Kurtuluş mücadelesi ile dillere destan olan Kahramanmaraş, her yıl olduğu gibi bu yılda düşman işgalinden kurtuluşunun coşkusunu yaşıyor.

Dünyada İstiklal madalyalı tek şehir olan Kahramanmaraş destanı hikayesi ve kahramanlıkları 12 Şubat Kurtuluş Bayramı etkinlikleri kapsamında kutlanıyor. 12 Şubat Kurtuluş ruhunun canlanması ve tarihin yeniden yaşanmasında vatandaşlara ışık tutmak için Manşet Gazetesi, Kahramanmaraş Kalesi'nde sergilenen ve kurtuluş mücadelesini anlatan minyatür müzesini gezerek gözlemlemelerimiz sonucunda bir derleme yaptık.
'MARAŞ'TA MİLLİ MÜCADELEYE KATILMAYAN TEK FERT BİLE YOKTUR'
Kahramanmaraş'ın Kurtuluş Savaşında şehir halkı ile birlikte topyekün direniş göstermesi ve çevre Vilayetlerinde yardımına koşmasıda büyük takdir toplamıştı. Kurtuluş Savaşı sonrasında Maraş'a bir yazı gönderilerek, Milli Mücadeleye katılanların listesi istenmiş, şehrin ileri gelen yönetiçileri toplanıp bir durum tesbiti yapar. Sonun da Ankara'ya "Maraş ta Milli Mücadeleye katılmayan tek fert bile yoktur" cevabı verilir. Bunun üzerine 5 Nisan 1925 yılında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın da onayı ile istiklal Madalyası'nın Maraş'ta fertlere değil, Şehir halkına verilmesi kararlıştırılır. Kahramanmaraş bir adet Kırmızı Şeritli istiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Kahramanmaraş halkı 1925 yılından beri her yıl Kurtuluş günü olan 12 Şubat Bayramında İstiklal Madalyasını Şanlı Bayrağına törenle takarak, geçmişini yad eder. Maraş şehri Milli Mücadeledeki fedakarlığından ötürü TBMM tarafından 7 Şubat 1973 tarihinde de "KAHRAMAN MARAŞ'' adını almıştır.
BAŞKALARININ BOYUNDURUĞU ALTINDA YAŞAMAKTANSA ÖLÜM TERCİH EDİLDİ
Fransız askerlerin uzunoluk hamamından çıkan peçeli kadınlara yönelik yaptığı sarkıntılıklara göz yummayan Sütçü İmam'ın ilk kurşunu ile başlayan Milli mücadele kayıtsız kalmayan Maraş halkının da katkısıyla bir destan haline gelmiştir. Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü İmam Uzunoluk caddesinin kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık yapıyordu. Olayların patlak vermesi üzerine 31 Ekim 1919 Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine gelen Türklere hakaret ediyorlar. Türk Milleti'nin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı. Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaralama gibi taşkınlıklarda yetmiyormuş gibi, sarkıntılık etmeye de başladı. Dinine, vatanına, milletine, ailesine, namusuna bayrağına, kitabına, şeref ve haysiyetine bağlı; başkalarının boyunduruğu altında yaşamaktansa, ölümü bile tercih eden Kahramanmaraş'lılar adeta kükrediler. Fransız askerleri, Türklerin cesaret, azim ve kararlılığını henüz tanımıyorlardı. Fransızlar ve Ermenilerin bu taşkın hareketleri, Türklerin azim ve iradelerini artırıyordu. Türkler için artık tahammülü mümkün olmayan bir yere gelinmişti. Bardağı taşıran son damla, Fransız askerlerinin Uzunoluk hamamından çıkan Türk kadınlarına sarkıntılık etmeleri oldu. Bir grup Fransız Ermeni askeri ikindi üzerinde Uzunoluk Caddesi'nden kışlaya dönüyorlardı. 0 anda Uzunoluk Hamamından yüzleri peçeli iki Türk kadını çıktı. Üç kişi olan ve sarhoş durumda olan Fransız Ermeni askerlerinden birisi, hamamdan çıkan Türk kadınlarına saldırdı ve peçesini yırttı. "Artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile gezilmez" diyerek kadıncağıza sarılıp ilişmek istedi. Peçesi yırtılan ve zor durumda kalan kadıncağız bayılıp yere düştü. Diğer kadında imdat istercesine bağırdı. Olayı Kel Hacı'nın kahvesinden gören Türkler dışarı çıkarak, askerlerin üzerine yürüdüler. Türkler, Ermeniler'e ihtarda bulunarak yollarına gitmelerini söylediler. Ermeniler kötü sözler sarfederek silah kullandılar. Bu arada Çakmakçı Sait orada kurşunla yaralandı ve şehit oldu. Gaffar Osman'da yaralandı. Bu sırada Ali Sütçü İmam, Karadağ tabancasını alarak dükkanından hızla olayın olduğu yere geldi. Silahını Ermeni askerlerinin üzerine boşalttı.
İŞKENCELERE RAĞMEN YILMADILAR KAHRAMAN OLDULAR
İlk kurşunu atan Kahraman Sütçü İmam'ın silahı ile yaralanan Ermeni askeri arkadaşlarının yardımı ile kışlaya götürüldü. Yaralı asker bir gün sonra öldü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Sütçü İmam ise Nalbant Bekir'den aldığı bir atla Bertiz'in Ağabeyli köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey'in yanına gitti, Sütçü İmam Ermeni ve Fransızlar tarafından sürekli arandı. Bulunması için de Kahramanmaraş Hükümeti çok sıkıştırıldı. Bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. Sütçü İmam'ın bu unutulmaz kahramanlığından dolayı halk adeta birbirine kenetlenerek kardeş oldu. Birlik ve beraberliğin engüzel örneği bundan sonra da yaşandı. Sütçü İmam olayı, Kahramanmaraş harbinde de yeni bir ışık, yeni bir zafer yolunu açmış oldu. Fransız askerlerinin ölmesi, Fransızlarla Ermeniler arasındaki sıkı ilişkiyi daha da artırdı. Fransız asayişinin bozulmasına Türk düşmanı Ellik Ermenileri sebeb oldu. Çünkü Fransızlar; Türkler'in bukadar vatan ve namusuna sadakatla bağlı olduklarını bilmiyorlardı Olayların gelişmesi üzerine, Sütçü İmam hadisesinden sonra gözleri dönmüş Ermeniler, çılgınlıklarını artırmaya başladılar. Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar Çavuş oğlu Hüseyin'i şehit ettiler. Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başladılar. Gaziantep yolu üzerindeki Zeytinlikte Tiyeklioğlu Kadir isimli genci boğazlayarak burnunu ve kulaklarını kestiler. Tiyeklioğlu Kadir, Sütçü İmam'ın dayısının oğlu olduğundan, özellikle işkence sonucu öldürdüler.
BAYRAK KALEDEN İNDİRİLDİ
1 Kasım 1919'da Ermenilerin yaptıkları cinayetler artarak devam etti. Şekerli mahallesinden Nasıroğlu Mehmet, arkadan kamalanarak Ermeniler tarafından haince şehit edildi. 14 Kasım 1919 günü yine, Çiçekli Mahallesindeki evinden komşusuna gitmekte olan Aşık Mustafa oğlu Ökkeş'i şehit ettiler. Bu arada Kuyucak Kümbet, Çiçekli ve Haydarlı mahallelerinde toplanan Ermeniler, silahlanarak Türk askeri kıyafetlerinde olmak üzere Türkleri tek tek yakalayıp işkence etmeye başladılar. Maraşlıların gitgide sabrı taşıyordu. 8 Kasım 1919'da Adana'dan Kahramanmaraş'a bir tabur Tunuslu asker daha getirildi. Tunuslu askerler de şehre dağılmadan doğruca Fransız birliklerinin kışlalarına geldiler. Bu sırada haberleşme telgrafla yapılıyordu. Telgraf makinalarından Türkler de gizlice yararlanıyorlardı. Türkler tarafından Cancık Mağarası'na yerleştirilen Telgraf makinası sayesinde Sarıgüzel, Maksutlu, Bertiz, Sarıçukur ve Kavlaklı köyleri ve Pazarcık'ta ki Kılıç Ali Beyle haberleşme sağlanıyordu. Bunların üzerine 26 Kasım 1919'da Osmaniye Askeri Valisi Guvarnör Andre Kahramanmaraş'a geldi. Fransız ve Ermeniler coşkun bir törenle Guvarnör Andre'yi karşıladılar. Ermeniler ellerinde Fransız bayrakları olduğu halde, "Yaşasın Ermenistan, Yaşasın Fransa" gibi sloganlar atarak Yüzbaşı Guvarnör Andre'nin şehre girişine eşlik ettiler. Ermeniler, Yüzbaşı Andre'nin gelmesinden iyice cesaret aldılar. Ermenilerin bu çılgın şimarıklıkları karşısında Kahramanmaraşlılar iyice coşmuş, şahlanmaya hazır hale gelmişlerdi.*Ermeni ve Fransız topluluğu Hükümet binasının önüne kadar geldiler. Yüzbaşı Andre kendisine ayrılan odaya girdi ve bayrak meselesi üzerinde talimat vererek, kaleye bundan böyle Türk Bayrağı'nın çekilmemesini istedi. Ermeniler Yüzbaşı Andre'yi ziyarette bulundular. Andre, o gün çeşitli ziyaret ve görüşmelerden sonra Hırlakyanlar'ın konağına gitti. Ermeniler, Türklerin Guvarnör Andre'nin davetine gelmemelerine çok bozuldular. Bunu kendilerine göre; Türklerin bir hakareti saydılar. Türk Bayraklarının indirilerek, yerlerine Fransız bayrağının çekilmesinin düşüncesi her tarafa yayıldı. Fransızlarda bu anı düşünüyorlardı. Fransız komutanının emri ile hükümet konağındaki Türk bayrağı indirildi, ama Kale'deki Türk Bayrağı dalgalanıyordu. O gece Ermeni Hırlakyan'ın evinde Guvarnör Andre şerefine bir ziyafet ve eğlence yemeği tertiplendi. Yemek ve eğlence esnasında Hırlakyan'ın ilgi çekici ve güzel iki torunu olan Virjini Helena ve Victor geceye renk katıyordu. Yüzbaşı Andre Virjini Helena ile tanışarak, onu dansa davet etti. Virjini Helena “Aziz şerefine dansetmek isterim, ancak, ne Fransız ne de Ermeni bayrağının bulunmadığı bir yerde dans etmeyi sevmem. Kahramanmaraş Kalesinde Türk bayrağı yerine Fransız bayrağı gördüğüm zaman olur" diye dans teklifini reddetti. Virjini Helena'nın bu dişi yılan sözüne kulak veren Andre, askerlere emir vererek, kaledeki Türk Bayrağı'nın indirilmesini istedi. 0 sırada kalede 5 Türk ihtiyat askeri vardı. Kaledeki diğer tüm asker Fransız olduğundan, Türk askerleri ses çıkaramıyorlardı. 27 Kasım 1919 Perşembe günü gece yarısı, Türk Bayrağı Kahramanmaraş Kalesinden indirilerek bir kenara bırakıldı.

Derleyen: Kübra Dilbirliği

















Editör: Mahmut Beyaz