Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüsün (Covid-19) yayılımını önlemek amacıyla uygulanan tedbirler insanların sosyal aktivitelerden mahrum kalmasına ve çokça evlerinde vakit geçirmesine neden oldu. Bu durum ise pek çok kişinin psikolojisini olumsuz etkilerken, özellikle pandemi sürecinin ilerlemesi insanlarda kaygı bozukluğu ve depresyonun görülme sıklığını arttırdı. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Uzman Klinik Psikolog Fulya Arabacı, kaygılardan kurtulmak için neler yapılması gerektiği ile ilgili bilgiler paylaştı. Pandemi döneminde hastalarının en fazla kaygı bozukluğu şikâyetiyle geldiğini ifade eden, Arabacı, “Kaygı bozukluğuyla baş etmek için yeni yöntem öğrenmek, yeni alternatif düşünceler üretebilmek ya da yeni alternatif davranışlar geliştirebilmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARIN KAYGILI HALLERİ ARTTI”

Arabacı, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Koronavirüs süreci insanların daha çok evde zaman geçirdiği, kendilerini dinledikleri ve tanıdıkları bir dönem. İnsanlar kendini dinledikçe, tanıdıkça aslında farkındalıkları artıyor, kendilerine dair birçok şeyi gözlemliyor ve görüyorlar. Bunların sonucunda da aslında bize yansıyan tarafı da şu oldu: İnsanların kaygılı halleri arttı haliyle bu kaygılı hal pandeminin kendisi biraz dayanılmaz bir hale gelince depresyon da artış gördük. Zaten yaygın olarak klinik başvuruları birkaç başlık altında toplanıyor ama pandemi döneminde özellikle kaygı bozuklukları ve depresyonla gelen kişilerin sayısı çokça arttı. Gençlerde ise sınav kaygısı, sınava dair endişeler arttı. Çünkü okullar kapalı, öğrenciler eğitim öğretim göremediler. Bu yüzden de hani acaba yapabilecek miyiz? Olacak mı? Ders çalışıyoruz ama eğitim yok gibi. Kafalarında soru işaretleriyle sınava dair kaygıları büyüyerek bize geldiler.

“KİŞİ BAZEN TEK BAŞINA ÜSTESİNDEN GELEMEYEBİLİR”

Kaygı bozuklukları aslında en fazla rastladığımız şey ve kaygı bozukluklarında yapılabilecek ilk şey baş etmek için yeni yöntem öğrenmek, yeni alternatif düşünceler üretebilmek ya da yeni alternatif davranışlar geliştirebilmek. Bunun için ne yapılabilir? Aslında bu noktada kişi bazen tek başına üstesinden gelemeyebilir. O yüzden bazen destek almalarını önere biliyoruz. Ama basit rutin şeylerle de birazcık kişi anlık ruh halini ya da günlük ruh haline katkıda bulunabilir. Ne gibi? Basit aktiviteler, spora yönelmek, yürüyüşlere yönelmek gibi, hobilerden vazgeçmemek gibi. Çünkü bize gelen kişiler diyor ki; ‘istek yok, herhangi bir şey yapmak istemiyorum ben o yüzden dinleneyim ya zaten pandemi de var, bir şeyi yapmayayım.’ Evet, ama bu kişi daha da geriye götürür. O yüzden kaygıların ve üzüntünün biraz üstüne gitmek gerekiyor. Eğer yapamıyorsa bu noktada mutlaka bir destek alınmalı. Çünkü bu ilerleyerek gidebilecek bir şey.

“EN SAĞLIKLISI İKİLİ TEDAVİ İLE İLERLEMEK”

Bizim ruh sağlığı alanı çoklu bir alan. Bu alana psikiyatristler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar genelde hakim. Psikiyatristler tarafından ilaç desteği alınabilir mi? Evet alınabilir. Psikologlar tarafından terapi desteği alınabilir mi? Evet alınabilir. Aslında en makul, en ideali nedir? Kişinin durumunu saptadıktan sonra olabildiğince ikili tedavi ile ilerlemek. Yani hem ilaç tedavisi ile hem de psikoterapi ile ilerlemek en sağlıklısı aslında. Ama bazen toplumda ilaca karşı bir önyargı olabiliyor. Bu önyargıların giderilmesi artık bizlere düşüyor aslında. Tabi ki saygı da duyuyoruz. İlaç kullanmak istemeyen insanlar nasıl psikiyatristler de bizler de saygı duyuyoruz. Ama en makulü dediğim gibi ikisinin bir arada ilerlemesi aslında.”

(Haber: Abdulsamet İspir)

Editör: Mahmut Beyaz