Devrim arabaları yapıldığında içine benzin koymayı unutan zihniyetle; yollar, köprülü kavşaklar yapıp üst geçit yapmayı unutan zihniyet aynı değil midir?

Büyükşehir olduktan sonra, şehrimizin hızla geliştiği, büyük ölçekli birçok projenin hayata geçirildiği ve birçok projenin devam ettiği bir gerçek. Hizmet yarışında tatlı bir rekabet yaşanıyor belediyelerimiz arasında.

Ama ne var ki bazı iyileştirmeler, geliştirmeler olmadan yapılan projeler her açıdan eksik kalıyor. Trabzon Caddesinin yayalaştırma çalışmaları neticesinde olan yeni hali bana açıkçası pek mantıklı gelmiyor. Tamam niyet güzel, eskiden 20 metre araçlara 10 metre yayalara ayrılmış bir yol, tam tersi bir sistemle 20 metresi yayalar için ayarlanıyor. Ama ortasından arabaların geçtiği, kaldırımların kenarında herhangi bir bariyerin olmadığı, trafik ışıkları da olmadığı için yayaların istedikleri yerden karşıya geçmeye çalıştığı bir sistemde can güvenliği neden düşünülmüyor. Trafik ışıkları olmadığı için araçların durmadığı, yolun her yerinden karşıya geçmeye çalışanların her gün bir kaza riski taşıdığı bir yolda neden düzenleme yapılmıyor.

Köprülü kavşaklar; evet trafiğin yükünü alan güzel yatırımlar. Ama bu projeleri üretenlerin trafik kavramının anlamına göre iş yapmaları gerekiyor. Trafik “ulaşım yollarının yayalarca ve her türlü taşıtlarca kullanılması “ demek. Ama bakıyoruz trafiğin rahatlaması anlamında hangi proje üretilse, hep araçların daha rahat ve akıcı bir şekilde seyretmesi için yapılıyor. Bu mega projeler yapılırken yayalar neden düşünülmüyor?

Son günlerde ne yazık ki köprülü kavşak yollarında yayaların karıştığı trafik kazası haberleri gündemde. Ve ne yazık ki bir kaçında yayalar kurtarılamadı. İnsanlarımız yaşadıkları muhitlerde yaşanan sıkıntıları yetkililere aktarırlar, ama orda belirli bir sayıda kaza veya ölüm olmazsa müdahale edilmez ya, yetkililere soruyorum” Kaç can bir üst geçit eder”….