Kahramanmaraş’ın kültürü ve geleneksel el sanatları konusunda araştırma, geliştirme ve arşivleme çalışmaları yapmak amacıyla kurulan Olgunlaşma Enstitüsü, kuruluşunun ardından geçen sürede yaptığı birbirinden güzel çalışmalarla dikkatleri üzerine çekiyor. Yaptığı birbirinden önemli çalışmalarla Kahramanmaraş’ın kültürü ve geleneksel el sanatlarını geleceğe taşıyan Olgunlaşma Enstitüsü, kentin önemli bir değeri olan Maraş abası noktasında da başarılı çalışmalar yapıyor. Dokuma sistemi ve motifleri açısından Maraş’a has önemli bir değer olan aba giysisi, enstitü görevlileri ve usta öğreticiler tarafından geleneksel yöntemlerle yeniden tasarlanarak geleceğe aktarılıyor. Kahramanmaraş Olgunlaşma Enstitüsü, bir ucu Topkapı Sarayı’na dayanan Kahramanmaraş Abası'nın değerinin korunması ve geleceğe taşınması noktasında önemli çalışmalar yapılıyor. 

“MARAŞ’A ÖZGÜ BİR DEĞERDİR ABA”
Maraş abası hakkında bilgiler veren Kahramanmaraş Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Mutlu Aslantürk, abanın dokuma sistemi ve motifleri açısından Kahramanmaraş’a özgü bir değer olduğunu söyledi. Aslantürk, “Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri olan aba, dokuma sistemi ve motifleri açısından Maraş’a münhasır bir değerdir. Bugün Kahramanmaraş Olgunlaşma Enstitüsü’nün çalışmaları ve tasarımlarıyla tekrar yorumlanan aba, geleneksel dokuma tekniğinin ve geleneksel motiflerinin bozulmadan modernize edilmesi titizliğiyle gün yüzüne çıkarılıyor. Kaynaklarda belirtildiğine göre Maraş’ta tekstilin temelinin aba dokuması olduğu düşünülmektedir. Bu kaynaklar bize şehirde pamuklu, yünlü ve ipekli olarak zengin bir tekstil sektörünün varlığını anlatmaktadır. Görülüyor ki Maraş’ta pamuk ekiminin, hayvancılığın, ipekböcekçiliğinin yapılması pamuklu, yünlü ve ipekli tekstilinin üretiminin varlığından bahsetmemize vesile olmaktadır” ifadelerini kullandı. 

“MARAŞ’TAN ÜLKENİN BİRÇOK YERİNE GÖNDERİLDİĞİ GÖRÜLÜYOR”
Tarihi kaynaklara göre Maraş’ta dokunan abaların ülkenin birçok yerine gönderildiğine dikkat çeken Aslantürk, sözlerine şu şekilde devam etti, “Selçuklular dönemine kadar uzanan dokumacılık, Osmanlılar döneminde de özenle devam ettirilmiştir. 1310/1893 tarihli Halep Salnâmesi’nde, Maraş’ta 287 adet aba tezgâhının bulunduğu belirtilmektedir. Tabii ki bunun yanında kayıt dışı olan tezgâh sayısı bilinmemektedir. Yukarıda belirtildiği gibi ham madde imkanlarının bol olması halkın atölye ve evlerde dokuma ürünlerini yapmalarına neden olmuştur. Kaynaklardan Maraş’ta dokunan abaların sadece şehrin ihtiyacını karşılamayıp ülkenin birçok yerine de gönderildiğini öğrenmekteyiz. Dolayısıyla bu yönüyle el sanatlarının yoğun olarak icra edildiği Maraş, ticaretin önemli bir merkezi konumundadır. Hatta Osmanlı döneminde ordunun ihtiyaçları da bu kanalla desteklenmiştir.” 

“MARAŞ ABASINI MOTİFLERİ DİĞERLERİNDEN AYIRIYOR”
Maraş abasının diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin motiflerinde gizli olduğunu kaydeden Aslantürk, “Abaların süslemesinde Selçuklu ve Osmanlı üslubunda çeşitli bitkisel ve geometrik bezemelere yer verilmiştir. Siyah ve beyaz renkler ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Maraş’ta aba dokuyan ustalar motiflerde sevgi, ayrılık, ölüm, doğum, çocuk, yaşanan afetler temalarını işlemişlerdir. Maraş abasını diğerlerinden ayıran en önemli özellik motiflerinde gizlidir. “Gül” motifi yalnızca Maraş abasında kullanılmaktadır. Bu motifler gül, yan gül, ters gül, üç gül olarak isimlendirilmektedir. Aba üzerindeki her motife “sandık” ismi verilir. Sandık sayısı arttıkça abanın değeri de artar. Abada sandık sayısı sosyal statüyü belirler. Sırt dokumasında en fazla 9 sandık bulunur ve bunu giyen kişi halkın en zengini, en itibarlısıdır. Ayrıca düğünlerde damatların altın ya da gümüş işlemeli abaları değerli bir aksesuar olarak kullandığı da bilinmektedir” dedi. 

“ABALARIN ÖNÜNDE DÜĞME VE İLİK YOKTUR”
Abanın dikilişi hakkında bilgiler de veren Aslartürk, şu şekilde konuştu, “Özel kullanımlarının yanı sıra günlük kullanımda da aba yünden dokunan, gömlek üzerine giyilen, nakış işlemeli, yakasız ve kısa kollu geleneksel erkek kıyafetidir. Genellikle ceket yerine giyilir. Dik yakalı olup cübbeye benzer bir üst giysisidir. Abaların önünde düğme ve ilik yoktur. Koltuk altı dikilmez ve cepsiz olarak yapılır. Alt, üst ve kol olmak üzere üç parçadan oluşmaktadır. Boyları belden aşağı tasarlanmıştır. Bugün bu geleneksel abalar şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun kutlandığı Kurtuluş Bayramı’nda çeteler tarafından folklorik kıyafet olarak giyilmektedir.”
Ziyaret sonrası Olgunlaşma Enstitüsü’nde dikilen abalar büyük bir dikkatle incelendi. 

(Haber: Tuğçe Kayar)

Editör: Mahmut Beyaz