Türk Medeni Kanunu’nun 175 ile176’ncı maddelerince düzenlenen ve evliliklerin bitiminde ağır kusurlu kişileri ömür boyu nafakaya mahkûm eden mevcut düzenlemeye gelen itirazlar için uzun zamandır gündemde olan nafaka düzenlemesinin yeni yasama döneminde 5. Yargı Paketi’nin içerisinde görüşülmesi öngörülüyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Elif Nur Akıllı, “Bir taraftan nafaka yükümlüsünün haklarını korurken diğer taraftan yoksulluğa düşecek tarafın da hakları aynı oranda korunmalıdır” diye konuştu.

“DEĞİŞİKLİKLERİN OLUMLU VE OLUMUSUZ YÖNLENLERİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
Nafaka sürecini anlatan Akıllı, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Bilindiği üzere nafaka, boşanma aşamasında olan ve ya boşanmış çoğu çiftin açısından, taraflar arasında bir problem haline gelmektedir. Bu hususta şu an yürürlükte olan Medeni Kanunumuz maddeleri ve 5. Yargı paketinin mecliste onaylanması ve yürürlüğe girmesi durumunda yapılması beklenen değişiklikleri olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirmek gerekmektedir.

MEVCUTTAKİ NAFAKA KRİTERLERİ
Nafaka hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 175 ile 178. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. 175. Maddenin içeriğine bakacak olursak; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında alt sınır ve ya üst sınır belirlenmeksizin isteyebileceği, burada nafaka ödeme yükümlüsünün kusurunun ise aranmayacağı görülmektedir. Yalnızca nafaka talep eden kişinin, boşanmaya sebep olayda kusurunun daha ağır olmaması ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması kriterleri yeterli olmaktadır. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, uygulamada nafakaya getirilen alt sınır ve ya üst sınır olmaması, nafaka yükümlüsü boşanmaya sebep olayda kusursuz olsa dahi nafaka ödeyebileceği vb. durumlar uygulamada taraflar arasında problemlere yol açmaktadır. Şu anki uygulamada, nafaka yükümlülüğü; taraflardan birisi ölünceye kadar, nafaka alacaklısı olan taraf evlenene ve ya yoksulluk durumundan kurtulacak seviyede gelir elde edene kadar nafaka yükümlülüğü süre sınırı olmaksızın devam edecektir.

“UYGULAMADA ÇOĞUNLUKLA ERKEKLER NAFAKA YÜKÜMLÜSÜ OLUYOR”
Burada her ne kadar kanun maddesi cinsiyet ayrımı yapmaksızın tarafların nafaka yükümlüsü olabilme kriterlerini düzenlese de uygulamada çoğunlukla erkekler nafaka yükümlüsü olmaktadır. Burada ülkemizdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin rolü büyüktür. Ülkemizde çoğu kadın evlenince, kocası tarafından çalıştırılmamakta, kadının kendisini eşine, çocuklarına ve evine adaması beklenmektedir. Hal böyle olunca da kadının kocasının geliriyle yaşaması beklenmektedir. Bu nedenle olası bir boşanmada yoksulluğa düşen taraf genellikle kadınlar olmaktadır. Tabi burada ülkemizdeki erkek istihdam oranının kadın istihdam oranından fazla olması da oldukça etkilidir. Nafaka düzenlemesinin, alt sınır ve ya üst sınır içermemesi uygulamada sıklıkla hakkın kötüye kullanılmasına yol açmaktadır. Bakıldığında, sadece nafaka talep edebilmek adına yapılan evlilikler, nafaka kesilmesin diye sigortasız çalışanlar ve ya nafaka ödeme yükümlülüğü doğmasın, doğacaksa dahi bu nafaka miktarı minimum düzeyde olsun diye ekonomik gelir seviyesini aşağıda gösteren kişi sayısı da her geçen gün artmaktadır.

ALT SINIR 2, ÜST SINIR 6 YIL
Beklenen 5. Yargı paketindeki düzenlemelerle ise bu gibi durumların önüne geçileceği ve süresiz nafaka uygulaması mağdurlarının sorunlarının çözüleceği düşünülüyor. Peki, 5. Yargı paketi ile yapılması beklenen düzenlemeler nelerdir? 5. Yargı Paketi ile nafakaya alt sınır ve üst sınır konulacağı, bu sınırlar kapsamında hâkim nafaka süresini belirlerken, evlilik süresi, yoksulluğa düşecek tarafın eğitim ve iş görebilme durumu, yaşı vb. somut kriterleri göz önünde bulundurarak karar vereceği düşünülüyor. Bu alt sınırın 2 yıl üst sınırınınsa 6 yıl olması da 5. Yargı Paketi ile yapılacak düzenlemenin içeriğinde yer alıyor. 1 Ekim tarihi itibariyle TBMM’nin de yeni yasama dönemine başlamasıyla beraber 5. Yargı paketinin de tekrar görüşülmeye başlanacağı öngörülüyor.

“İSTİSNALARIN TANINMASI GEREKİYOR”
Tabi burada bazı istisnaların tanınması da gerekmektedir. Bir taraftan nafaka yükümlüsünün haklarını korurken diğer taraftan yoksulluğa düşecek tarafın da hakları aynı oranda korunmalıdır. Burada yoksulluğa düşecek tarafın yaş büyüklüğü ve çalışamayacak durumda olması gibi belirli şartlar oluştuğunda nafakada süre sınırı yapılmaması gerekiyor. Bu durumdaki kişiler yönüyle nafaka belirlenirken süre sınırı yapılmayacak, yoksulluktan kurtulacak düzeyde iş bulması, yapılan evlilik, ya da taraflardan biri ölünceye kadar nafaka ödemesi yine devam etmelidir.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz