Dede yadigarı 25 metrekarelik dükkanla işe koyulan Mehmet Sait, Atilla ve Erdal Kanbur kardeşler tarafından oluşturulan Mado markası, dünyanın birçok noktasına kentin dondurmasının yanı sıra farklı lezzetleri de ulaştırıyor. Büyüklerinden "kaymaklı" olarak devraldıkları dondurma sektöründe 100'ün üzerinde çeşitle 4 kıtaya ulaştıran Kanbur kardeşler, dondurmadan sonra gastronomi alanında da yer edindi.

Firma, tamamen doğal yöntemler kullanılarak hazırlanan mumbar, içli köfte, zeytinyağlı sarma-dolma, sömelek köfte, künefe, parmak kadayıf, fıstıklı dolama, fıstıklı kıvrım, ballı börek, cincik tatlısı gibi 20 çeşit yemek ve 15 çeşit tatlıyı paketleyip farklı ülkedeki mağazalarında dünya pazarına sunmaya başladı.

Mado Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Kanbur,  muhabirine, asıl işlerinin dondurmacılık olduğunu ancak kentin yemek kültürünü göz önünde bulundurarak yeni bir hamlede bulunmaya karar verdiklerini anlattı. Kahramanmaraş'ın dondurmanın yanında büyük bir yemek kültürüne sahip olduğunu dile getiren Kanbur, "Kahramanmaraşlılar saraya gelin verdi.

Öyle bir yemek kültürümüz var ki bunu insanlara tattırmak durumundaydık. Kısmen ülkelere numuneler gönderdik, bunlar da kabul gördü, çok beğeni kazandı." dedi. Ürünlerin tamamen doğal yöntemler kullanılarak hazırlandığına dikkati çeken Kanbur, şöyle konuştu: "Bizim saray kültürünün yanında bir de geçmişimiz var. Burada Roma, Bizans, Asur gibi 9 medeniyetin izleri var. Biz de bu kültürümüzün yemeklerini, tatlılarını dünya insanlarına tattırmak için yola çıktık. Çalışanlarımız büyüklerinden, anneannelerinden ve babaannelerinden öğrendikleri yemekleri burada hayata geçiriyorlar. Kanada'ya, Amerika'ya çeşitli ülkelere numuneler gönderdik ve çok beğeni kazandı. Şu anda 40 ülkedeki kendi mağazalarımıza ve marketlere gönderiyoruz."

"KENDİ YAPTIĞINI ÖNCE KENDİ YİYOR"

Anadolu'nun kadim yemek kültürünün dünyaya tanıtılması ve dünya mutfaklarında yerini alması olduğunu dile getiren Kanbur, şöyle devam etti: "Çok iddialıyız, bunun da sebebi ürünlerimiz hep geleneksel usullerde yapılıyor. Her şey elle yapılıyor. Dokunmadan olmuyor. Teknoloji kullanmıyoruz. Onun için geçmişi geleceğe taşıyoruz. Bir aşçı bir yemeğe kendisini vermezse o yemek olmaz. Bir yemeğe kendini vermezsen bir şey yapman mümkün değil. Ruhunu veriyor, dokunuyor, dokunduğu zaman zaten sevgi giriyor. Eti bile özel seçiyorum. Her etten kebap olmaz. Bunun eti, pirinci özel. Burada ki ablalar da özel. Özel seçiyoruz. Hangi köyde yaşıyor, annesinden özel bir tarif almış mı? Yeteneği var mı? Kendi yaptığını önce kendi yiyor zaten. Ondan sonra insanlara yedirmeye çalışıyor en önemli faktör de bu. Benim yemediğimi kimse yemez diyecek. Onun için burada her şey sevgi ile yapılıyor. Bizim gayemiz, bütün dünya mutfaklarında dünya restoranlarında Mado'nun Türkiye'nin ve Kahramanmaraş'ın geçmişi olan yemek kültürünü dünyaya tanıtmak."

AA

Editör: Mahmut Beyaz