıda belirtilen yiyecek ve içeceklerle açtıktan sonra sindirim sistemimize çok yüklenmemek için beslenmemize 10-15 dakika kadar ara vermemiz çok yararlı olacaktır.”
 

MUHAKKAK SAHURA KALKMALIYIZ”
“Orucumuzu açtıktan ve bir süre bekledikten sonra çok ağır ve yağlı olmayan ana yemeğimizi yanında salatayla birlikte tüketebiliriz” diyen Karaoğlan, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Ana yemekle birlikte pilav-makarna-erişte-bulgur pilavı gibi tahıl ürünlerinden de çok aşırıya kaçmadan tüketebiliriz. Ana yemeğin sonrasında yatmamıza az zaman kaldığı için her saat başı su oranı yüksek meyve, süt, ayran, maden suyu gibi yiyecek ve içecekleri tercih etmeliyiz. Muhakkak sahura kalkmalıyız. Sahurda proteinden zengin peynir, yumurta, süt gibi kahvaltılık yiyecek ve içecekleri tüketebiliriz. Çok ağır ve yağlı olmayan yiyecekleri tercih etmeliyiz. Bol su ve su içeriği yüksek yiyecekleri iftardan sahura kadar olan sürede bol bol tüketmeli ve sahurda yatarken idrar rengimizin çok açık sarı veya renksiz olduğundan emin olmalıyız. Eğer tuz kısıtlaması gereken bir durumumuz yoksa günde 1 soda tüketmek hem su hem de terle kaybedilen mineralleri karşılamak açısından destek olmaktadır. Tatlı yemek istediğimizde ağır, şerbetli hamur tatlıları yerine sütlü tatlıları, dondurma ve meyve tatlılarını tercih edebiliriz. İftar yemeğinden sonra yapılacak kısa yürüyüşler sindirime yardımcı olmakla birlikte  düşen metabolizma hızlarını yükseltme açısından da destekçi olur.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz