HAK-İŞ Konfederasyonu'na bağlı Hizmet-İş Sendikası Kahramanmaraş Şubesi 11’inci Olağan Genel Kurulu, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Öz’ün katılımıyla yapıldı. Bir otelde düzenlenen ve katılımın yoğun olduğu genel kurula TBMM İç İşleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri, Nursel Reyhanlıoğlu, M. İlker Çitil, İmran Kılıç, AK Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir, Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek ile çok sayıda sendika üyesi katıldı. Genel Kurulda konuşmak için kürsüye gelen Hizmet-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Öz, çalışma hayatına ilişkin birbirinden önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasının büyük bölümünde kıdem tazminatı ile ilgili sorunlardan bahseden Öz, özel sektör kuruluşlarının büyük bir kısmında sendika üyesi işçilerin iş sözleşmelerinin sona erdiğinde kıdem tazminatı alamadığını söyledi. Mevcut sistemde ciddi sorunların olduğunu anlatan Öz, sendika olarak mevcut düzenlemenin yeniden yazılmasından yana olduklarını belirtti. Kıdem tazminatı sorunun yanı sıra işçilerin üzerinde önemli bir vergi yükünün bulunduğunu dile getiren Öz, bu sorunun kaynağı olarak kayıt dışı istidamı göstererek, hükümet yetkililerine çağrıda bulundu.

DÜZENLEMENİN YENİLENMESİNİ İSTİYORUZ”
Öz, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Çalışanlarımızın sorunları var. 12 buçuk milyon çalışanımızın sadece bir milyon 250 bini kıdem tazminatına iş sözleşmesi sona erdiğinde ulaşabilecek nitelikte. Kamu çalışanlarımız, kamu kurumlarına bağlı iş yerlerinde 6552 sayılı kanunla kıdem tazminatı garanti altına alınan alt işveren çalışanlarımız ve yine büyük özel sektör kuruluş ve şirketlerinde çalışan, çalışma ilişkisi bakımından pozisyonları artık tartışma konusu olmayan sektörün öncü kuruluşlarında çalışan kişiler kıdem tazminatına ulaşabilme imkânına sahip. Ancak özel sektör kuruluşlarının büyük kısmında özellikle küçük ve orta ölçekli yerlerde çalışan arkadaşlarımız iş sözleşmeleri sona erdiğinde kıdem tazminatına ulaşabilme imkânına sahip değil. Çalışma Bakanlığımızın verilerine göre çalışanların yüzde 80’i iş sözleşmeleri sona erdiğinde, kıdem tazminatını alamamakla karşı karşıya. Mahkemeye müracaat etseler de iş verenler tarafından özellikle işyerleri hileli iflas gibi değişik yol ve yöntemlerle kapatıldığı için veya iş yerlerinin üzerinde bankaların ipotekleri bulunduğu için kamunun alacakları bizim alacaklarımıza göre öncelikli olduğu için, iş arkadaşlarımız kıdem tazminatlarını alamıyor. Dolayısıyla mevcut sistemde ciddi bir sorun var. Biz Hak-İş Konfederasyonu olarak çalışanlarımızın 1936’dan bugüne kazanılmış hakları geriye götürülmemek suretiyle çalışanlarımızın tamamının kıdem tazminatına erişebilmesi için mevcut düzenlemenin yeniden yazılmasından yanayız. Mevcut düzenlemenin yeniden yazılması suretiyle adı ne olursa olsun mevcut düzenlemenin bütün aksaklıklarının giderilmesini yepyeni bir düzenlemenin yazılmasını ve çalışanlarımızın, çalıştıkları süreye bağlı olmaksızın çalıştıkları sürenin tamamının kıdem tazminatının belli bir kıdem süresi sonunda almalarını talep ediyoruz. Bu noktada düzenlemenin yenilenmesini istiyoruz.”

KIDEM TAZMİNATI ADETA TEK BAŞINA KALMIŞ BİR DÜZENLEME”
Ülkede kıdem tazminatının adeta tek başına kalmış bir düzenleme olduğunu ifade eden Öz, şöyle konuştu: “Bu meselede en büyük tartışma konuları iş veren tarafı kıdem tazminatının işletmeler üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu 30 günün ağır olduğunu Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde bu kadar ağır bir kıdem tazminatı yükünün olmadığını ifade ederek, bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. AB ülkelerinde çalışanlarımızın haklarını sadece kıdem tazminatından ibaret saymak mümkün olamaz. Bir sistemden söz ediyor iseniz o sistemin çalışanlar bakımından, işletmeler bakımından bütünüyle ne öngördüğünü bütünüyle ele almak ve değerlendirmek gerekir. Bu kapsamda AB ülkelerinde iş güvencesi sistemiyle sosyal haklarla verilen sosyal desteklerle kıdem tazminatı düzenlemesi bir bütündür. Bizim ülkemizde ise kıdem tazminatı adeta tek başına kalmış bir düzenlemedir. Gerçek anlamda ülkemizde bir iş güvencesi olduğunu söyleyemeyiz. Ülkemizde çalışanlarımız işsiz kaldığında işsizlik ödeneğinden ne kadar cüzi bir miktar istifade ettiğini hepimiz biliyoruz. 100 milyar TL’lik bir işsizlik ödeneğimiz var. 2002 yılından bu yana işsizlik ödeneği uygulamamız devam ediyor. Ancak 100 milyar TL’lik bir ödenekten çalışanlarımız maalesef sadece 5 milyar TL’lik kısmından istifade edebilmiş durumda. Dolayısıyla işsizlik ödeneğinde yaşanan süreç aynı şekilde iş güvencesinde de yaşanıyor. Bu vesile ile kıdem tazminatının bütün bunların ötesinde aslında çalışanların korunması gereken son kazanılmış haklardan bir tanesi olduğunu bilmemizde yarar var. Bunun için biz kıdem tazminatından ne 30 güne dokunulmasını ne kıdem tazminatında bugün uygulanan taban sınırının mevcut haliyle devam etmesini ne de diğer kazanılmış haklar boyutuyla en son ücret üzerinden kıdem tazminatının ödenmesi sisteminin ortadan kaldırılmasını asla kabul etmiyoruz.”

BAZI SENDİKALAR DÜZENLEMEYE KARŞI”
Türkiye’de faaliyet gösteren ve işçi haklarını savunan bazı sendikaların kıdem tazminatı düzenlemesine karşı olduklarını söyleyen Öz, “Bu var olan düzenlemenin erişimi kolaylaştırılacak şekilde hangi şekilde sona ererse ersin çalışanın iş sözleşmesi sona erdiğinde tazminatını alabileceği bir şekle dönüştürülmesini talep ediyoruz. Bu şekliyle düzenlemenin yenilenmesini istiyoruz. Ancak Salı günü Çalışma Bakanlığı bünyesinde yapılan 3’lü danışma toplantısında üzülerek ifade edelim ki Türkiye İş Veren Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Temsilcisi, Kamu İş Veren Sendikaları Temsilcileriyle Türk-İş ve Disk’in aynı üslubu kullandığını hepsinin birden kıdem tazminatı ile ilgili yeni bir düzenleme yapılmasına itiraz ettiklerini söylemek istiyorum. Nasıl oluyor da kıdem tazminatını alamayanları temsil ettiğini ifade eden iki konfederasyon kıdem tazminatı ile ilgili yeni bir düzenleme yapılması taleplerinin ortadan kaldırılmasını isteyebiliyor. Nasıl oluyor da iki konfederasyon iş veren sendikalarıyla iş veren kesimi ile aynı noktada buluşabiliyor. Bu bizim hep beraber üzerinde düşünmemiz hep beraber bunu anlamamız gereken bir süreç. Dolayısıyla burada bir arıza olduğunu esasen iş verenlerin kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerle bazı işçi konfederasyonlarını kendi sözcüklerine soyundurduklarını sizin bilmeniz gerekir. Bu nedenle ülkemizin yerli, milli ve özgün sendikacılığını yürüten sendikamız ve konfederasyonumuz bu noktada da tıpkı taşeron meselesinde olduğu gibi çalışanların haklarını savunmaya, var olan sorunların giderilmesi noktasında yeni bir düzenleme yapılmasına ilişkin talebini ısrarla sürdürmeye devam edecek” şeklinde konuştu.

VERGİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ
İşçilerin üzerinde ciddi oranda vergi yükümlülüklerinin olduğunu vurgulayan Öz, buna sebep olan kayıt dışı istihdamın kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. Öz, “Çalışanlarımız üzerinde çok önemli bir vergi yükü olduğunu, bu vergi yükününde esasen kayıt dışı istihdamdan kaynaklandığını sizlere ifade etmek istiyorum. Hükümetimizden, bakanlarımızdan, bakanlar kurulumuzdan ve kamunun bütün temsilcilerinden öncelikle kayıt dışı istihdamla daha etkin mücadele yapılması gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Kayıt dışı istihdam da milletimizin, devletimizin başarılı olduğu oranda çalışanlarımızın üzerindeki vergi yükü indirilebilir ve azaltılabilir. Aksi takdirde bin 777, 50 TL ile çalışan işçi arkadaşlarımız çok ciddi bir vergi yükü ile karşı karşıya devam edecek. O nedenle çalışanlarımızın üzerindeki vergi yükünün kaldırılabilmesi için hep beraber kayıt dışılıkla millet olarak ve devlet olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Eğer bu mücadeleyi başarılı kılabilirsek çalışanlarımızın üzerindeki yüzde 35’lere varan vergi yükü hafifleyecek ve belki biraz daha iyi koşullarda hep beraber çalışma imkânına sahip olabileceğiz. Sendikamız Kahramanmaraş’ta 1980’li yıllardan beri örgütlü. O gün o örgütlenme mücadelesini kurucu ve onursal başkanımızın liderliği altında başlattık ve bugün burada Ömer Çınar başkanımızın da şube başkanlığı ile devam ettiriyoruz. Aradan geçen 25 yıllık süreç içerisinde hep beraber iyi veya kötü günlerimiz oldu. Kahramanmaraş şubemiz bugün geldiği noktada sendikamızın en önemli şubelerden birisi. Kamuda çalışan kadrolularıyla, taşeronlarıyla, belediyelerimizin şirketlerinden ve altı işveren yerlerde çalışanlarımızın çatısı altında toplanmasıyla beraber önemli büyüklükte en büyük şubelerimizden bir tanesi olma başarısını ortaya koyduk” diye konuştu.

HİZMET-İŞ MİLLİ HAREKETİN TEMİNATIDIR”
Düzenlenen genel kurulda konuşan TBMM İç İşleri Komisyon Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, şunları dedi: “Sendikacılık hizmet iş üzerine ne kadar konuşsak az. Hak-İş, Hizmet-İş ve Memur sendikacılığında yaptığımız hareket sarı ve kızıl sendikacılığına karşı orta yolun yerli ve milli hareketin garantisi, teminatıdır. O yüzden sizi ne kadar tebrik etsek, ne kadar destelesek, ne kadar dua etsek azdır. İyi ki varsınız. Allah sizleri korusun. Çünkü yıllar yılı ya sarı sendikacılıkla emeğin sömürülmesine zemin aradılar, ya da kızıl sendikacılıkla bu ülkenin yıkımı için emeği kullandılar. Bizim nesillerimiz bunu çok iyi bilir ve bilmektedir. Bizim öğretimiz ve Allah Resulünün öğretisinde emek kutsaldır, en yüce değerdir ve korunmalıdır. Salt emeğinin korunması ibadet hükmündedir. Buna inanıyoruz bunun içinde bu mücadele de sizin yanınızdayız.”

YENİ İHANETLERE KARŞI BİR OLACAĞIZ”
Olası yeni ihanetlere karşı birlikte hareket edeceklerinin altını çizen Güvenç, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Taşeron konusuna pek çok girmek istemiyorum. Ama bizzat bildiğim ve dinlediğim için söylemek istiyorum. Yıllar öncesinden taşeron konusu bakanlar kuruluna geldiğinde dönemin Başbakanı söze Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan biz emeğin sömürgesine karşıyız diye başlamıştır. Ve bakanlarına o yönde talimat vermişti. Emek mücadelesinin yanında sendikalarımızın ve Sivil toplum Örgütlerinin en önemli misyonu da bu coğrafyada yerli ve milli hareketimizin teminatı olmasıdır. Mit krizinde, gezi olaylarında, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz hain darbe girişiminde bu ülkenin seçilmişlerine, halka dayanan iradesine, hükümetine ve onun kahraman lideri Recep Tayyip Erdoğan’a, Menderes’e yaptıklarını, Demirel’e yaptıklarını, Erbakan’a yaptıklarını yapamamalarının sebebi topyekûn yerli ve milli sivil harekettir. Bu mücadele bitmemiştir, bitmeyecek. Yeni 15 Temmuzlara, yeni darbelere, yeni kuşatmalara, yeni ihanetlere karşı bir olacağız, beraber olacağız, diri olacağız, hayatta kalacağız ve kazanacağız. Bu duygularla kongreyi tebrik ediyorum Allah yar ve yardımcınız olsun diyorum.”

YILLAR İÇERİSİNDE GİDEREK GÜÇLENDİK VE BÜYÜDÜK”
Hizmet-İş Sendikası Kahramanmaraş Şube Başkanı Ömer Çınar ise selamlama konuşmasında sendikalarının 38 yıl içerisinde giderek büyüdüğünü vurgularken, Kahramanmaraş’ta şu an 5 bin 500'e yakın taşeron işçi, 934 ise kadrolu üyelerinin olduğunun bilgisini verdi. Çınar, “Hizmet-İş Sendikası 24 0cak 1979 yılında kurulmuştur. Kuruluşunun 3 yılında Kahramanmaraş Şube Başkanlığımız kurulmuş ve 38 yıldır Sendika üyesi işçi arkadaşlarımıza hizmet vermektedir. Şubemizin Kuruluşundan günümüze emeği geçen ve hizmet eden arkadaşlarıma canı gönülden teşekkürlerimi sunarım. İlkeli, kararlı, onurlu ve sorumlu Sendikacılığın en büyük örneklerinden olan Kahramanmaraş Şube Başkanlığımız, 38 yıl içerisinde hep büyümüş, gelişme göstermiş ve sergilemiş olduğu hizmet anlayışı ile hangi üyemizin kapısını çalmış ise kabul görmüştür. 10.uncu olağan genel kurulumuzda örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi sözü verdiğimiz taşeron işçi arkadaşlarımızda çok şükür mutlu sona ulaşmış bulunmaktayız. Örgütlenme çalışmalarımızda Gecemizi gündüzümüze katarak, Kahramanmaraş ilimizde şu anda kadar 5 bin 500'e yakın taşeron işçi, 934 kadrolu üyemizi Hizmet-iş ailemize katmanın sevincini yaşıyoruz” dedi.

DAHA ÇOK ÇALIŞACAĞIZ”

Bundan sonraki süreçte daha çok çalışarak, daha da büyüyeceklerini kaydeden Çınar, “27 Ağustos 2007 tarihinden günümüze denk, sürekli olarak Hizmet-İş Sendikası Ailesini büyütmek ve geliştirme çabası içerisinde oldum. Çok şükür ilkeli ve kararlı çalışmalarımızın karşılığı sonucunda şu anda Hizmet-iş Sendikası Kahramanmaraş Şube Başkanlığımızın üye sayısı 6 binin üzerine çıkmış bulunmaktadır. Beni bu geçmiş süre içerisinde birlik beraberliğimize ve büyümemize destekleri ile katkı sağlayan Şube Yönetim, Denetim, Disiplin Kurulu arkadaşlarıma, İş yeri temsilcilerimize ve tüm işçi arkadaşlarıma canı gönülden teşekkürlerimi sunarım. Önümüzdeki 4 yıllık süre içerisinde sizlere daha iyi hizmet verebilmek için bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada sizlerle hep istişare, diyalog içerisinde ve iç içe olmayı ifade etmek istiyorum. Unutmayalım ki birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz ve hep beraber el ele verdiğimiz sürece aşamayacağımız engel yoktur. Böyle bir Sendikaya üye olmak, temsilcik veya Şube Başkanı olarak görev yapmak ayrıcalıklı ve onurlu bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından oy verme işlemine geçildi. Tek adayın yarıştığı seçimde mevcut başkan Ömer Çınar, bir kez daha başkan seçildi.

HABER: EMRE AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz