1979 yılında Kahramanmaraş’ta doğan ve 1995 yılından itibaren de Mali Müşavir Erdoğan Çalışır’ın yanında çırak olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik mesleğine başlayan Cemil Yurdakonar, 2016 yılının Aralık ayından itibaren ise tek başına mesleğini icra ediyor. En stresli mesleklerden biri olan muhasebecilik mesleğinin stresini, çocukluğundan bu yana tutkusu olan güvercinleri besleyerek atan Yurdakonar, ofisinin en üst katında bulunan damı kiralayıp güvercinleri için yaşam alanı oluşturdu. Günün üç vakti yarımşar saat olmak üzere iş stresinden uzaklaşıp kuşlarıyla ilgilendiğini anlatan Yurdakonar, mutluluğunun ve neşesinin en büyük sebebinin güvercinleri olduğunu söyledi. Güvercin tutkusunun babadan geldiğini anlatan Yurdakonar, muhasebeciliğin stresli bir olduğunu fakat güvercinleri sayesinde akşam eve güle oynaya gittiğini kaydetti.

KUŞ VE SİLAH MERAKIM VAR”

Kendisini ve mesleğe başlangıç hikayesini anlatan Cemil Yurdakonar, “1979 yılında Kahramanmaraş’ta aslen Şehit Evliya Mahallesi’nde doğdum, orada büyüdüm. İlkokulu Albayrak İlkokulu’nda okudum, ortaokulu Ticaret Lisesi’nin ortaokul bölümünde, liseyi Anadolu Ticaret Lisesi’nde okudum ve 1997 yılında mezun oldum. Lise birinci sınıfa giderken 1995 yılının Mayıs ayında Mali Müşavir Erdoğan Çalışır’ın yanında çırak olarak bu mesleğe başladım. O gün bugündür Kahramanmaraş’ta muhasebeci olarak çalışıyorum. Benim en son mesleğim muhasebecilik aslında, daha önce çıraklık yaptım, kaynakçılığa gittim, oto tamirciliğine gittim, markette çalıştım. 2004 yılında üniversiteyi bitirdim, 2003 yılında kendi ruhsatımı aldım Mali Müşavir olarak. Erdoğan ağabey ile ortak olarak devam ettik. Erdoğan ağabeyim 2016 yılının Aralık ayında rahatsızlığından dolayı iş bıraktı, büroyu bana devretmiş oldu. O günden bu güne kendi adıma çalışıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım. Benim kuş ve silah merakım var” dedi.

BENİM İÇİN STRESİMİ ATTIĞIM BİR HOBİ”

Güvercin tutkusunun çocukluğunda başladığını aktaran Yurdakonar, izin alarak iş yerinin en üst katını güvercinleri için çevirdiğini anlattı. Güvercinlerle uğraşınca stres attığını dile getiren Yurdakonar, “

Benim güvercin tutkum çocukluğumda başlamıştı, babam besliyordu eskiden. Hobi amaçlı olarak sabah yarım saat, öğlen yarım saat, akşam da yarım saat kuşlara bakma hakkım var. Günde bir buçuk saat onlarla ilgileniyorum, onun dışında zaten bakma şansım olmuyor, zamanım da, fırsatım da olmuyor. İsterim ki uğraşayım ama önce iş geliyor. Şuan da iş yerimin olduğu ofisi 2016 yılında satın almıştım, buraya geldiğimde yöneticimizden izin istedim, ‘Benim güvercinlerim var, buraya getirmek istiyorum, getirebilir miyim’ dedim. İzin vermeseydi ben başka bir müstakil ev alıp oraya götürecektim. Eski ofisimin üstünde de kuşlarım vardı. Çok fazla değil ama merak ve hobi amaçlı, stresini atabileceğin, kafanı dağıtabileceğin bir iş. Maddi bir kazancı olmayan iş onu da belirtmek isterim. Biz muhasebeciyiz, hesap adamıyız yediği yemden tut içtiği suya kadar hepsini hesap ederiz ama bu benim için stresimi attığım bir hobi. Etrafımda beni herkes güleç, neşeli bir insan olarak bilirler, bunu ben kuşlara borçlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlarla biraz uğraşıp vakit geçirdiğin zaman, stres filan kalmıyor, her şeyi unutuyorsun” ifadelerini kullandı.

İNAT BİR İNSANIM, KAFAMA KOYDUĞUMU YAPARIM”

Kuşları için ofisinin en üstünü apartman sakinlerinden izin alarak dönüştürdüğünü aktaran Yurdakonar, “Yöneticimize, ‘kuşlarımı buraya getirip bir kümes yapmak istiyorum, çatıyı kullanan kimse var mı?’ diye sordum, o da, ‘Cemil ağabey çık, bak çatıyı kullanan kimse yok, beş yıldır ben çatıya hiç çıkmadım’ dedi. Yukarı çıktım, gerçekten binanın damı enerjilerin sökülüp atıldığı, hurdalık gibi bir yerdi, orayı temizlettim, hurdaları kaldırttım. Saç gibi gerekli malzemeleri aldım ev hepsini vinçle çıkarttık yukarıya, elle çıkacak şeyler değildi. Sonra bu iş böyle olmayacak, binadakilere problem olmasın diye kiralama yaptık. Yıllık belli bir ücrete damı kiraladım ben. Binadaki arkadaşlarımızın da rızası aldım. Hatta bir arkadaşımız şikayet etti ama onunla da bir görüşmemiz oldu ve sorunu hallettik. Ben bugüne kadar kafama koyduğum her şeyi yaptım, inat bir insanım kafama koyduğumu yaparım. Büroyu satar başka bir yerden büro alır, yine yapardım” şeklinde konuştu.

ÇOCUĞUM GİBİ ARKADAŞIM OLDULAR”

Güvercinlerinin kendisi için önemli olduğunu duygulanarak anlatan Yurdakonar, güvercinlerin çocuklar gibi kendisine alıştığını ve bir arkadaş olarak gördüğünü belirterek şu şekilde konuştu,

“Güvercinler bakıp büyüttüğünüz zaman kendi çocuğunuz gibi size alışır, sizden kaçmaz, aynen bir arkadaş gibidir. Tamam konuşamaz sonuçta bir hayvandır ama size sadıktır, evini, yuvasını terk etmez. Örneğin Gaziantep’te bir arkadaşıma 10 tane güvercin hediye ettim, arkadaş kuşları damına bırakmış, kuşların 9 tanesi üç gün sonra buraya gelmiş. Birisi kayıp olmuş, artık gelirken atmaca ya da şahin kapmıştır, belki de yolu şaşırmıştır bilmiyorum ama 9 tanesi geri buraya geldi. Babamın 15 yıldan bu yana beslediği cins yani özel olan, soyu sopu belli olan kuşlarım var. Bunların başkasının eline geçmesini istemem çünkü nesli devam etsin. Her yerde göremeyeceğiniz bir sürü kuşum var benim. Güvercin kahvesi gibi yerlerde asla takılmam, bu sadece benim için bir hobi, ticari bir amacım da yok.”

AKŞAM EVE GİDERKEN GÜLE OYNAYA GİTMELİYİM”

Stresli bir işinin olduğunu ve bu stresi de kuşlarla atarak akşamları evine mutlu gittiğini kaydeden Yurdakonar, “Bizim stresli bir işimiz var, muhasebecilik gerçekten çok stresli bir iştir. Akşam eve giderken güle oynaya gitmeliyim, bu güvercinler de bana mutluluk katıyor, buradaki stresi atıyor. Meşguliyeti olan her insanın stresli ya da stressiz bir hobisinin olması gerekir ki kafasını dağıtsın, hayata daha olumlu baksın. Benim de hobim bu. Kuşların bakımı da zaten zor değil, eğer ki hayvanlarla uğraşmak hoşunuza gidiyorsa bu size eziyet gelmez ama sevmeden, istemeden bakıyorsanız eziyet gibidir. Sabah yarım saat, öğlen yarım saat, akşam yarım saat onlara zaman ayırıyorum. Su kaplarını doldururum, yemlerini veririm, hasta olan varsa ilaçlarını veririm, yoksa da ayağımın dibinde öter, gezer dururlar” dedi.

EŞİM SEVMİYOR, KUŞLARI EVDE İSTEMİYOR”

Eşinin kuşları pek sevmediğini ve evinin de kuş beslemek için uygun olmadığını anlatan Yurdakonar, “Eşim kuşlardan pek de hoşlanmıyor, o bir gerçek. Bir de oturduğum bina da bunu besleme şansım yok. Evim giriş katta, bina 12 katlı, en alttan en üste in-çık, bakımı çok büyük problem ama burada 6’ıncı kattayım, en üst katı almak istedim ama satmadılar zamanında. Ailem açısından kuşlara bakmamın bir sorunu yok, ben varsam onlarda var. Beni nasıl kabul ediyorlarsa, onları da kabul ediyorlar. Sadece evde istemiyor” ifadelerini kullandı.

ALİ BABANIN ÇİFTLİĞİ GİBİ BİR HAYAT YAŞAMAK İSTİYORUM”

Hayalinin emekli olduktan sonra güvercinlerine daha fazla zaman ayırmak olduğunu belirten Yurdakonar, sözlerine şu şekilde devam etti, “Benim yaşım 40 oldu, daha önce babamgilin evinde beslerdim ama yaklaşık 4-5 yıldan bu yana güvercinleri kendi adıma besliyorum. Kendi elinizin altında olması kadar güzel bir şey yok, yemini toplu olarak yıllık alıyorum. Bu sene buğday baya pahalanmış, bir ton aldım ama bana sadece yem masrafı var. Onun dışında su ve elektrik hattı çektirdim ve hepsini kendi büromdan kullanıyorum, kesinlikle binanın ortak giderinden değil. Kendime göre ofisimin üstünde bir sistem yaptım, Allah herkesin gönlüne göre iş versin. Ben aynı iş yerinde çalıştım, lise birinci sınıfa gidiyordum bu işe başladığımda hala devam ediyorum. Emekli olduğum zaman da ilk yapacağım iş mesleği bırakmak olacak. Kafamda olan hayalim, şehre çok uzak olmayan, sosyal hayattan kopmadan, akrabalarım var, eşim var, dostum var, yanına gidip gelmem gereken insanlar var bu yüzden yakın bir yerden yer almak. Ali babanın çiftliği gibi bir hayat yaşamak istiyorum, benim öncelikli hayalim bu.”

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz